Türkiye'nin memur portalı

#251r

Ek olarak;

(Tebessüm)

Vizyonsuz bir grup insandan gelebilecek bir saçmalık.

Komedi türünde bir film için bu ülke ve yöneticilerinden muhteşem malzemeler çıkar. Yapımcılar bunu göz ardı etmemeli bence. Ülke insanları da film sonrası; ağlanacak hallerine güler geçer...

Bir adet de kayyum atansın her eve yasanın geçerliliği için(!)

Filmin adı;

"sen bir az-gelişmişsin!"

Temamız da;

"bu ülke yöneticilerinin; bu ülke insanlarını anlaması gerekir!" olsun.

Komik bir ülkeyiz ne de olsa!

"ümit bir köle meziyetidir..."

Sözcüklerle kavgalı, şüpheyi kutsal kılan, yaşamı olumsuzladığı gibi dili de olumsuzlayan, nesneleşmek isteyen, çürüyenleri değil çürümeyi ilginç bulan; kötülüğünün delilini ise yaşamın anlamsızlığına bağlayan yazar.

"Kökeninde aldatıcı ve yıkıma mahkum olmayan hiçbir 'yeni' hayat görmedim şimdiye kadar. Her insanın zaman içinde ilerleyip bunaltılı bir geviş getirmeyle kendini tecrit ettiğini, yenilenme niyetine de ümitlerinin beklenmedik yüz buruşturmasıyla karşılaşıp kendi içine düştüğünü gördüm..."

"fazla kullanılan duygular aşınır ve değersizleşir, en başta da hayranlık duygusu..."

Uçlarda bir kitap.

Okuyanı rahatsız edici, yabancılaşmanın sınırlarını zorlayan, derin bir yalnızlık ve karamsarlık kokan, ismiyle çok da uyumlu bir kitap.

Fanatizmin Şeceresi'nden;

"Aslında her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür: Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur... İdeolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar."

Halkından bihaber ama "devlet" yöneticisi olan cumhurbaşkanı beyanı. Sarayınızdan haberler almak isterdik; mesela altın varaklı koltuk takımlarınızdan, bardaklarınızdan bahsetmek size daha çok yakışırdı en azından bilinç kokan bir söylem olurdu; biz bilemiyoruz bu tür yaşantıyı hani haberdar olurduk o bakımdan.

Biz sizin yaşantınızı bilemiyoruz doğal olarak üzerine yorum dahi yapamıyoruz, niçin? Bizi aşıyor da ondan; gemilerimiz yok, sarayımız yok; alt tarafı alt tabakadan bireyleriz!

E tezat değil mi sizin yaşantınızla söylemleriniz?

Siz niçin bizim hayatımıza sözle dahi dokunma hakkını kendinizde görüyorsunuz? Bilmediğiniz yaşamlar, insanlar üzerine nasıl altı boş yorumlar yapabiliyorsunuz?

İnsanların "normal" bir standarda sahip olmasını sağlayabilirsiniz, mesela ekonomiye el atabilirsiniz; evet bunlar sizin göreviniz.

Sizin ilk göreviniz halkın refahı olmalı; kendi refahınızdan önce! Ve sizin göreviniz insanların hayatlarına, düşüncelerine yön vermek değil!

Sizin gibi sarayda kalmaktansa evde kalmayı yeğler sizin gibi olmayanlar!