Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

İDAL*

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,197 entry 253 konu hiç puanı yok
17.11.2023 21:58 son işlem tarihi takip etme takip et

kadınları tavlamanın 10 altın kuralı

#3jez

ben bilmem, küserim.

(glck)

16.11.2023 14:13
  1. Kendi hayatının seyircisi olabilmek

    İnsanın iç dünyasını yeniden gözden geçirebilmek adına kendisini hayatının sınır boylarına çekmesi, olup bitenleri, bitmekte olanları ve halen devam edenleri bir süre izlemesidir.

    İç dünyaya bakış bir bakıma.

    Bu bakış ki insana; yargılarını, kökleşmiş düşüncelerini yeniden sınama fırsatı verir. Bu içe dönüş sonrasında bazı doğruların yanlış, bazı yanlışların doğru olduğu sonucuna da varılabilir. Değenler ve değmeyenler üzerine ve kendisine dair her konuda daha sağlıklı düşünebilir. Ve böylece daha doğru, daha somut bir bakış açısı da elde edilebilir.

    Bu yolculuklar sayesinde kendi hayatının anlamına varabilir insan.

    "Kendi iç kalelerini kurabilmek... Kendi hayatının yalnız yaşayanı değil, seyircisi de olabilmek..." der Ahmet Cemal.

    Bazen kıyıya itilmeli ve oradan hayatı seyre dalmalı.

     
    (Bkz: ahmet cemal)
  2. oturum aç

    Sistemde genel bir çalışma olması sebebiyle sürekli sistemden atılma sonucunda karşılaşılan uyarı. Ve genel çalışma bitene kadar da bu tür hatalar devam edebilecektir. Temennimiz kısa sürmesidir tabii ki.

    (göndermeye cevap verme gereği hisseden yazar şeysi-gülümsüyor yazar burada.)

     
  3. bir okur aynı zamanda bir gezici kütüphanedir

    "Bazı insanlarda doğuştan yazarlık kumaşı vardır ne kadar inkar etseler de."

    ... ve okurlar, yorumlarlar, kendi pencerelerini size açarlar. Uzun uzun anlatanlar, kısacık ama en derine dokunanlar vardır aralarında. Ve bir analizi ile size başka bir dünya, pencere açabilen, içindeki kütüphanelerine davet eden nitelikli okurlar. Okudukları ile yetinmeyip, araştıranlar ve hayata uyarlayabilen içlerinde bir dünya barındıran, sizi o dünyaya davet eden derin kütüphaneler.

    Bir duraktır bu tür okurlar. Bu durakta kalabilmek, Böyle bir durak bulabilmek ne şans! Benim duraklarım var; dünyalarına girip okuduklarım, onların gözüyle gördüğüm, kendi kütüphaneme kattığım kitaplar ve onlara anlam katan yazarlar.

    cemo'dan yola çıkıp memo'ya uzanmayı düşündüren kalemler... Sen'den başlayıp ruhun gökkuşağı'na uzandığım, yolculuğuma anlam katan yazarlar... Korkma ben varım ile kütüphanemdeki yalnızlığımı gideren, ne evet ne hayır'da aynı paydada buluşabildiğim kalemler...

    Ben bir yolcuyum... gezici kütüphanelerinizde kısa kısa misafirlik eden. Sizler fark etmeseniz de...

     
  4. izm

    "İdrakimize giydirilen deli gömlekleridir." diye tanım buluyor Cemil Meriç'te, Bu ülke'de.

    "İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır." başka bir tanım da İsmet Özel'den geliyor...

    Deli gömlekleri ve sağır olmak.

    Tek bir bakış açısının, tek bir düşünce tarzının, dünyaya tek bir pencereden bakmanın getirdiği acı gerçek. Tutsaklığın bir çeşit körlük olduğu da bir gerçek.

    Merkezinde bütünleşmek varken ötekileştirmeyi seçen bir sağırlık.

    Bir düşünce anlaşılmadan o düşünceyi olduğu gibi almak, benimsemek belki kolaya kaçmaktır ama tehlikeli bir davranış olduğu da bir gerçektir.

    Düşünceler özgür kalmalı...

     
    (Bkz: Cemil Meriç)(Bkz: bu ülke)
  5. bu ülke

    Aynı Meseleler

    Aynı Olgular

    Meriç'in anlatımı ile nasıl da farklı şekillenir, yön alır ve bunları kendi birikimi ve tecrübesi ile nasıl da harmanlar ve okura sunar... okudukça okuyasınız, anlamaya başladıkça daha sıkı sarılasınız gelir hem "bu ülke"ye hem de Meriç'e.

    Sağ ve sol, Sen Bir Az-Gelişmişsin, Kitap, İslamiyet ve Demokrasi... Bu Ülke'de üzerinde düşünülmesi gereken çok konu var. İzm'ler, günümüz insanına eleştirel bakış, ideolojiler, sloganlar, eşitlik kavramlarına derin bir bakıştır bu yapıt.

    "Nezleye yakalanır gibi ideolojilere yakalanıyoruz. İdeolojilere ve kelimelere."

    Herkesin dilinden hiç düşürmediği, çoğu zaman araştırıp/yorumlamadan hatta daha da ileri gideyim; henüz kavramları ve farklılıkları özümsemeden hoyratça kullanma alışkanlığımızı, bilgi kirliliğine olan düşkünlüğümüzü bırakıp, daha derinden, bilginin kaynağından öğrenmekse; evet doğru adres: Bu ülke, Cemil Meriç.

    Meriç'in gözüyle;

    Zaferler sonrası gelen bozgunlar mazimizden utanmaya sebebiyet verdi. Sonra utanç unutkanlığa bıraktı yerini. Ve Avrupalı dostlar! "sen bir az-gelişmişsin" dedi. Ve bizim aydınlarımız gururla benimsedi ve taktı "nişan-ı zişan".

    Ve kitaplar;

    Okumuyoruz diyor Meriç. Okumadığımız gibi her konuda bir fikrimiz de vardır.(!)

    Her meseleye dair birçok şey biliriz. Bildiğimizi sanırız. Kitaplara para harcamaktan korkarız hiçbir şeyden korkmadığımız kadar. Oysa esas zenginliği kaçırıyorduk toplumca.

    Cemil Meriç'i okumak, anlamak ve Meriç'in okuru olmak zannedildiği kadar kolay değildir. Küçük bir kitaba dünyayı sığdırmak...

    Son söz;

    "Cemil Meriç, "Bu Ülke"nin anlaması gereken bir isim."

     
    (Bkz: Cemil Meriç)