Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

İDAL*

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,197 entry 253 konu hiç puanı yok
17.11.2023 21:58 son işlem tarihi takip etme takip et

ölüleri gömün

#3jgi

#3jgj

#3jgk

#3jgm

(Bkz: ölüleri gömün)(Bkz: ölüleri gömün)
17.11.2023 21:58
  1. Sorusu olmayan insanlar

    Her şeyi bildiğini sanan insanlardır.

    Bildiklerinin doğruluğundan ve kesinliğinden emin olan, değişime kapalı, tartışmayı zaman kaybı olarak gören insanlardır.

    Bir de;

    Doğruluğundan şaşmaz, kesinliğini benimseyen, bildiklerini sınama ihtiyacı hissetmeyen şöyle köşeli, tek renk, tek bakış açısına sahip, at gözlüğünü takarak çevresine bir duvar örmeyi de ihmal etmeyenlerdir.

    Ve;

    "hep sorusu olan insanların" varlığından rahatsız olan insanlardır.

     
  2. zamane çocukları

    Sorgusuzca ve kayıtsızca kendi doğruları/yanlışları yerine başkalarından veya ezberlenmiş hayatlardan alınan doğrularla/yanlışlarla hayalde kendilerine ait olmayan bir hayatı sürdürmeye çalışan, gerçekte ise kendi hayatlarının doğrularını ve yanlışlarını göremeyen, kendi hayatlarını bir türlü yaşayamamanın vermiş olduğu düş kırıklıklarını iç dünyasında sürekli yaşayan bir gençlik.

    Kaybolan çocukluk, kaybolan gençlik.

    Kaybolan geleceğin çocukları.

     
  3. Sanatta Çıplaklıktan Korkanlar

    Sanatı sanat olarak göremeyenler; sanata sanatçı gözüyle bakamayanlardır.

    "kapat kapat, ne kadar ayıp", "bu da sanat mı, hiç edep kalmamış yahu insanlarda" gibi tipik tepkileri olan, hurafelerin etkisinde kalan insanlardır.

    Azıcık sanatsal bilgi girsek mi;

    nü: Plastik sanatlarda çıplak insan bedenidir.

    Erkek/kadın fark etmez; nü'ye bakarak çizilmelidir. Sanat bunu gerektiriyor, hiç kızmayın! Nü'den anlayın lütfen, anlaşılmak istenen bir sanat.

    Hakikaten insanlar neden sanatta çıplaklıktan korkarlar?

    Bir kere çıplaklık müstehcenlikle karıştırılıyor. Ve türlü hurafelerin etkisiyle kendi bedenlerine kendi çıplaklıklarından utanacak kadar yabancılaşmış olanların varlığının fazla olması da diğer bir etken.

    ...

    Ve bu insanlar; Cemal'in de deyimiyle;

    "Maskesiz gerçeklerin tümünden korkanlardır. Bu korkunun temelinde, gerçeği olduğu gibi değil, fakat kendi işlerine geldiği gibi gösterme çabalarının çıplaklık yüzünden başarısızlığa uğrayabileceği kaygısı yatar. Ve son söz;

    Sanat karşısında duyulan bu korku, aslında gerçek karşısında duyulan korkunun ta kendisidir."

     
  4. mina urgan

    "Küçük mutlulukları"yla büyüyen yazar.

    ...

    Bir Dinozorun Gezileri'nden bir küçük kesit:

    "Küçük mutluluklar denilen şeyleri doğru dürüst değerlendirmesini bilirseniz, bunların aslında büyük, hem de çok büyük mutluluklar olduğunu anlarsınız. Küçük mutlulukları tadabilmeniz için, beylik anlamda mutlu olmanız, aile çevresinde huzurlu bir yaşantınız, başarıyla yürüttüğünüz bir işiniz, toplumda önemli bir mevkiiniz, bol paranız filan olması şart değil. Beş duyunuzun olması ve bu beş duyunun tam kapasite çalışması; yani sahiden görebilmeniz, sahiden işitebilmeniz, sahiden koklayabilmeniz, sahiden dokunabilmeniz ve ağzınıza koyduğunuz şeyin tadını sahiden alabilmeniz, küçük şeylerin sizi mutlu etmesine yeter de artar bile..."

     
  5. mustafa kemal atatürk

    Derin ama büyük ve uzun mu uzun bir yalnızlık.

    "Yalnızlık"ın tarif edilmesindeki güçlük.

    Bir öykü; Selanik'te başlayıp Dolmabahçe Sarayı'nda mavi gözlerin kapanması ve sonsuzluğa uzanması.

    Mavi'ler siyah artık.