Türkiye'nin memur portalı

"aynı konu; sözcüklerin yeri değiştirilerek veya farklı sözcükler kullanılarak tekrar açılamaz." sözü ile cevaplanabilecek eleştiridir.

Madde 13.

ve not;

Konu silindiğinde yazarlara bilgi mesajı gönderilmektedir.

İnter'de parlayan hollandalı oyuncu.

Zanetti'nin son dönemlerinde efsane inter kadrosunda olma şansı yakalamış sneijder, kısa zamanda performansı ile dikkat çekmiş, cambiasso ile orta sahada oynamış ve oyunun iki yönünü de oynayabilmesi ile dünyanın belki de en iyi beş orta sahasından biri olmuştur. Ama gerek özel hayatı gerekse istikrarı yakalayamamış olması ve inter kariyerinin son sezonunda çok ağır sakatlık yaşamış olması italya günlerinin sonunu getirmiştir.

Bu gelişmelerin sonrasında tıpkı drogba gibi onun da türkiye'ye gelme zamanı gelmiştir.

(tebessüm)

Fakat kimsenin beklemediği bir şekilde galatasaray'da adeta yeniden doğan, attığı goller, yaptığı asistler ve takımda aldığı önemli sorumluluklar ile yeniden dünya basınında yer edinmiştir. Son günlerde adı yeniden dünyanın önde gelen futbol markaları ile anılmaktadır.

Bir dönem galatasaray'ın da peşinde olduğu fakat transfer görüşmelerinden sonuç alamadığı shaqiri bayern münih'e transfer olmuş, burada başarılı olmasına rağmen yine de takımdan gönderilmiş, başta italya ve ingiltere olmak üzere birçok kulüpte oynamış ve son olarak stoke city forması giyen, kariyerinde bir türlü başarı yakalayamamış olsa da benim bireysel olarak beğendiğim bir futbolcudur.

2013 yazında tottenham'dan real madrid'e yüz milyon dolara transfer olan galli yıldız. Kariyerine sol bek olarak başlayan ama zamanla gelişen fizik yapısı ve hızı ile teknik direktör tarafından kanatlarda denenmiş ve iki kanatta da çok başarılı bir performans sergiledikten sonra kariyerine sol kanat olarak devam etmiş ve real madrid'e gelene kadar da sol açıkta oynamıştır.

Kimilerine göre çok pahalı olduğu kimilerine göre ise bir yıldız kategorisinde olmadığı düşünülen futbolcu, real madrid'e geldiği ilk senede beklentileri tam anlamıyla karşılayamamıştır. Ama ikinci sezonundan bugüne kadar ve özellikle son sezonunda sergilediği futbol ile hakkındaki tartışmaların tamamen yersiz olduğunu kanıtlamıştır.

Kim bilir, belki de bir gün onu ballon'dor ödülünü tutarken görürüz.

Klasikler için zamanında bir tanım yapılmıştı ve bence halen geçerliliğini koruyan bir tanım;

"Klasikler, insanların, hiçbir zaman "Okuyorum" demedikleri, genellikle "Yeniden okuyorum" dedikleri kitaplardır."

Tekrarlanabilecek bir okuma serüveni. Her okumada ayrı bir keyif, ayrı bir dikkat yaratan klasikler. Bıkmadan/bıktırmadan okunabilen klasikler. Hem orijinali, hem çevirisi kaliteli olanından.

Ancak birkaç zaman öncesinde başlayan ve halen devam eden bir "tükeniş" söz konusu. Klasik yozlaşması mı demeli adına tam olarak bilemedim. Gerçek şu ki; klasiklerin birçok yayınevinden çıkması, maneviyattan çok maddi eğilime yönelinmesi, içeriğin orijinalinden uzaklaştırılarak maddi rant sağlamak amaçlı, özeti halinde sunulabilen ve adına da "dünya klasikleri" dedikleri, para hırsına dönüşmüş, edebî değeri hiçe sayılmış ve maalesef bu yozlaşmaya yenik düşmüş bir izlenim oluşturan klasikler faciası yaşanmakta.

Belki bu çöküşü kesin olarak durduramasak da; özetcikler halinde sunulan para tuzaklarını tercih etmemek nitelikli okura düşen bir görevdir bana göre.

*Özeti ile sunulan bir Savaş ve Barış, Tolstoy

Şimdi bu "özetcik"i okuyan bir ilköğretimli, benim Savaş ve Barış'tan aldığım zevki alabilecek mi?