Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

İDAL*

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,197 entry 253 konu hiç puanı yok
17.11.2023 21:58 son işlem tarihi takip etme takip et

kadınları tavlamanın 10 altın kuralı

#3jez

ben bilmem, küserim.

(glck)

16.11.2023 14:13
  1. kimi yaşadığını yazar,kimi de görmek istediğini

    Toplumun karanlık yüzü; "körlük"ün ilk evresidir.

    Bakıp göremeyenler,

    Gördüğünü zannedenler...

    Ah! Ne çoktur bu "körlük" sınırında olanlar... Karanlığa alışkın gözlerin aydınlıktaki çırpınışı, bocalaması. Gerçeklerin izdüşümünün çarpıtılması sonucunda yarı aydınlık yarı karanlık bir bakış açısı ile görmek istediklerini gördüklerinden cımbız gibi çekip çıkarması... sonuç; bireyin körlüğe alışması, olanı değil olmayanı anlamlandırması. Görünen ve görünmek istenenin çelişkisi...

    Hal böyle iken elbette görmek istediğini görecek göz! Bilinçaltının karanlık sularında kaybolanların hali ah ne acıdır!

    Bakıp da görenler,

    Gördüklerinin bilincinde olanlar...

    Ah! Ne azdır böylesine "körlük" sınırını aşabilenler. Kendilerini gerçekte bulabilenler. Yaşadıklarını yansıtabilen gerçek kimlikler. Görmek istediğini değil, gerçeğini yansıtabilen yaşamlar. Karanlıktaki gerçekleri gün yüzüne çıkaranlar... karanlık kuyularda kaybolmayan ruhlar. Bunlardır yaşayanlar ve yazabilenler, derine inebilenler. Daha net, daha gerçek ve daha yalın.

    Pessoa da diyor ya; her şey tiyatrodur.

    Kimisi yaşadığını yansıtır;

    Kimisi yaşadığını sanıp rolüne kendini kaptırır.

    Saramago'nun da dediği gibi; aslında öyle bir dünya yok... Bizler hep iyiyiz.

    ... ve bizler hep gerçekleri yazar, çizeriz (!)

     
  2. baran bari

    Geç tanışmanın hissettirdiği içten bir özür.

    ... ve telafi edercesine defa kez dinlenesi doku.

    gotina dawî;

    Hiçbir şey bilmeden çok şey anlamak böyle bir şey olsa gerek.

     
  3. tanrılar okulu

    "Dreamer ve öğretileri ile karşılaşmamış olsaydım,

    ne bu kitap var olabilir,

    Ne de ben tek bir satır yazabilirdim."

    Stefano E.D'Anna

    Bir harita, bir kaçış planı olarak tanım buluyor bu kitap. Amacı; sıradan bir insanın önceden çizilmiş ve geçmişten derin izler taşıyan kader yolunu değiştirmek için dünyanın insanı uyutarak ona dayattığı kurgusundan, varoluşun serzeniş ve suçlama dolu tanımlamalarından kaçarken izlediği yolu göstermektir.

    "Bir sorumluluk okulu oluşturacaksın,

    (...) Uygulamacı düşleyenler, eylem filozofları için bir okul, mutluluğun ekonomi olduğunu, refahın, uyumun ve güzelliğin her insanın doğuştan hakkı olduğunu öğrenecekleri bir okul. Sonu olmayan bir okul oluşturacaksın... Bir Tanrılar Okulu... (...)

     
  4. İhsan Oktay Anar

    "asıl kimliğim yazarlık değildir,

    bir insanın asıl kimliği insanlıktır."

    diyebilen özgün, okunası, edebiyatın yeni soluğu. ama ben ona ülke diyorum, kimi zaman da harita. bütün kimlikleri içinde barındıran, düşler ötesinin ülkesi.

     
  5. puslu kıtalar atlası

    Anar'ın ilk ama çok kez okunması gereken, kelimelerle dans ettiği ve hayal gücü ile yoğurduğu romanı.

    Bu kitabı anlatmak zor.

    Kitapta adı geçen her kahramanı kitap kapağında bulabiliyorsunuz, ilginç değil mi? Dili biraz ağır, eski Türkçe ağırlıklı. İlk başta sıkılabiliyorsunuz sonra sonra da kendine alıştıran bir yönü var bu kitabın. Artık kelimeler de yormuyor, sıkmadığı gibi.

    Romana konuk olan karakter sayısı oldukça fazla ana karakter mı arayacaksınız, o biraz zor işte. Herkese romanda bir rol biçilmiş ama kimse tamamen ana kahraman değil. Uzun uzun cümlelerde boğulmuyorsunuz, evet uzun cümleler hakim kitaba ama o uzunluğun içindeki ayrıntıları çözerken buluyorsunuz kendinizi, bu yönü ile de eğlenceli bir kitap.

    Zaten Anar okuyor iseniz, bir yanınız musiki, bir yanınız tasavvuf, bir yanınız hayallerle yoğrulmuş ustaca düşler, bir yanınız düş mü gerçek mi çelişkisini yaşarken bulursunuz kendinizi, eğlenceli yönü sizi alıp götürür.

    İstanbul yani Konstantiniye'nin her köşesinde bulabilirsiniz kendinizi. Uykusuz bir çocuk Alibaz, külhanbeyi Arap İhsan. Uzun İhsan Efendi, değişik bir güce sahip karakter. Ve Uzun ihsan Efendi'nin oğlu Bünyamin'in hikayedeki izleri müthiş kurgulanmış bir eser tüm karakterleri ile.

    Efrasiyab ve Renderkar gizemini görürsünüz kitapta.

    Karakterler bile hizaya gelemiyor anlatırken... Bu sebeple Anar'ın bu kitabından sonra diğer bütün kitaplarını da okuma listenize ekleyeceksiniz diyorum.

    Bilirsiniz Anar için; "edebiyatın yeni soluğu" tanımlaması yapılmıştır. Yeni yepyeni bir kıta, bir atlas biraz puslu...

    "Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır."

     
    (Bkz: İhsan Oktay Anar)