Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
ali mühendisBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
söz konusu bir ağaç olunca ve bu ağaç da hayatımın ilk on sekiz yılının geçtiği evin bahçesinde olunca gel de saatlerce yazma.
garaj kapısından bahçeye açılan kapının on metre ilerisinde sol çaprazda, bahçenin ortasında ama yan bahçe duvarına yakın koordinattaydı. yan bahçe kamuya açık, henüz yerleşim yapılmamış bakımsız bir arsaydı. futbol ile ilk tanışmamız bu arsada olmuştu. erik ağacının yarısı bu arsaya taşmıştı.
ağacımızın meyveleri geoid şekilli ve tombuldu. ilk zamanlarında ekşiliğin limitlerini zorlayan yeşil taneleri son zamanlarda balın tadına yaklaşıyordu. meyve asit değeri öyle yüksekti ki reçel yapmak için kıyma makinesinde meyveleri çekerken yere damlayan meyve suları mutfağın zeminini bozmuştu.
evin oturuma açıldığı günlerde babamın emekleriyle bahçeye dikilmiş bu erik fidanı. yalnız fidanın olduğu toprakta sanırım iki farklı erik fidanı yan yana imiş, çünkü ağacın iki yapışık gövdesi vardı, iki tarafın da meyveleri farklıydı.
babamla birlikte o evden taşınınca ağaçlara bakıp ilgilenebilecek kimse kalmadı. ağaç öyle büyüyüp cüsselenmişti ki neredeyse yıkılacaktı, bu nedenle amcam kökünden budadı kendi çabalarıyla. Ortada ağaçtan eser kalmamış gibiydi.
ama ne oldu biliyor musunuz? kök kısmından çıkan bir dalla hayata tekrar merhaba demeyi başardı bu ağaç.
ağaçlara yüklediğim duygusal anlamlar o kadar büyük ki kelimelere dökebilmem imkansız. bizim erik ağacının dev hikayesinin kısacık özeti de buydu.
atv'de pazar akşamları yayınlanan dizi.
birkaç defa karşılaşıp takıldık, izledik kısmen.
sezonluk olabilir, uzun süreceğini sanmıyorum.
yöresel temaların işlendiği sanat eserleri beni kendine çekiyor.
uzun süreler boyunca iyi dondurulmuş et ürünlerinde ve iyi pişirilmiş et ürünlerinde parazit bulunma riski azalıyormuş.
et (tavuk ve balık da dahil) ürünlerini iyi pişirmekte fayda olduğu kanısına vardım.
konu hakkında detaylı bilgiye sahip olanlardan bilgi almamız gerekiyor.
ayrıca vücudumuzda şimdi ve gelecekte bulunması muhtemel parazitlerde ne gibi doğal işlemler, tıbbi tedaviler... yapılması gerektiği hakkında bilgilerimizi güncellememiz ve arttırmamız icap ediyor. parazit kaynaklı rahatsızlıkları kendimiz teşhis edemeyiz sanırım, rahatsızlık durumunda teşhis ve tedavi için aile hekimimize veya hastaneye başvurmalıyız.
bilimsel kaynaklara göre dünyada en çok bulunan balık olduğu iddia edilmektedir arama motorundaki bilgide.
sardalyagillerdenmiş. hamsiyle le bir yakınlığı olduğu iddia edilse de kesinlikle hamsinin yerini tutamaz.
hamsinin olmadığı yerde tercih edilebilir.
zincir marketlerin birine gelmiş. burada balığın yüzüne bakan yok, balık yeme kültürü de yok. iki üç gün önce marketin buzluğunda görünce iki poşet ringa almıştım, dört poşet daha vardı başkası alsın diye almadım. bugün markete tekrar gittim dört poşet hâlâ yerinde duruyordu, onları da aldım. ben almasam zaten başkası da almazdı sanırım, üç gün bekledim.
omega-3 zengini bir balıkmış, cıva fakiri olduğu için sağlıklıdır. çiğ çiğ de yeniyormuş da biz henüz ailecek çiğ balık yeme medeniyetine gelemedik.
bugün bir de haberlerin birinde norveç'ten gelen balıklarda parazit tespit edilmiş. eğer aldığımız balıklarda bu parazit varsa inşallah yaklaşık 200 santigrat derecelik fırında bir saatte canını teslim ediyordur.
bazı karakterler sanatçıyla özdeşleşir, bu karakter de öyle.
olur da bir gün zafer ergin'le karşılaşırsak zafer abi diye seslenmem, rıza baba diye seslenirim, sanırım kızmaz, aksine sevinir.
1. | sıdıkahanım | |
2. | semraa-91 | |
3. | burgulukalpler |
Takip edilen yazar yok. |
enerji yenilemez bence, konuyu yenilebilir enerji kaynakları olarak ele alırsak:
bal
reçel
pekmez
şeker
konuyu yenilebilir enerji (mağlup olabilir anlamında) olarak da ele alabiliriz.
birkaç hafta önce televizyonda canlı yayına çıkmış olan muhterem sanatçı.
kibar, samimi, duygulu konuşmalarıyla kalbimizdeki yerini perçinledi. endülüste raks (zil şal ve gül) şarkısını bana göre en iyi söyleyen kişi. uzun ve sağlıklı ömür diliyorum kendisine.
anne kişilerinin hedef olduğu konu.
belki de nesilden nesile çocuklar gitgide daha uslu versiyonda geldiğinden anneleri dur demeye gerek duymuyordur, olamaz mı? zira z kuşağı ve sonrasının mükemmel olduğu iddiasında bulunan şahıslar hiç de azımsanmayacak sayılara ulaşmıştır. iddialara göre dünyayı kurtaracaktır bu z kuşağı, dünyayı kurtarma gücü yüklenen bu kuşağa mensup çocukların kendilerine dur denmesini gerektirecek eylemleri gerçekleştirebileceğini bir y kuşağı mensubu olarak ben pek düşünemiyorum.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |