Türkiye'nin memur portalı

eski zamanlarda ne hastası olduğumuzu bilmeden ateşler içinde yatarken kullandığımız ilaç. işe yarardı ama bende geçici duyma kaybına neden olurdu. şimdi de eczaneye işimiz düşünce beş altı tane alırız lazım olur diye. grip olacağımı tahmin edince başlarım günde bir adet yutmaya, üç günde toparlanırım. belki de üç günde zaten iyileşecektim, yani durum psikolojik de olabilir. ayrıca yutamıyorum mecburen içini suya döküp içiyorum ve böyle kullanımı tehlikeli.

hayati öneme sahip bir bilgi almadan önceki duruma da yorulabilecek söz grubu. tamam mı? devam mı?

ne çıkarsa bahtıma, en kötüsüne hazırlandım. skt yaklaştıysa farklı planlar gerekecek. skt yaklaşan sütler bir anda sütlaca döner bizde.

ülkemizdeki depremlerle kıyaslanmaması gereken doğa olaylarıdır. deniz depremleri genellikle 400-500 km açıkta ve 400-500 km derinlikte dolayısıyla yerleşim yerlerine 500-700 km uzaklarda oluşmaktadır. bu yüzden yerleşim yerlerine depremin birincil yıkıcı etkisi ulaşmamaktadır.

ülkemizde meydana gelen depremler ise tam yerleşim yerlerinin altında 5-6 km derinliktedir. bu durumda bizim binalarımız depreme çok yakın olduğundan hasarlanmakta ve kaybımız artmaktadır. tabi ki binalarımızın güçlü yapılması durumunda hasar oluşması engellenebilir. burada dikkat çekmek istediğim nokta japonyada yerleşim yerinde olmayan depremle bizim evimizin altında olan depremi kıyaslama hatası yapmamızdır.

yaradılış esnasında bana yüklenmemiş uygulama. sonradan kendim yüklemeye çalışsam da sistemime uyum sağlamadı.

eğlendiren ve eğlendirirken düşündüren konu.

enerji yenilemez bence, konuyu yenilebilir enerji kaynakları olarak ele alırsak:

bal

reçel

pekmez

şeker

konuyu yenilebilir enerji (mağlup olabilir anlamında) olarak da ele alabiliriz.

birkaç hafta önce televizyonda canlı yayına çıkmış olan muhterem sanatçı.

kibar, samimi, duygulu konuşmalarıyla kalbimizdeki yerini perçinledi. endülüste raks (zil şal ve gül) şarkısını bana göre en iyi söyleyen kişi. uzun ve sağlıklı ömür diliyorum kendisine.

anne kişilerinin hedef olduğu konu.

belki de nesilden nesile çocuklar gitgide daha uslu versiyonda geldiğinden anneleri dur demeye gerek duymuyordur, olamaz mı? zira z kuşağı ve sonrasının mükemmel olduğu iddiasında bulunan şahıslar hiç de azımsanmayacak sayılara ulaşmıştır. iddialara göre dünyayı kurtaracaktır bu z kuşağı, dünyayı kurtarma gücü yüklenen bu kuşağa mensup çocukların kendilerine dur denmesini gerektirecek eylemleri gerçekleştirebileceğini bir y kuşağı mensubu olarak ben pek düşünemiyorum.