Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
ali mühendisBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
ılıman bölgede yaşadığımızdan tezgâhlarda yerini aldığı iki hafta olan sebze.
her sene aynı döngü yaşanır bizim evde. ilk alınan patlıcandan karnıyarık yapar annem. başta kardeşim ve ben karnıyarığın yemesinin zorluğundan yakınırız, sonraki sefere oturtma yapmasına ikna ederiz annemi, yazı hep patlıcan oturtma ile geçiririz, seneye aynı döngü...
fiyatı 12 lira, zamanla düşer yine.
fırında közlenip dövülmüş bol sarımsakla karıştırılmışını tüketirken parmaklarımızı yiyoruz. ama bu davranıştan sonra toplumdan bir müddet uzak durmalı. sarımsak esanslı muhteşem kokumuzu topluma empoze etmeye gerek yok.
patlıcan da bazen yeşil biber gibi acı çıkabiliyor, bu da bir şanssızlık. kırağı çalan patlıcanları tercih etmeli.
orta ikide fen öğretmenimiz ömer hocanın sınıfa tanıttığı sıvı. ufacık bir şişenin içindeydi, şurup şişesi gibi ama plastik şişe. her öğrencinin şişeyi eline almasını sağladı. arkadaşlar minicik şişenin bu kadar ağır olmasına şaşırıyordu, tabi ki bende çok şaşırmıştım.
babam ve dedem işitme engelli olduğundan işitme cihazı kullanırdı. bu cihazların pilleri iki günde bitiyordu, o kadar çok pil birikiyordu ki bu bitik pilleri oyunlarımızda kullanıyorduk, aslında ne kadar yanlış bir davranış ama o zamanlarda nerede bu bilinç?
ben bu pillerin içini de merak eden bir çocuktum. dedemin de bir atölyesi vardı ki beni cezbediyordu. dedemle ve dedem yokken atölyede vakit geçirirdim. bir gün dedem yokken pilin birini kesmeye, parçalamaya karar verdim. kesemedim çünkü testereler yetersiz geldi ya da ben o yaşta beceriksizdim. bir tane tezgah mengenesini gözüme kestirdim, pili mengenenin çenelerinin arasına koyup başladım sıkmaya. bir yandan da korkuyordum patlar mı diye. patlama olmadı fakat mengeneyi sıktıkça pilin içinden bir sıvı akmaya başladı. rengi griydi, yere damladıkça bilye gibi toparlanıyordu, aha dedim, bu bizim derste gördüğümüz civa. bir tane pilden eser miktarda civa çıkmıştı. ben yüzlerce pili, dedemin olmadığı bir vakitte mengenede sıkarak bir miktar civa biriktirdim, bu civayla bayağı uzun bir süre oynadım, temas ettim. inşallah bana bir zarar vermemiştir, eğer uzun yıllar sonra bir hastalığa neden oluyorsa korkmamın vakti gelmiş olabilir.
şimdilerde civayla hiç alakam yok, mesleğim icabı civatayla çokça uğraşıyorum.
civanın civata ile hiçbir alakası yoktur.
evet. ömrüm boyunca defalarca. ama en kızdığım olayı anlatayım.
en az on beş yıl kadar önce nüfus kağıdımı yenilemeye gitmiştim kardeşimle.
nüfus memurunun akıl sır ermez bir iftirasına maruz kaldık.
yenileme nedenimiz, nüfus kağıdımızda kimlik numarası yazılmasını istemekti.
vezneye gittik, memur adam nüfuslarımızı aldı, bilgisayarıyla birkaç işlem yaptı ya da yapar gibi yaptı, sonra da bize dönüp sizin nüfus cüzdanında sorun var, gidip kafelerde çay içiyorsunuz, sonra paranız yetmeyince nüfus kağıdınızı bırakıyorsunuz, sonra da buradan yenisini çıkartmaya geliyorsunuz, dedi. benim, mülayimliğin doruğundaki ali'nin şalter attı. yüksek bir sesle efendi haddini bil, senin amirinle görüşeceğim, bu yaptığın terbiyesizliktir dedim, amiri yakındaymış, güvenlik de yaklaşır gibi oldu. amiri olaya müdahil oldu, dedim ki: bakın biz bırakın bir kafede çay içmeyi, önünden bile geçmedik herhangi bir kafenin. hata varsa ya sizin bu iş bilmez memurunuzda ya da sisteminizde olabilir, isterseniz olayı hukuki platforma taşıyalım, bu memurdan şikayetçiyim, derhal görevine son verilmelidir diye ekledim. amir adam masasına davet etti, oturduk, işlemimizi başka bir memura yönlendirdi, kısa bir sürede işimiz hâlledildi. amir yaşanan sorun için özür diledi, benim sinirim geçmemişti, kuru iftiraya uğramak çok ağır geldi, ama hukuki yollara da girmeyi göze alamadım. memuru allah'a havale ettim.
1. | sıdıkahanım | |
2. | semraa-91 | |
3. | burgulukalpler |
Takip edilen yazar yok. |
enerji yenilemez bence, konuyu yenilebilir enerji kaynakları olarak ele alırsak:
bal
reçel
pekmez
şeker
konuyu yenilebilir enerji (mağlup olabilir anlamında) olarak da ele alabiliriz.
birkaç hafta önce televizyonda canlı yayına çıkmış olan muhterem sanatçı.
kibar, samimi, duygulu konuşmalarıyla kalbimizdeki yerini perçinledi. endülüste raks (zil şal ve gül) şarkısını bana göre en iyi söyleyen kişi. uzun ve sağlıklı ömür diliyorum kendisine.
anne kişilerinin hedef olduğu konu.
belki de nesilden nesile çocuklar gitgide daha uslu versiyonda geldiğinden anneleri dur demeye gerek duymuyordur, olamaz mı? zira z kuşağı ve sonrasının mükemmel olduğu iddiasında bulunan şahıslar hiç de azımsanmayacak sayılara ulaşmıştır. iddialara göre dünyayı kurtaracaktır bu z kuşağı, dünyayı kurtarma gücü yüklenen bu kuşağa mensup çocukların kendilerine dur denmesini gerektirecek eylemleri gerçekleştirebileceğini bir y kuşağı mensubu olarak ben pek düşünemiyorum.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |