Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
ali mühendisBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
yaklaşık on beş yıl önce fişi gövdesinden kesilmiş, hoparlörleri alınmış bozuk tüplü bir televizyon. tam olarak çöpte değildi, apartmanın önündeki ağacın dibine komşu tarafından terk edildi. alan olacak mı? diye bir saat bekledim ve sonra içimdeki ses ''al ali! kurcalar kurcalar, yapamazsan sen de aynı yere bırakırsın.'' dedi.
aldım. bir fiş uydurdum önce hayati fonksiyonu yerine gelsin diye. sonra bir tane hoparlör taktım sallapati:) oldu. sonra fişi taktım ama çalışmıyor. elektrik kartını inceledim, yanan bazı devre elemanlarını tespit edip on kuruşa, yirmi kuruşa yenileri ile değiştirdim ama lehim işi zor oldu. sonra fişi yine taktım ne göreyim pırıl pırıl bir ekran. tabi kumandası sanırım bozuk televizyondan daha değerli olduğundan onu bırakmamışlar, gittim bir de kumanda aldım. bu televizyon senelerce çalıştı mutfakta.
diğer nesne: difenbahya hem de saksısıyla birlikte. ağzı dili yok ama bana beni al diye seslendi sanki, bırakamadım ve aldım. çok verimli bir ağaç oldu salonda ta ki gözleri kör edebildiğini öğrenince bakmaya istekli birine verdim.
diğer nesne ise yine saksılı bir kauçuktu. saksısı fıçı şeklinde ama tahtaları dağılmış. bu da bana bakış attı ''ali abi! beni al'' dercesine. film gibi yani...
(anlatılanlar uydurma değil tamamen gerçek kişi, cihaz ve bitkilerden oluşmaktadır.)
sıranın kendisine gelmesine az kalmıştır.
susmasın, sustukça sıra ona gelecektir.
#37v1 entrysi de olabilir, oruç değilse de susuyor olabilir. bir bardak su ile sorunu çözülebilir.
belki de karşı cinsten, konuşmaya fırsat bulamıyordur.:)
babam kırk iken ben onikiymişim.
anam kırk iken ben onyediymişim.
bir de bu yaşların hissedilenleri var.
bazen kendimi yirmi hissederken bazen seksen hissediyorum.
sendroma girmeye fırsat kalmadan bir sonraki yaşa giriyoruz zaten.
kırka bir kaldı, şu anda otuzdokuzun sendromuyla boğuşuyorum hele bunu bir def edelim de kırka gelince onun da sendromunun aşısını bulur uzmanlar belki.
benim asıl büyük sendromum çok içler acısı: kırk yaşıma ramak kala cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak ve -sadece bir ayla- yaş kırktan küçük olduğundan bu seçime seçilmek için katılamayacağım. neyse önümüzdeki seçimlere bakacağız artık. çok da şey etmemek lazım.
arkadaşlara ve aileye, sevinçli bir durumdan sonra yapılabilecek sunum.
benden beklentiler çok yüksek.
bir arkadaş en az seksen alacağımı iddia etti. ben de seksen ve üstü alırsam dondurma ısmarlayacağımı söyledim.
ama ben biraz uyanığım, seksen alacağımı garantilersem bir soruyu çözmeyiverip yetmişdokuz ile dondurma almaktan kurtulabilirim.
ince hesap bunlar.
kendimden beklentim ise sadece altmışı geçebilmek, sınavdan kalmamak ve sonuncu olmamak.
bazen bir buzdolabından bile daha değerli mutfak gereci.
elektrikli de olabilir elektriksiz de yani aygaza direk konulan basit tipli uzun saplı.
içinde domates ve biber pişirilince çıkan koku şahane.
1. | sıdıkahanım | |
2. | semraa-91 | |
3. | burgulukalpler |
Takip edilen yazar yok. |
enerji yenilemez bence, konuyu yenilebilir enerji kaynakları olarak ele alırsak:
bal
reçel
pekmez
şeker
konuyu yenilebilir enerji (mağlup olabilir anlamında) olarak da ele alabiliriz.
birkaç hafta önce televizyonda canlı yayına çıkmış olan muhterem sanatçı.
kibar, samimi, duygulu konuşmalarıyla kalbimizdeki yerini perçinledi. endülüste raks (zil şal ve gül) şarkısını bana göre en iyi söyleyen kişi. uzun ve sağlıklı ömür diliyorum kendisine.
anne kişilerinin hedef olduğu konu.
belki de nesilden nesile çocuklar gitgide daha uslu versiyonda geldiğinden anneleri dur demeye gerek duymuyordur, olamaz mı? zira z kuşağı ve sonrasının mükemmel olduğu iddiasında bulunan şahıslar hiç de azımsanmayacak sayılara ulaşmıştır. iddialara göre dünyayı kurtaracaktır bu z kuşağı, dünyayı kurtarma gücü yüklenen bu kuşağa mensup çocukların kendilerine dur denmesini gerektirecek eylemleri gerçekleştirebileceğini bir y kuşağı mensubu olarak ben pek düşünemiyorum.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |