Türkiye'nin memur portalı

bazı durumlarda yapılması gereken uyarı, özellikle hava durumlarında.

ülkemiz büyük bir mevsimsel değişimle karşı karşıya.

evden çıktığın an ile on beş dakika sonrasında bile muazzam değişimler meydana gelmekte.

bir de ''gerekmedikçe eve girmeyin.'' uyarısı yapılabilir bazı durumlarda, özellikle yer durumlarında. artçı şoklar olacak diye, fay hattının devamındaki tehlikeli bölgeler için yapılabilmekte bazen bu uyarı.

en iyisi ev ile dışarısı arasında daha güvenli bir bölge için bilimsel çalışmalara başlamak. bu şekilde hem evdeki hem dışarıdaki tehlikelerden uzak kalabiliriz.

bir meslek. koltuk, kanepe gibi ev eşyaları yapmak, bu eşya grubundan eskiyenlerini yenilemek işi.

bugün itibariyle evdeki lacivert renkli bir çekyatın yüzeyini kahverengi-deve tüyü renkli kumaşla kaplayarak bu işte de ustalığa eriştim.

''alet işler el övünür.'' aslında benim durumum. evde onlarca makas var, döşemeci zımbası da yıllar önce alınmıştı, uykudaydı. döşemelik kumaş konusunda annem ne kirli çıkıymış haberimiz yokmuş. tüm bu bileşenler benim maharetli ellerime düşünce süper bir eser ortaya çıktı.

hobi mi hobi elbette, ayrıca zor bir meslek, alın teri var işin içinde.

bir pazar günümüz daha böyle geçti.

konuyu sondaki eki zorunlu olarak ekleyerek açmak zorunda kaldım çünkü bu ekin olmadığı diğer konuda siyasi ifadeler bulunmaktaydı.

çocukken en büyük fobilerimden biri evde çayın bitmesiydi.

çaysız kalmanın en büyük travmalarını çocukluğumda yaşadım.

çay içmezsem hayatın sonlanacağına kadar dramatikleşiyordu düşüncelerim.

kuru bir ürün olması, yıllarca dayanacak özellikte olmasını sağlıyor. bu yüzden çay stoklamak konusuna -çocukluğumdan da gelen travma sonucunda- dikkat ederim.

eskisi gibi çaykolik değilim, çay içmezsem hayatımın bitmeyeceğinin de farkındayım.

çay fiyatlarının güncellenmesinin bizim ev ekonomisine etkisi bir dahaki seneye olabilir.

ekonomi bozuldukça bir şeylerden vazgeçmeye başladık. en son ekmek, çay, peynir kalır, onları da alamazsak son lokmamızı yutup dünyaya elveda deriz.

kuvvetli bacak ve ayak bileği kaslarına sahip olanların cesaret edebileceği, kuvvetli bacak ve ayak bileği kaslarının daha kuvvetli olmasını sağlayacak eylem.

yepyeni futbol topunun iki maçta haşat olması neticesinde ormanın ortasında futbol oynayamadığı için yanıp tutuşan basketbol topuna da sahip benim gibi kişilerin eğlencesini devam ettirebilmek adına zorlukları aşabilmesi önemlidir.

bu eylemde en çok zararı kaleye geçen oyuncular alıyor. elleri, vücudunun diğer bölgeleri basketbol topunun hışmına uğruyor.

genellikle iç içe geçen üç, dört veya daha fazla sehpanın takım olarak genel adlandırılması.

salon ve odalarda dekoratif amaçlı ve yaygın biçimde kullanılır.

koltuk takımı aldığımız dükkanda adam benimle, cebi akrepli bir mühendisle pazarlığa yanaşmayınca ''o zaman şu zigon sehpayı hediye olarak verirsin.'' dedim, adam da ''tamam anlaştık.'' dedi.

evin içini gereksiz gereksiz şeylerle doldurduk, yalan dünyanın rengine kandık yine.

üçlü zigon sehpa salonda bir köşede sadece bir sehpalık yer kaplıyor.

son durumumuz: salonda tozlanmaya aday ve bol bol silinmeye muhtaç üç adet yüzeyimiz daha oldu.

enerji yenilemez bence, konuyu yenilebilir enerji kaynakları olarak ele alırsak:

bal

reçel

pekmez

şeker

konuyu yenilebilir enerji (mağlup olabilir anlamında) olarak da ele alabiliriz.

birkaç hafta önce televizyonda canlı yayına çıkmış olan muhterem sanatçı.

kibar, samimi, duygulu konuşmalarıyla kalbimizdeki yerini perçinledi. endülüste raks (zil şal ve gül) şarkısını bana göre en iyi söyleyen kişi. uzun ve sağlıklı ömür diliyorum kendisine.

anne kişilerinin hedef olduğu konu.

belki de nesilden nesile çocuklar gitgide daha uslu versiyonda geldiğinden anneleri dur demeye gerek duymuyordur, olamaz mı? zira z kuşağı ve sonrasının mükemmel olduğu iddiasında bulunan şahıslar hiç de azımsanmayacak sayılara ulaşmıştır. iddialara göre dünyayı kurtaracaktır bu z kuşağı, dünyayı kurtarma gücü yüklenen bu kuşağa mensup çocukların kendilerine dur denmesini gerektirecek eylemleri gerçekleştirebileceğini bir y kuşağı mensubu olarak ben pek düşünemiyorum.