Türkiye'nin memur portalı

belki ileride bana da lazım olur diyerek arşivimde bulunması amacıyla entry girdiğim konu.

kafamdaki bir soru: yukarıdaki sorular üç dakikada biter ve sessizlik mi hakim olur sonra?

bu işler bayağı bir teferruatlı anladığım kadarıyla.

çok çalışıp emek verip zorlu mücadeleden yüzde doksanbeş başarı ile çıkınca bir tatlı ve basit tebriği hak etmenin haklı beklentisini yaşarken o yüzde beşlik başarısızlığın büyütülerek başarının kasıtlı bir şekilde örtbas edildiği görüldüğünde yaşanılan durum.

ikiye bölünebilme kuralı: sayının birler basamağı çift olmalı.

üçe bölünebilme kuralı: basamakların sayı değeri toplamı üçün katı olmalı.

dörde bölünebilme kuralı: sayının yarısı ikiye bölünebilmeli(bunun kuralını hatırlayamadığım için şimdi böyle uydurdum ama doğrudur, deneyin inanmazsanız.)

beşe bölünebilme kuralı: sayının birler basamağı sıfır yada beş olmalı.

altıya bölünebilme kuralı: sayı hem ikiye hem üçe tam olarak bölünebilmeli yada sayının yarısı tam olarak üçe bölünebilmeli.

yediye bölünebilme kuralı: bu da size ödev olsun:) her şeyi benden beklemeyin.(öğretmenler de böyle yapardı ya bazen; kolay bir iki soru çözüp zorları eve ödev verirdi de çözemeyip dururduk.)

dokuzyüzdoksandokuz.

arama motorundan aranınca burası da çıkıyorsa öğrenci kardeşlerime armağan olsun.

matematik dersinin ağır problemlerinde rol alır kendileri.

aynı zamanda üç basamaklı en büyük sayma sayısıdır da.

üçe ve dokuza tam olarak bölündüğü kabak gibi ortadadır.

bugün itibariyle sözlük puanımdır ne tesadüf ki. ayarlamaya çalışsam denk gelmez. bu davranışı kendimden beklerim yine de.

üç öğeden oluşan bir cümle. temel hayvansal gıdalardan kümes hayvanı ürünü olan yumurtayı sevmeyen birinin çok sık kullandığı cümle.

her evde bir kılıksız var mı acaba?:)

neymiş efendim, yumurta insanı tok tutuyormuş da, oruç tutmanın amacı açlığı hissetmekmiş de bu yüzden yumurta yiyince oruç amacına ulaşmayacakmış da...

yahu doğrudan yumurtayı sevmiyorum de, zaten cemaziyelevvelde, şevvalde, recepte, şabanda; ocakta, şubatta, martta; milenyumda, doksanbeşte, ikibinyirmide de yemiyordun, niye şov yaparsın be.

enerji yenilemez bence, konuyu yenilebilir enerji kaynakları olarak ele alırsak:

bal

reçel

pekmez

şeker

konuyu yenilebilir enerji (mağlup olabilir anlamında) olarak da ele alabiliriz.

birkaç hafta önce televizyonda canlı yayına çıkmış olan muhterem sanatçı.

kibar, samimi, duygulu konuşmalarıyla kalbimizdeki yerini perçinledi. endülüste raks (zil şal ve gül) şarkısını bana göre en iyi söyleyen kişi. uzun ve sağlıklı ömür diliyorum kendisine.

anne kişilerinin hedef olduğu konu.

belki de nesilden nesile çocuklar gitgide daha uslu versiyonda geldiğinden anneleri dur demeye gerek duymuyordur, olamaz mı? zira z kuşağı ve sonrasının mükemmel olduğu iddiasında bulunan şahıslar hiç de azımsanmayacak sayılara ulaşmıştır. iddialara göre dünyayı kurtaracaktır bu z kuşağı, dünyayı kurtarma gücü yüklenen bu kuşağa mensup çocukların kendilerine dur denmesini gerektirecek eylemleri gerçekleştirebileceğini bir y kuşağı mensubu olarak ben pek düşünemiyorum.