Türkiye'nin memur portalı

tersini çok kez denediğim davranış.

dünyadan uzaya atlama çalışmalarında en fazla elli santimetre yol alabildim.

ya bir de duramayıp uzayın karanlıklarına doğru gitsem ne yapardım?

uzun zamandır pür dikkat televizyon izlemediğim hâlde şu yorumları yapabilirim.

genellikle reklam başlamasına fırsat verilmeden kanal ışık hızıyla değiştiği için reklamlar çok da izlenmiyor bizde. bunun nedenlerinden biri reklam girecek saatin hatta dakikanın önceden bilinmesi veya kestirilmesi.

farz edelim ki reklamları izliyoruz,

bir araba reklamını izleyip de gidip o arabayı almam.

şampuan reklamlarına, diş macunu reklamlarına... nedense itimadım olamıyor özellikle konunun uzmanı bir doktor tavsiyesi de çıkmışsa reklama yada ürün dünyanın öbür tarafındaki bir ülkenin yaptığı testten yüz puan aldıysa.

ekranın altında çıkan e ticaret satıcılı '' dişlenmiş ayva 22 pro maks.'' marka telefon kırkbin liradan beşbin liraya düştüyse o siteye tıklamam bile. çünkü ya kilitlenmiştir ben davranıncaya kadar yada ürün satılıp bitmiştir yada bitti süsü verilmiştir.

daha çok şey yazmayım da başka yazarlara da yazma fırsatı kalsın yoksa ''üçüncü entry girmekte zorlanılan konular'' başlığı açılabilir.:)

ilk entry ile konu dört dörtlük tanımlanırsa başa gelecek olaydır.

örneğin ''menemen yapımında kullanılan malzemeler'' konusunu açıp birinci entryde ''yumurta olmalıdır mutlaka.'' yazılırsa, diğer yazar ''domates de olmalı'' diyerek ikinci entryi girer. başka bir yazar da ''biber'' yazar...

ancak konuyu açan yazar birinci entrye ''yağ, yumurta, biber, soğan, domates, tuz, baharatlar...'' yazarsa diğer yazarlara iş kalmamış olur.

şimdiye kadar ben böyle düşünüp de konu açmamıştım ama bu yöntem hoşuma da gitmedi değil.

herhalde içim fesat benim.:)

bana her zaman, yıllar önce patlayan eycafcallacokul'u hatırlatan konu.

Arjantin, Brezilya, Bolivya, Ekvador, Kolombiya, Paraguay... ülkelerinin bulunduğu kıta.

sözlükte bayağı meşhur olmaya başladı.

uçak korkum olduğundan pek gitme ihtimalim yok. fobim olmasaydı da gitmezdim herhalde. zaten komşu ülkelere bile gidesim yok.

ben ülkemizi bir baştan bir başa dolaşabilirsem şükrederim.

enerji yenilemez bence, konuyu yenilebilir enerji kaynakları olarak ele alırsak:

bal

reçel

pekmez

şeker

konuyu yenilebilir enerji (mağlup olabilir anlamında) olarak da ele alabiliriz.

birkaç hafta önce televizyonda canlı yayına çıkmış olan muhterem sanatçı.

kibar, samimi, duygulu konuşmalarıyla kalbimizdeki yerini perçinledi. endülüste raks (zil şal ve gül) şarkısını bana göre en iyi söyleyen kişi. uzun ve sağlıklı ömür diliyorum kendisine.

anne kişilerinin hedef olduğu konu.

belki de nesilden nesile çocuklar gitgide daha uslu versiyonda geldiğinden anneleri dur demeye gerek duymuyordur, olamaz mı? zira z kuşağı ve sonrasının mükemmel olduğu iddiasında bulunan şahıslar hiç de azımsanmayacak sayılara ulaşmıştır. iddialara göre dünyayı kurtaracaktır bu z kuşağı, dünyayı kurtarma gücü yüklenen bu kuşağa mensup çocukların kendilerine dur denmesini gerektirecek eylemleri gerçekleştirebileceğini bir y kuşağı mensubu olarak ben pek düşünemiyorum.