Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Asset&AssetBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Kadın ya da erkeğin vazgeçmemesi gerektiğini düşündüğüm aksesuardır. Akıllı- klasik farketmez kol saati takılmalıdır. Koluna ip bağlayıp saat için cep telefonunu kullanan insanı anlamakta zorlanıyorum.
En çok yazın İzmir' de denk geldiğim Manuş Baba' nın "eteği belinde" şarkısına çektiği klip tadında yapılan düğünlerdir. Nişan, kına gecesi, düğün, sünnet düğünü fark etmez. akşam belirli bir saatte sokak araları düğün salonu gibi süsleniyor, sandalyeler diziliyor hatta herkes kendi sandalyesini alıp sokağa iniyordu. Aynı zamanda komşu-tanıdık tanımadık ayrımı da yapılmayan düğünlerdir. Akşam yürüyüşe çıkıp herhangi bir sokak düğününe denk geldiyseniz düğün sahibi gibi oynayabilir ikramlardan faydalanabilirdiniz. Kimse size kimsin nesin aramıza girme demezdi. Halen bu adet var mıdır izmir' de bilmiyorum.
Sokak düğünleri gibi bir de İzmir' lilerin ailecek balkonda uyuma alışkanlıkları vardı dikkatimi çeken. E tabi İzmir sıcağı dedikleri bir şey var. Hak veriyorum.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi' nde istisna bazı dersler dışında genellikle 2' inci ve 4' üncü sınıf öğrencilerine nasip olan ayrıcalıktır. Sanırım İstanbul Hukuk için de benzer bir durum söz konusu. Öğrenciye sorarsan öğrenci ancak amfide ders alınca üniversitede olduğunu hissediyor. İlk haftalar dışında zaten devam eden kişi sayısının 100' ün altına düştüğü düşünüldüğünde aslında Amfide ders almak ile sınıfta ders almak arasındaki ayrım ortadan kalkıyor. Bütün öğrencilerin geldiği durumda ise ancak 20 yaşındaki idealler ile merdivene oturup ders dinlersin. Amfilerin eski yeni farketmez aşılamayan yapısal sorunları -ses ve ısı gibi- var. Bir de ortalarda oturduysan girdiğin yerden 10 kişiyi ayaklandırmadan çıkamıyorsun. Gençler hevesleniyor işte.
Türkçe' nin dil yapısına çok daha uygun olduğu düşünülen Türkçe okuyan-yazan-düşünen insanların kullanması tavsiye edilen klavye türü. Ancak benim gibi 90' ların sonlarından itibaren q klavye ile bilgisayara merhaba diyen insanlar için çin işkencesi. Bu işkenceyi bir araştırma için gittiğim DTCF' de bilgisayar laboratuvarında çektim. Bilgisayar laboratuvarındaki tüm klavyeler f klavye idi. Yazmam gereken epey sayfa vardı ancak 3 paragrafı yazmam bile 1 saate yaklaşınca bırakıp çıktım.
DTCF' nin bilgisayar laboratuvarında neden f klavye kullanıldığını bilmiyorum ama sanırım yabancı dil ağırlıklı bölümlerin ve yabancı öğrencilerin nispeten çok olduğu bir fakültede bu bilinçsiz bir tercih değil, gayet bilinçli bir tercihtir. Ya yabancı dil ile haşır neşir olan öğrencilerin Türkçe dil becerilerini kaybetmesini istemiyorlar- varsa böyle bir şey- ya da yabancı öğrenciler Türkçe' yi daha kolay öğrensin istiyorlar.
Neyse ki laboratuvarı kullandığımda bütünleme haftasıydı. Laboratuvarda hiç öğrenci yoktu. Yoksa tek parmak klavye kullanan, klavyeye eğilip harf arayan benimle fena dalga geçerlerdi. Kimse demezdi ki bu q klavyeye alışmış, f kullanamıyor. Fakat DTCF' nin öğrenci profilinin kalitesini düşündüğümde de iyimser bakıyor belki bana kötü davranmazlardı diye düşünüyorum. Utanç verici bir gündü. Bir daha da DTCF' nin bilgisayar laboratuvarını kullanmadım, kullanmam.
Bir kişi kesin kral olurdu ve bazıları kralın etrafında kümelenirdi. Geriye kalanlar arasında da yavaş yavaş cumhuriyet fikri yayılmaya başlardı. Sonra kendilerine "demokrat/demokrasi yanlıları" diyenler türeyip kimi zaman kral' la kimi zaman da cumhuriyet yanlıları ile -çıkarları neyi gerektiriyorsa- işbirliği yapardı. Her grup içerisinde sınıfsal karakterler daha belirgin hale gelir, gruplar arası gizli dayanışma ya da gizli komplo mekanizması çalışmaya başlardı.
Temel iktidar mantığı tarih boyunca hep aynı parametreler üzerinden işlemiştir.
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |