Türkiye'nin memur portalı

yalnızca ODTÜ' nün hazırlık sınıfında okuyanlar için değil; herhangi bir yerde hazırlık okuyanlar, dil sınavlarına hazırlananlar ya da ingilizce öğrenmek isteyenler için iki ciltten oluşan kült reading kitabıdır. Bu kitapları hakkıyla bitiren bir kimsenin gerek gramer olarak gerekse de ingilizce okuyup-anlamak bakımından sağlam bir temeli oluşmaması imkânsızdır. Dilin, ingilizcenin mantığına o kadar uygundur ki böyle bir kitap ancak ODTÜ tarafından hazırlanabilirdi. Gramer olarak eşdeğeri olan kitap ise Hacettepe' dendir ve cesur öztürk tarafından yazılmıştır. Odtü mantık, Hacettepe etik, Ankara tarihtir.

zamanın döngüselliğini kavrayan ve bu döngüselliğin insan hayatında belirli etkileri olduğunu keşfeden insanoğlunun en eski buluşlarından biri takvimdir. her takvim zamanı böler. Yıl, ay, gün, saat, dakika olarak.

zamanı elinde tutmak, ya da zaman üzerinde zamanı düzenlemek suretiyle tasarrufta bulunmak iktidarın en önemli göstergesidir. İster paganik olsun isterse de tek tanrılı, gayette dinsel bir iştir. bu nedenle takvimsel düzenlemeler genellikle krallar ve imparatorlar tarafından (ya da görevlendirdikleri rahipler tarafından) yapılmış işlerdir. dolayısıyla bu tür düzenlemeler esasen belirli bir iktidar tercihi olarak yapılan düzenlemelerdir.

Maarif kelimesi; Malumat ya da bilgi anlamıyla ele alındığında maarif takvimlerinin en önemli özelliği, özellikle resmi kabul gören standart takvimlerden farklı olarak özellikle halk arasında yaygın olarak bilinen- belki yalnızca halkın belirli bir kesimi tarafından bilinen- her türlü döngüselliğe yer verip; bunlar hakkında bilgi vermesidir. Saatli maarif takvimine bakıp, güneş saatini-ay saatini öğrenebilir, gerçekleştirmek istediğiniz ritüelleri buna göre gerçekleştirebilirsiniz. elbette bugünlerde yalnızca nostaljik takvimler olarak düşünülür.

ben de yazarlık stajı yapanlardanım. Şimdilik yazmaktan çok sağı solu tanımakla meşgul oluyorum. Yani anlaşılacağı üzere "iyi ki yazmıyorum". bazen sözlükte benden başka kimse yokmuş gibime geliyor kendimi arşivde gibi hissediyorum. Arşivin tozlu rafları arasında dolaşırken o güne dek kimsenin keşfetmediği antik bir metin bulacağım hissine kapılıyorum. Nitekim buluyorum. fakat benim de o metinleri hakkıyla işleyecek zamanım yok. bir şeyi hakkıyla yazamayacaksam erteliyorum. vakti zamanı olan herkese değerli ve kalıcı şeyler yazmayı tavsiye ediyorum. kimbilir belki de ömrümüzün son satırları buradan okunacak.

izmir köftenin ana unsuru. İzmir köftesinin köfteleri fırında kızartılırken, patatesler ayrıca yağda kızartılır. ardından köftelerin arasına kızartılmış patatesler yerleştirilir ve domates, biber, salçalı sos eklendikten sonra tekrar fırına koyulur. Patatesin her türlüsünü seviyorum ama, patatesin yalnızca köfte ile buluşmasını değil; izmir köfte içerisinde buluşmasını daha çok seviyorum. Patates iyi ise çabuk pişiyor. iyi değilse saatlerce nefret ettiriyor. bu arada ödemiş patatesinin de iyi olduğunu düşünmüyorum.

bir kadının yapabileceği, isteği varsa yapması; şartlar zorlamadıkça da bırakmaması gereken yegane spordur. Belirli bir elastikiyet gerektirdiği için elbette küçük yaşlarda başlanması gereken bir spordur ki altyapısında bale vardır. küçük bir kız çocuğuna parmak üzerinde durmayı öğrettikten sonra o ayakkabıları giydirip buzun üstünde de zıplatabiliyorsanız emin olun o kız çocuğu hayatı boyunca kendi ayakları üzerinde durur. Buz pateninde düşmemek marifettir; nasıl düşeceğini bilmek başka bir marifettir; düştükten sonra kalkmak bambaşka bir marifettir. Bireysel bir spor olduğu içindir ki, kendi başınızın çaresine bakarsınız.