Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Asset&Asset

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

324 entry hiç konu açmadı hiç puanı yok
15.03.2023 16:14 son işlem tarihi takip etme takip et

türkçeyi katledenler

ben gibi sıradan üyeleri hiç kınamıyorum. biz fanilerin pek çok kusuru olabilir. fakat bu gözler türkçeyi katletmiş ama geçmişte editör olmuş nickler gördükçe hayret ediyor. bir insanın kendisini doğru kelimeler ile ifade edemiyor olması başka bir şeydir; en basit yazım kurallarını sürekli es geçiyor olması başka bir şeydir. dikkat ediniz "geçmişte editör olmuş" diyorum. karar vericiler her zaman rasyonel olamayabilir.

15.03.2023 12:06
  1. Kezban

    Aklın, zekan, güzelliğin, karizman, malın-mülkün önemli değildir. kezban' a "kezban" denir.

     
    (Bkz: isimlerin kadere etkisi)
  2. isimlerin kadere etkisi

    Hayatta bir kere de olsa hissedilen ya da hissettirilen etkidir.

    Meşhur avukat Kezban Hatemi' yi ve Hülya KOçyiğit' in başrolünde oynadığı "Kezban paris' te" gibi film serilerini bir tarafa bırakırsak hayatımda adı kezban olan bir kişi tanıdım. Bir kezban' ın "kezban" adını nasıl hakedip kendini "kezbanlık durumu" na sokabildiğini de o zaman anladım.

    Kezban, kız çocuklarına sosyokültürel nedeneler ile örneğin anneanne ya da babaanne adı olarak verilmiş olabilir. kezban adını çiftler çok sevdikleri için de çocuklarına koymuş olabilir. Önemli değil. Adı kezban olan biri hayatında en az bir defa adının hakkını verip "kezbanlık hali" ni yaşıyor.

    benim tanıdığım Kezban' ı bu duruma ben soktum. Aslında kendi kendisini düşürdüğü kezbanlık halini ben deşifre ettim desem daha doğru olur. Asla pişman değilim.

    Gittiğim bir kursta tanımıştım kezban dedikleri bu dünya güzelini. gerçekten de güzeldi. buna hiçbir şey demiyorum. Yani kimse adı kezban diye bir kadından uzaklaşmasın. Görsün tanısın. kezbanlar (da) güzel olabiliyor. Kursa gelenlerin sosyoekonomik-sosyokültürel durumları da ortalamanın üzerindeydi. Demektir ki; bütün kezbanlar fakir olmuyor. Tanıdığım Kezban muhtemelen ya anneannesinin ya da babaannesinin adını taşıyordu. Özetleyeyim: Ne çirkindi ne de fakir. Üstelik Bilkent Üniversitesi'nden mezundu. Yalnız Kezban' ın en büyük sorunu: Bütün erkekler benim peşimde koşuyor, en güzeli, en zengini, en akıllısı benim edasıyla ortalarda dolaşmasıydı. yani En büyük günahı işliyordu. Kibirliydi. Kibirli olmasa kesinlikle üzerine gitmezdim.

    Bir gün türlü afra tafra ile hava atarak geldi ön sağ çaprazımda bir kaç sıra önüme oturdu. birden gözüm ayakkabılarına takıldı. Yüksek topuklu, 12 punto üzerinde topuklu, bir ayakkabı giydiği için ayakkabısının tabanı da gayet net görünüyordu. işte ne olduysa o anda oldu. o tabanda kocaman bir fiyat etiketi gördüm. Bizim kezban ayakkabısını yeni almış fakat ayakkabının altındaki fiyat etiketini çıkarmayı unutmuştu. Tamam dedim. Şimdi ben bunun kibirli hallerini bitireceğim.

    herkesin sırasına oturduğu bir zamanda - artık ders başlayacak- yerimden kalktım ve yine herkesin duyabileceği bir şekilde: "kezban' cığım yeni aldığın ayakkabılar çok güzel, sana da çok yakışmış güle güle kullan ama altıdaki fiyat etiketini çıkarmayı unutmuşsun bir ara çıkar istersen" dedim. Kezban' ın gülen suratı birden asıldı, kıpkırmızı oldu. Söylediğimi herkes duyduğu için ayrıca bozuldu. hemen eğildi herkes kendisine bakarken gerçekten o ayakkabın altında etiket var mı diye baktı. yalnızca benim gördüğüm etiketi böylece herkes görmüş oldu.

    Böyle şeylerin "görgüsüzlük, sonradan görmelik" olarak kabul edildiği ortamlarda kezban bir anda gözden düştü. Amacım kendisini küçük düşürmek ya da utandırmak değildi. Büyüyü bozdum o kadar. Böylece o kibirli Kezban , nasıl bir profil çizerse çizsin "kezbanlık durumu" na düşmekten, gerçekten "kezban olmak" tan kurtulamadı. İliklerine kadar adının kaderine olan etkisini hissetti.

    Kezban' a kurs bitene kadar hiç kötü davranmadım. o' da bana kötü davranmadı. Ama İntikam alacak gücü, cesareti ve aklı olsaydı eminim buna teşebbüs ederdi. Yine de kezban' ın benim elimde olan kaderini hiçbir şey değiştiremezdi. Adın kezban ise şu hayatta en az bir kere "kezban" olursun.

     
  3. Uykulu ve uykusuzun aynı anlama gelmesi

    Uykulunun gözünden uyku akıyordur. Uyumaya ihtiyacı vardır. her an uyuyacak haldedir. Kafasını koyduğu yerde uyur.

    Uykusuzun ise gözünden uyku akmasına gerek yoktur. Uykusuz olduğu halde hiçbir uykusuzluk belirtisi göstermiyor, uykuya ihtiyaç duymuyor olabilir. uykusuzluk kendisini pro-aktif hale getirmiş bile olabilir.

    Bu çerçevede her iki kelimenin aynı duruma karşılık geldiğini en azından misal 38 saatten önce söylemek mümkün değildir. Çünkü uykusuzun düşüş evresine geçmesi 38' inci saatten sonradır. Uykulunun ise 12' inci saatin sonunda uykusu gelmiş olabilir.

    Sabah sınavı olan ve Bütün gece uyumadan ders çalışan A, "uykulu" ise; sınav başladığı anda beyin fonksiyonları yavaşlar, uyumamak için kendisini zor tutar.

    Aynı durumda Bütün gece uyumadan ders çalışan B, "uykusuz" ise; sınav sırasında hatta sınav sonrasında öğlene kadar pro-aktif halini koruyabilir. B ancak öğleden sonra uyku frekansına geçer.

     
  4. küçük mutluluklar

    yerli yersiz aklına geldikçe yüzünü güldüren bazen sırf yüzün gülsün diye bir kaç dakikalığına aklına getirip düşündüğün/yaptığın herşeydir. Huzur veren şeylerle ya da huzurlu anlarla karıştırmamak gerekir.

     
  5. tesadüfe bak

    Tesadüfe bak(ın) ki; şu anda ben dahil bu sözlükte yazar olan en az 3 terazi burcu kadını var. Gözünü kapatıp kura çeksen 3 terazi kadınını bir yerde toplayamazsın. Çünkü teraziler Doğal seçilim sonucu kendileri toplanır. bu Miss World yarışmasında ilk 3 te daima Venezuela' lı bir güzelin bulunması; ilk 5' inde en az 3 tanesinin venezuela' lı olması gibi bir şeydir.

    Bu kadar terazi burcu kadınının aynı yerde toplanmış olmasını şans ya da tesadüf ile açıklamıyorsam da başlığı kullanmak istedim. Aslında bunun için doğru tabir: "kaderin cilvesi" dir.