Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Asset&AssetBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Adem' in Hint coğrafyası ile olan ilişkisini doğrulayan her kanıt gibi beni düşündüren bir kanıttır. Hint Uygarlığı (ve çin uygarlığı) kısaca doğu uygarlıkları; Batı' yı özellikle Yunan Uygarlığını daha çok etkilediği kabul edilen Mısır Uygarlığı ile eş zamanlı olarak aslında Mısır Uygarlığı' ndan daha gelişmiş uygarlıklardır. Özellikle Hint Uygarlığı Yunan Uygarlığını' da aslında küçümsenmeyecek kadar çok etkilemiştir. Örneğin Pre-sokratiklerden Pythagoras' ın hindistan' a gittiği bilinir. Pek çok filozofta bu türden seyahatler yapmıştır. Aktarım İran üzerinden (pers-yunan savaşları dolayısıyla) daha çok irani bir nitelik (mithras tapısı) kazansa da bu böyledir.
Bütün bunlar Hint coğrafyasında felsefe ve matematiğin neden gelişmiş olduğunu az çok açıklıyor. Hint asıllıların dünyada matematik ve felsefede elde ettiği başarıları da aydınlatıyor. Hatta adem köprüsü, ilk atamız adem mantığı ile hint kızlarının "ademin kızları" olarak nasıl da güzel olduklarını gösteriyor. Durum bu ise; peki aynı coğrafyada yaşayan hint erkekleri neden "ademoğulları" olarak çirkin ve kaba? Erkekler hint coğrafyasından çıkıp İran coğrafyasına gelindiğinde yakışıklılıkta zirve yapıyor. Adem kızları Hindistan' da yerleşik kalırken; yakışıklı Ademoğulları İran coğrafyası' na göç etti diyebilir miyiz?
Hint erkekleri bana dert oldu.
Yandan aydınlatmayı tercih edenler için tepe aydınlatması yalnızca odaya giriş ve çıkışlarda ya da ortak kullanımdaki mekânlarda tercih edildiği için avize, estetik bir detay haline gelse de önemli bir detaydır.
Son depremde sarsıldığı halde yıkılmayan bir binanın alt katında bulunan avizecide şakır şakır sallandığı halde yere düşmeyen kristal avizeler de açıkça göstermiştir ki; bir avize ne yalnızca bir avizedir ne de salt estetik bir detay. İnsanların doğal olayları, felaketleri analiz etmek için geliştirdikleri en temel alışkanlık olan "gökyüzüne bakıp durum değerlendirmesi yapma alışkanlığı" kapalı mekanlarda evin tavanında yani gökyüzünün sınırında bulunan avizelere bakma refleksine dönüşmüştür. Deprem yersel bir olay olmasına karşın hiç kimse kulağını yere dayayıp ne olduğunu anlamaya çalışmaz. Çünkü yerde, yerin altında olup biten dahi ilkin yukarıda ne olup bittiğini düşündürür. Yukarıda olan ile karşılaştırıp emin olmayı içerir. Yani esasen "avizeler asılı nesneler olarak her türden olaya karşı daha hassastır, sallanıyorsa bir şeyi gösterir" düşüncesi ilk/ilkel gökyüzüne bakma alışkanlığının rasyonelleşmiş halidir. gündelik-sıradan gözlemci insan alışkanlığı olarakta bütün insanlar için ortaktır.
Aşağıdan yukarıya doğrusal atış bilgim ile kolon ayarlama dersinden geçebilir miyim emin değilim. Türev, integral notlarımı da güncellemem lazım.
pre-sokratik felsefeden başlamak üzere hangi hattı izlediğinize bağlı olarak kendinizi en son ya Lenin' in ya da Husserl' den devamla Martin Heidegger' in yanında bulmanızı sağlayacak ilkenin adıdır.
Hananh Arndt ile sınıf arkadaşı olsaydım yani Martin Heidegger ikimizin de hocası olsaydı; Martin Heidegger aşkı konusunda Arendt' in gözünün yaşına bakmazdım. Heidegger benim sevgilim olurdu. Üstelik evli ve 4 çocuk babası olduğu halde. Heidegger konusunda ben de Arendt kadar cesur olabilirdim. Bilindiği üzere Hannah Arendt, Martin Heidegger' in hem öğrencisi hem de sevgilisidir.
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |