Türkiye'nin memur portalı

yüzde 20-25 arasında bir oy alacağını düşündüren oran.

küsgün mhp seçmeninden ve fetö'den dolayı aileleri hapse atılmış, açığa alınmış kişilerin tercihi olabilecek kişi olarak değerlendirdiğim için oranı yüksek olacak. anket şirketleri çoğu zaman yanılıyor, belki bir anket firması tahminini tutturacak.

alamayacağı oran.

vaatleri arasında kanal istanbul projesini ve yerli araba projesini iptal edeceğini söyleyen bir cumhurbaşkanı adayı var karşımızda. ince inceden dokunduruyor mu, dokundururken nerelere nasıl dokunduruyor çok merak ediyorum.

insanların bir vaatlerde bulunurken, yapıcı olmasından yana olmuşumdur. yıkıcı olmak kolaydır, yakarsın herşeyi, peki yaktıkların sana ne kazandıracak, daha doğrusu ülkene ne kazandıracak. araba projesi çok eski, saçma bir proje olarak değerlendirmek demek; ilk araba ürettiğimizde sırf benzin konmadığı için rafa kaldırılan, üretimi durdurulan arabamızdan farklı değil. o zamanın fikirlerine sahip olmak ne kadar komik. o zaman ki pişmanlıklarımız bize neler kaybettirdi. belki kızıp araç projesi rafa kaldırılmasaydı, bir japonya ya da almanya'dan farkımız olmayacaktı. o zamanki hata bizlere neler kaybettirdi, eski örümcek kafalarımızı rafa kaldıralım biraz.

yerli otomobil projesini kaldırdırmak demek, bu iş için adım atmış, işadamlarını zor duruma düşürmek değil mi? orada çalışan insanların işinden gücünden olması değil mi?

ya bir şeyler söylenirken, özellikle cumhurbaşkanı adayı bir insanın her kelimesini seçmesi ve halkını düşünecek şeyler söylemesi gerekli. sırf muhalefet yapmak için, o yaptı ama ben bozarım demek çok saçma. ben devam edeceğim daha iyisini yağacağım. bu da yetmez bunları da yapacağım demelisin ki, halk sana inanmalı. sen bunları dersen benim başkan adayım olamazsın. bir oyla neler kazanıldığını ve kaybedildiğini siz siyasiler çok iyi bilirsiniz.

devlet kurumlarında birbirlerine rüyasını anlatan, fal bakan ya da bir odada altı tane memurun milletin gözüne batması sonucu oluşan algı.

işkurun düzenlediği bir seminerde, müdürün itiraflarını ve düzenlemelerini duyunca da bu algı insanların kafasından bir türlü silinmiyor.

diyor ki; ben gelmeden önce bir başıboşluk vardı kurumda. masada çalışan bulamıyordum. kimi doktora gitmiş, kimi çocuğunu almaya, kimi de alışverişe.. işte bu kadar aymazlık insana bu kamburluk hissini hissettiriyor.

ha birde vergi dairesine gittim, kadın çalışanlar biraraya gelmişler, rüya tabiri yapıyorlar. sende işini yaptırmak için uğraş dur. masada şef beklersin, adam kayıp, nerede olduğunu bilen yok.

aslında kimsenin görmeden duymadan, yaşamadan bir şey düşündüğü yok. maalesef bu düşünceyi çalışan memurlar halkın gözüne sokuyor.

bir de şunu söylemeden edemeyeceğim. sırf maaşım düşmesin diye, emekli olmaktan kaçan eli ayağı titreyen memurlarımızı da anmadan geçemeyeceğim. veznede dede mi desem amcamı desem bilemedim ama çok bekletti beni. o anlarda bırak da ben yapayım, sen yorulma diyesin geliyor ama el mahkum. bekliyorsun, bekliyorsun, bekliyorsun...

ülkelerinde müslümanların hayatlarının tehlikede olduğunun alenen beyanı. avrupa bir zamanlar bizlere medeniyet dersi verirdi, o derslik hareketlere ne oldu acaba..

yapması meşakkatli ama yemesi zevkli olan sarma türü.

ramazanda oturup erinmeden yapmak biraz zorlar. onun için en iyisi bu eylemi ramazandan sonra bir vakte bırakmak iyidir.