Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Omayraaa

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

239 entry 263 konu hiç puanı yok
04.02.2024 14:56 son işlem tarihi takip etme takip et

Hepi börtdeyyy omayraaa

#3m0c Teşekkür ederim, çok naziksiniz..

12.01.2024 09:59
  1. kolera günlerinde aşk

    Gabriel garcia MARQUEZ'İN sonsuz sabır isteyen bir romanı daha.

    53 yıl 7 ay 11 gün. şimdi bu tarihin ne önemi var demeyin. bu süre içinde gelişen olaylar ve bir aşkın seyri. kitabın isminden ötürü, bir kurgu yaratmıştım kafamda. ama yanılmışım. koleradan ziyade uzun süreli bir aşkın sayfalar dolusu betimlemeleri var. diyalog çok az, o yüzden sıkılabilirsiniz.

    burjuva ve din eleştirisine de yer yer değiniyor. deniz yolculuğu, limanlar.

    etkileyen kısmı ise yaşlılık dönemini tüm çıplaklığı ile veriyor. çarpık ilişkiler, gizli fanteziler...

    iyi okumalar.

     
  2. gösteri peygamberi

    chuck palahnıuk'un eseri. müthiş bir zeka ile eleştiri yapan, yeraltı edebiyatının en iyilerinden sayılan roman.

    popülirizeyi, tüketim çılgınlığını sert bir tarzda aktarıyor. birçok tabuya, realiteye ince göndermeler yapıyor.

    kitapta tuhaf olan sayfa numaralandırılması. başta okuyunca, baskı hatası olduğunu düşündürtmüştü.

     
  3. gecenin sonuna yolculuk

    bir kitap okumadan önce, ayrılmaz bir nesneniz vardır. Kalem mesela....

    sizi, ruhunuzu, benliğinizi sarsan kelimelin ya da cümlelerin altını çizmek adına! işte bu kitap, yazdığım durumun istisnasıdır. çünkü kitabın başında sonuna kadar çizmeniz gerekecek belki de mürekkep yetmeyecek...

    Fransız Louis-Ferdinand celine'nin muhteşem eseri. muhteşem sıfatı bile yanında volkanik dağ gibi durdu. sönmüş gibi... o yeni bir çığır açmıştır yazınsal manada.

    kendi hayatını aktardığı, kendinden kesitler sunduğu bu eser; hayatı bir tokat gibi yüzünüze çarpıyor. bütün çelişkileri ile, bütün hesaplaşmaları ile... birinci dünya savaşında gerçek hayatında esasen gönüllü olarak katıldığı savaşın, bütün boyutlarını sunuyor gözler önüne. bir askerin gözünde savaşın tüm perspektiflerini istisnasız göreceksiniz. korkuyu, militaristliği ayrıca anti-militaristliği, insan olmanın ne demek olduğunu... şuraya hangi süslü cümleyi yazayım diye düşündüm uzun bir süre? hayır anlatamıyorum, defalarca okunması gerekir. yoksa sadece yazıda kalır bu övgüler.

    ''mutlu olmanın sonu yok. insan belirli bir rol oynadığı sürece, asla mutluluğa doymak nedir bilmez.''

    çeviriyi yapan yiğit Bener'in hakkını da övmek gerekir. büyük bir emek, zevke ve sabır ile okumamıza katkısı olan çevirmendir.

    hakan Günday'ın da ilham perisi belki de yazmasına neden olan kişi ve eserdir.

    ayrıca bir hekim olan berdamu; hicvi, mizahı, eleştiriyi, özeleştiriyi verirken, herkes kendinde bugüne değin aramadığı şeyleri arayacak.

    'sonuçta savaş dediğiniz şey, anlamadığınız ne varsa odur.' bu sözün ve buna benzer binlerce sözün üzerine bir cümle daha yazmak züldür.

    entryde yazdıklarıma;yazarın bir cümlesi ile bir antitez sunacağım: 'değer taşıyan tek hikaye vardır, o da bedelini sizin ödediğinizdir...'

     
  4. kuyucaklı yusuf

    Kuyucaklı Yusuf'u, bugüne kadar okuduğum Türk yazarlarının yarattığı kahramanlardan ayıran bir noktası vardır. Ki bu nokta çok önemlidir, ayrıca birçok kişinin de aklına gelmiştir mutlaka. Bu nokta ise; o zırhın içinde romantik, affedici, namus ve kadın olgusunu çok farklı kılan bir kahraman. Tabii ki bu Sabahattin Ali'nin kişiliğinin bir aynasıdır. Sabahattin Ali'de özünde romantiktir.(akım olarak değil, kişisel bir özellik) alışılmışın dışında eser veren ve bu eserlerde yarattığı kişilerde derin izler bulur, hem kendisi hem biz.

    Genelde yazdığım bu tarz entrylerde kitabın çok da içeriğine değinmek istemiyorum. Nedeni ise okumak isteyenleri etkilememektir. Yalnız şunu söylemek lazım; kitapta kendinizden mutlaka bir şeyler bulacaksınız. Emek, mücadele, feragat, baba-anne-evlat ilişkisi ve çarpıklığı, hırs, ihtiras, para arzusu, çaresizlik, ölüm vs...

    Keşke yaşasaydı da daha çok eser verseydi dediğimiz usta yazardan, güzel bir eserdir.

     
  5. gülün adı

    umberto eco'nun; ismi (romanın ismi) ile pek de alakası olmayan olağanüstü polisiye romanı. Zaten kitabın ön sözünde kitabın ismi ile ilgili teferruatlı bir açıklama yapmıştır. sayfanın çokluğundan dolayı fazlası ile sabır gerektiren bir eser. sadece bir haftalık serüveni anlatan bir roman olması yazarın profesyonelliğine yeterli bir kanıttır.

    orta çağ karanlığını çok net bir şekilde ele almıştır. bir manastırda yaşanan cinayetler, tarikat çatışmaları, papa ve iktidarların savaşı anlatılır. devasa bir kütüphanenin yasak olması ki öğrenme-sorgulamayı önleyen bir yasaktı bu; adso ve william'ın korkusuzca bu çarpıklıkların üzerine gitmesi romanın ana temasını süslemiştir.

    yoğun betimlemelerle o dönemi, din adamlarını, imparatoru net bir şekilde sunmuştur.

    meğer kitabı anlatan adso'ydu. -gülücük