Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Omayraaa

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

250 entry 265 konu hiç puanı yok
25.07.2025 13:11 son işlem tarihi takip etme takip et

saatleri ayarlama enstitüsü

Türk edebiyatının en iyi romanlarından biri diyebiliriz.

Yoğun imgeler, betimlemeler, hayallerin ötesinde kurgular, kahramanlar, moderniteye sıkışmış kültürün zeki bir dile uyarlanması..

Zamanın izafi haline bence çok iyi bir perspektif ile bakmış. Ben filozof ve bilim insanlarının tanımlarından daha çok beğendim. Aslında bir yerde insanın zaman zamanın da modernite simgesi olan saat ile ilişkisini mizah ve sanatsal olarak sunuyor.

Misal benim için çok derin olan sözü şuydu;

'Ayar, saniyenin peşinde koşmaktır.'

Yani o kadar teferruatlı bir söz ki hayat belki boşluk tanımıyor ama boş bırakmaya da gelmiyor hiçbir şeyi..

Yani bir tarafta doğu bir tarafta batıya alışmaya çalışan doğu bir tarafta batı bir tarafta batının tedrisatından geçmiş muhafazakar doğu insanı..

Hep bir araftalık..

Varoluş sancısı bulantı yaşadığı o kadar belli ki Tanpınar'ın tüm kitapları bana hep tefrika gibi gelir. Hissedesiniz o insanın cehennem olduğu hissine erken varmasını..

bazen de tüm her şey irdal'ın kafasının içi miydi dersiniz.

Doğu tarafındaki dokundurtmalar ise;

'Saat Allah'ı bulmanın en sağlam çaresi idi' ve 'Herkes bilir ki, bir saat ya geri kalır, yahut ileri gider. Bu işin üçüncü şekli yoktur.'

Gibi..

Psikanalize de hakim bence.

Pek de söze dökecek bir kitap değil iki defa okudum ilki zor bir okuma ikincisi eğlenceliydi.

Biraz da okuyunca sindirip söze dökme çetinliği barındırır.

O kadar mahir olunmuyor.

Canım Tanpınar zihin akrabam, çağdaş değiliz ama seni çok ama çok iyi anlıyorum.

04.06.2024 23:07
  1. Georg Wilhelm Friedrcih Hegel

    marx'ın; alaşağı ettiği, alman filozoftur. tabi hegel ve felsefesi olmasa belki de marx ve engels'in felsefesi oluşmayacaktı.

    evet, kendisi idealist diyalektiğin kurucusudur. var olmayı ideaya bağlayan şekilde bilindiği düşüncesinden ziyade bunu var eden zihindir düşüncesi mevcuttur kendisinde ve bu felsefenin bana platon'un hatırlattığı kişidir. ruhun maddeden önce geldiğini söyler. kendisi zaten idealisttir.

    'devlet, tanrı'nın yeryüzünden geçmesidir' diyerek platon'un devlet eserini de çağrıştırır. çelişki onun da felsefesinin özünü oluşturur. kendisi yahudidir ve küçük burjuva sayılır.

    amuda kalkma efsanesi meşhurdur. marx da 'başının üzerinde duran diyalektiği, ayaklarının üzerine oturttum der.'

    idealizme son noktayı koyan, diyalektik mantığı oluşturan ve kendinden sonra gelen bütün filozofları etkilediğini düşündüğüm, saygı duyduğum kişidir.

     
  2. kuzey

    burhan sönmez'in bir romanının ismidir. okuduğum romanlar içerisinde kurgusu farklı olanlardan bir tanesidir bu eser. kuzey'in gizeminden, zorluğundan bahseder. babasının hayatını ve kuzeye niçin gittiğini öğrenmeye merak salan çocukla başlıyor kurgu. solak olanların kuzey'de uğursuz ya da çok önemli sayıldığı bir gizem vardır.

    kitapta ilgimi çeken olaylardan biri ise kadınların kurduğu silahlı, dövüşçü bir askeri gruptu. ayrıca bu kadın grubu doğayı, dilleri, kültürleri ve ezilenleri koruyor. astronomi, coğrafya biliminden çokça veri veriyor. tasavvufi gerçeklerden de izler var.

    işkenceci bir adamın eleştiri ve öz eleştirisi hatta iç hesaplaşması etkileyiciydi.

    fakat kurgunun içinde birçok kısa hikaye anlatılması kafanızın karışmasına da neden olabiliyor.

     
  3. Fideizm

    Fideizm; ilk doğruların bilgisi, imanla kazanılır diyen ve akla göre İmana öncelik tanıyan felsefi anlayış.

    Bu konuda lenin şöyle diyor: '' çağdaş fideizm hiçbir zaman bilimi yadsımaz. Yadsıdığı tek şey, bilimin 'abartılmış' Sav'ları, yani nesnel gerçeği bilme savlarıdır. Materyalistlerin düşündüğü gibi, nesnel gerçek varsa, insan 'deneyimde' dış dünyayı yansıtan doğa bilimleri, yalnız onlar, bize nesnel gerçeği vermeye yetenekliyse, fideizmin tümü çürütülmüş demektir.''

     
  4. hektor

    truva savaşının cenk eden bana göre tanrı olduğunu düşündüğüm ve ölümüne çok üzüldüğüm hektor, okuduğum ve homeros'a ait ilyada esderinde kahramanım olan kişidir.

    savaşın başında kazanacağını düşündüğüm fakat tanrıların kandırmaları ve hileleri ( özellikle zeus ve ares) sonucu savaşı kaybetmiştir.

    hektor'u öldüren ahhilleus, aslında savaşın başında, cenge dahil olmamıştır. fakat hektor'un akhilleus'un çok yakın arkadaşlarını öldürmesi sonucu savaşa dahil olmuş ve hektor'u çok fecii bir şekilde öldürmüştür. cesedinine bile vahşi işkenceler yapmış fakat ölüye saygıdan dolayı tanrılar cenazesini korumuştur ve babası gidip gizli bir şekilde almıştır cenazeyi.

    ölümü ve yenilgisi beni çok sarsmıştı, hayal kırıklığına uğratmıştı.

     
  5. Mithra

    Bugün pek tartışılmayan ya da tartışılmasına gerek duyulmayan mithracılık, aslında günümüzü yorumlamada önemli bir veri olmaktadır. Hatta bu görüş Gandhi'ye (gandi) kadar uzanan barışçıl siyaseti de öne çıkarır.

    Tarihi her zaman düz-çizgisel ve zorunluluk ekseninde alınması ve yorumlanması ile ters düşer bu felsefe.

    Çoğu kez ışık olarak değerlendirilen ama dost anlamına da gelen mithra, akıl ve Hikmetin efendisi, ışık krallığına hükmeden on iki Tanrı'dan biri olarak anılır. Hindistan, İran, Mezopotamya, Anadolu, roma merkezli Avrupa-Afrika coğrafyasına yayılan mithra, Perslerde ise Göksel ışığın yaratıcısı Olan güneş tanrısıdır. Antepdeki kazılarda bir tapınağına da ratlanmıştır.

    Romalılarda mithra, Güneş ve Aslan figürü ile gösterilmektedir. İran bayrağındaki Aslan ve güneş bu etkinin halen yaşadığını gösterirken, Hz.ali'yi bir savaşçı-kahraman olarak hem Aslan hem de Güneşle tarif etmek mithracılığın etkisini be kadar olduğunun ispatıdır.

    Hatta bugün mihr kelimesi Güneş anlamına gelmektedir.