Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
OmayraaaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Hiçbir kayda bağlı bulunmayan kesin buyruk...
Bu kavramla bütünleşen kişi ise kant'tır. Kant'ın ahlak felsefesi ile ilgili düşüncesini ifade eden bir kavramdır.
Ona göre aklak yasası evrensel ve kategorik imperatifti.
Bir tracy chevalier romanıdır. Üniversitedeyken okumuştum. 17.yy'da yaşayan ressam vermeer'in hayatınıdan kesitler sunar. Bu sunu etrafında; dönemin sosyal ekonomik durumuna da değinir. Aile içi iletişim çarpıklarını da usta bir şekilde vermiştir.
Ailesini hizmetçilik yaparak geçindirmek zorunda kalan griet etrafında gelişir olay ve yine geçimini resim yaparak sağlayan ressamın ilham perileri uzun süredir uğramaz ona. Hizmetçi kızı görene dek tabi. Onu gizliden çizmeye karar verir. Ressam; hizmetçi kızdan eşinin inci küpe takmasını zorla isteyerek resmi tamamlar. Kitabın kapağındaki tablo etkileyici ve hayal ettiğim gibiydi.
Çok sonraları filmi ile karşılaştım. Çok büyük hayal kırıklığı oldu. Hatta kitap ile hiç Alakası yokmuş gibi geldi bana.
Her zaman kitap daha iyi olmuştur. Film asla yerini tutamaz kitabın.
jack london'un yarattığı (kendisini yansıttığı) bu kahraman her ne kadar bireyci olarak kabul edilse de (kitapta sürekli burjuvaziyi eleştirir) benim de kahramanımdır...
fakir, eğitimsiz olan martin eden; bir kızla tanıştıktan sonra entelektüel olmak için canı pahasına çalışır hem de yazılar yazar zorlu süreç içerisinde. esasında bu süreçte insanların ekonomik durumuna, çalışma şartlarına da değinir.
bir insanın tutkuyla, inançla, yılmadan kendini değiştirdiğini görüyoruz.
kitabın sonu beni hayal kırıklığına uğrattı. 'insan hayallerine ulaştığı anda yok olur' cümlesinin pratiği yaşanmıştır kitapta.
bir çırpıda okunan cengiz aytmatov eseridir.
kitapta komünizm, savaş, yaşam mücadelesi, aşk, çaresizlik ve analık kavramlarının hüznünü görmek mümkündür. bir yandan savaşın kötü olduğu durum anlatılır ama savaşı kutsallaştırmaktan da geri durmaz. misal: savaştan kaçmak ileri derecede kınanılır.
aliman'ın yaşamı insanı çok etkiliyor.
kolhoz yapılanması özenecek bir sistem olarak kalıyor akıllarda.
sonra düşünüyorsunuz: kadın her yerde kadın, kutsal, ezilen, toprağı elleri-tırnakları ile kazan, eken, çocuklara hem ana hem baba olan, topluma umut olan...
ve buruk...
marx'ın; alaşağı ettiği, alman filozoftur. tabi hegel ve felsefesi olmasa belki de marx ve engels'in felsefesi oluşmayacaktı.
evet, kendisi idealist diyalektiğin kurucusudur. var olmayı ideaya bağlayan şekilde bilindiği düşüncesinden ziyade bunu var eden zihindir düşüncesi mevcuttur kendisinde ve bu felsefenin bana platon'un hatırlattığı kişidir. ruhun maddeden önce geldiğini söyler. kendisi zaten idealisttir.
'devlet, tanrı'nın yeryüzünden geçmesidir' diyerek platon'un devlet eserini de çağrıştırır. çelişki onun da felsefesinin özünü oluşturur. kendisi yahudidir ve küçük burjuva sayılır.
amuda kalkma efsanesi meşhurdur. marx da 'başının üzerinde duran diyalektiği, ayaklarının üzerine oturttum der.'
idealizme son noktayı koyan, diyalektik mantığı oluşturan ve kendinden sonra gelen bütün filozofları etkilediğini düşündüğüm, saygı duyduğum kişidir.
1. | tesel-ya | |
2. | pozitifbakış | |
3. | med-czr | |
4. | harrani | |
5. | cahil kelimeler | |
6. | CAF CAF. | |
7. | Archiveottoman |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |