Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Omayraaa

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

239 entry 263 konu hiç puanı yok
04.02.2024 14:56 son işlem tarihi takip etme takip et

Hepi börtdeyyy omayraaa

*Teşekkür ederim bol kitap olsun. :)

*çok naziksiniz Belma..

*dermes çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz için ama yazmayı hiç düşünmüyorum.;)

11.01.2024 23:53
  1. zamanın kısa tarihi

    Stephan Hawking'in; evreni, zamanı, uzayı, herkesin anlayacağı sade ve basit bir dil ile aldığı eseri. Esasında herkesin okuması gereken bir eser. Bilimsel yazıt içinde külttür. Birçok dile de çevrildi. Çok fazla Teolojiye gitmeden rasyonel bir şekilde ilk çağ filozof ve bilim adamlarından da bahsedilerek yazıldığı için temel bir eser olabilir bu alanda. Altını çizdiğim önemli bulduğum satırlardan bazıları:

    "Uzay ve zamanın sınırı olmayan kapalı bir yüzey oluşturacağı fikri, evrenin tarihinde Tanrı'nın rolü açısından oldukça önemli çıkarımlara da sahiptir. Bilimsel kuramların olayları betimlemedeki başarısı sonucu birçok insan, Tanrı'nın evreni bir dizi yasaya göre evrimleşmesine izin verdiği ve bu yasaları çiğneme yönünde herhangi bir müdahalede bulunmadığı inancına sahip oldu. Ancak yasalar bize evrenin başladığı anda nasıl görünmesi gerektiğini söylemiyor; saati kurup nasıl başlatacağını seçmenin halen Tanrı'ya mahsus olması mümkün. Evren bir başlangıca sahip olduğu müddetçe onun bir yaratıcısının olduğunu da varsayabiliriz. Ancak evren bir sınırı veya kenarı olmaksızın gerçekten kendi başına tamamen bağımsız bir bütünse, onun bir başlangıcı da bir sonu da olmaz: sadece var olur. Bu durumda bir yaradana gerek kalır mı?"

    Güncellenmiş bir önsöze de sahiptir son baskıları. Bu alana ilgi duyanların zevkle okuyacağı bir eser. Ki hawking'de yaşamı, yaptıkları, katkıları itibari ile saygı duyulacak insanların başında gelir.

     
  2. bazarov

    Turgenyev'in esasında ülkesindeki dönemin sosyal ve siyasal ürünü olan bir eserinin baş kahramanı. Edebiyat dünyasının ilk nihilist karakteri. Yalnız, tam bir nihilist denemez. Ya da nihilizmin şu günlere geldiği aşamada tam olarak bulamayız Bazarov'u. Roman bir bütün ile gerçekten beğenilirdir. Kuşak çatışması ile ölümü vakur bekleyen kahramanın sonlara doğru birçok duygudan yoksun olmadığını da görürüz.

    Hepimizin içinde belki de Bazarov'dan bir parça ya da bir bütün bulunur.

     
  3. kötülük

    Kötüye/Kötülüğe Dair

    Zweıg, 'hain' için yaptığı o muhteşem çıkarım ile rassal olmayan durumlar içinde kendimi bulduğumda ve yine onun sözü olan "İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız." alıntısını yapmak çok asildir kanımca. Varolduğu günlere selam olsun demiş bulunayım ki o sancıların bayrak tutanı olarak...

    Birini kötülüğe/kötü olmaya iten sebebin altında neler yatar acaba sorusu daim gark eder insanoğlunda. Görecelilikten ötürü bu sorunun cevabı da milyonlara delalet etti yüzyıllar boyu. Kötülüğün kendi doğasına has olduğunu teori ve pratiği ile içinde barındıran insanların varlığına şahit olduk. Burada tam da karşıtların savaşıyla iyiliği de ayıramayız elbette.

    Dolaylı ve doğrudan olarak yaşanmışlıkların/yaşanmamışlıkların sosyolojik ve dahi psikolojik temelde ele alınması başlıbaşına kaotikti. Varolana biyolojik/sosyolojik süreçte baktığımızda üzerinde tekrar tekrar düşünülmüş, yazılmış, söylenmiş, günümüze ulaşmış ya da ulaşmamış halini izafe etmek biraz daha retoriksel hal alacaktır. Hani basit bir yerden almaya çalıştım Sevmek Zaman'ı filmini de aklıma düşürerek. Güzel sevilen güzel sever, güzel görür. Sevgisizlik miydi bunun buz dağı? Bu kadar redüksiyonist çerçeveden de ele almak akıl kârı değildi. Felsefeye, bilme, siyasete, sanata, teolojiye konu olmuş ve çoğu şeyin/hareketin esası olanı anlayacak olan ben değildim muhtemelen. Hatta ve hatta insanı insan eden esasların mihenk taşlarından biridir yıllarca savaş içinde olan duygular. (İyilik-kötülük)

    Kıskançlık mıydı acaba diğer bir nedeni? İskender'e kitaplar yaktıran misali, hiç okuyan ile okumayan bir olur mu realitesini yadsıyarak.

    Asılsız ve temelsiz bir intikam mı ki "Unutmak daha iyidir Mathilda!" sözlerini unutmayarak...

    Bir üstünlük kisvesine bürünmek mi? Sen içindeki senden üstün değilsen başkasından üstün olma gayretin bir beyhudedir cümlesini kurma cüretine bürünerek...

    Kendi eksikliklerini bastırma yolu mu? Bakarken tamdı hiç yarım görmedim gerçeğini hatırlatarak ve eksiklik bizden gayrı değil bilakis bizden öteydi, bütündü döngüsüne sığınarak.

    Tahammülsüzlük?

    Bir anlık gaflet?

    Acı çektirmek?

    İç hesaplaşmanın teraziyi tutturamaması?

    ...

    Hele ki bireysel hırslarını; para, makam, mevki, iktidar gayesi için; kanı, değerleri, kötülüğü, evlatları kollektif bir biçimde araç mahiyetinde kullananlardan bahsetmiyorum bile..

    Nedir bu cehennem dolu beyin donuk yürek ve olmayan vicdan? Dedik ya insanda kötülük doğallıktık şaşırmayınız. İyilik ise bir süreçtir yani meşakkat ile mucizeye eşdeğer.

    Kötü biri olmak için çok çabalıyorsan içindeki iyi tarafı görmekten vazgeçerler. Belki de kötü olmaya çaba sarfetmek de bir kaçıştı. Kötülük tam aksine senin karakterin ve ayrılmaz bir parçandı. Kötüsün, başka bir hitap şekline ihtiyaç duymadan ve tekerrür ile: Ey aynada gördüğün suretten utanması gereken! Kötüsün.

    Onca yaşarsın şimdi bilirsin.

    Tanım: ucu açık bir kavram

     
  4. beyaz diş

    Daim müthiş eserler vermiş Jack London'un her yaş ve döneme hitap eden klasikleriden. (Vahşetin Çağrısı ve Martin Eden favoridir diyerek)

    Yazar, hayatı varoluşsal manada ele alırken bir kurt köpeğinin gözlerinden sunuyor bu kez serüveni. Her ne kadar yalın ve yüzeysel ele alınmışsa da kaleme şu günlerde dahi bizden bağımsız değildir yaptığı çıkarımlar.

    Yaşamın amansız tarafını, gücün o göz kamaştırıcı ihtişamımı yine de ne olursa olsun merhamet ve sevgiden üstün olmadığını görürken, insanların daim sizden olan beklentileri ne yazık ki karşılığında feragat edeceklerinizle ölçülür hale getirmesi gerçeği, hüznün merkezi olsa gerek. Hem fabl tarzın esintisi hem de insana ait tüm duyguların hiyerarşisi sanki sosyolojik, psikolojik ve biyolojik manada sunulmuş. Sadakatin, kötülüğün, iyiliğin realitesi ve aşamalarını da ayrı ayrı bulacaksınız eserde.

    London'un hayat hikayesini bilmek ise bu eseri anlamaya pusula olacaktır. Her yaşta okunması ve okutulması gereken eserlerdendir. Zira o incecik kitapta kendinizden, etrafınızdan, dünyadan alenen aktarılmış kesitler bulacaksınız.

     
  5. Stephen Hawking

    deha kelimesinin en çok yakıştığı, ıq'sü yüksek ve gelmiş geçmiş en zeki fizikçi-matematikçi.

    hawking; dehalığın ötesinde, yaşam azmiyle de bir ilki başarmıştır. çocukluğunda, hastalığı dolayısıyla çok acılar çekmiş, sonra vücudunun hemen hemen tamamı nöron kaybından olsa gerek kullanamaz hale gelmiş fakat bu onun için hiçbir zaman sorun teşkil etmemiş bilakis daha çok zaman kazanmış ve evrenin sırlarına ulaşmıştır. özel olan koltuğu ve bilgisayarı ile einstein'i dahi geçmiştir.

    kendisini en çok ilgilendiren alan ise kara deliklerdi. kara deliğe giren cismin aynı kalmadığını söylüyordu. o zaman başka bir evren mi var? diye düşündürten durum. -gülücük

    son zamanlarda ise hepimizin haberdar olduğu bir açıklaması vardı: yaşamak için başka gezegenler bulmalıyız, bin yıl içinde dünyayı boşaltın demişti. ki bunu çok üzün süre önce de dile getirmişti.

    normal bir insandan daha çok kelime kullanıyor. gerçekten hayran olmamak elde değil.

    papa ile arası hiç iyi olmamıştır. insanlığa dinden daha fazla katkısı olmuştur.

    ''insanlara,fiziksel engellerin onları durduramayacağını göstermek istedim.''

    ömrü daha uzun olsun...