Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Omayraaa

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

246 entry 264 konu hiç puanı yok
12.10.2024 11:52 son işlem tarihi takip etme takip et

Mezar taşına yazılması istenen söz

"Ni dieu ni maitre!"

04.02.2024 14:39
  1. dügah

    ikinci makam yani la notası.

    ayrıca ihsan oktay anar'ın suskunlar romanının ikinci bölümü. hepimizin ihtiyacı olan ulu duygunun yani merhametin ve saflığın simgesi olan eflatun'un bölümü. birçok ermiş gibi bir sesin peşinden giden eflatun, yolda karşılaştığı zulüm ve kötülükler sayesinde o sese ulaşır.

    sağır bir varlığın suskunluğu aslında en yüksek çığlıktır.

    gel ve git... bilmeden yapılan iyilikler...

     
  2. cadı

    anaerkil dönemden ataerkil döneme geçiş esnasında kadın; biyolojik ve sosyolojik yapısı itibari ile toplayıcılık yaşam çerçevesinde fedakar bir varlıktı. ölümü pahasına doğada var olan ve yeni yeni keşfedilen ya da keşfedilecek olan şeyleri denerken şimdilik belki de bilim/ilim olarak nitelendirilen olguların temelini atmıştı. tabii bu zaman zaman erkek için de geçerliydi. misal; otlardan ilaç yapmayı ve tatmayı göze alırken belki de çokça ölüm ile neticelenen durumlar olmuştur. bu tarihin sosyalleşmesinde ki döneme denk gelir.

    biraz daha sonrasında kadının tamamen/adım adım toplumdan soyutlandığı dönemlerde ki özellikle inanışlar-dinler-mitler bunda etkilidir kadın arka plan itelemeye çalışılırken bu sıfatı da kullanmışlardır. yani cadı, büyücü vs.

    işte ilimle/bilimle ilgilenen ya da zihinsel/fiziksel/ruhsal özgürlük isteyen kadınlar için cadı nitelenmesi kullanılmıştır. kiminin aklanma, kiminin yükselmesine engel teşkil eden ya da suçsuzluğunu bu şekilde örtmeye çalışan zihniyetin tanımlamasıdır. ortaçağ karanlığında da binlerce kadın bu ithamla yargılanmıştır/afaroz edilmiştir keza Hristiyanlığın ilk döneminde de geçerlidir aynı durum.

    velev ki cadıyız.

     
  3. ölü canlar

    rus edebiyatının mihenk taşlarından olan, nikolay vasilyeviç gogol'un önemli bir eseridir. yalnız kitabın bir kısmını gogol, psikolojik nedenlerden mi yoksa umutsuzluktan mı bilinmez ama yok ettiği söylenir. bir romancı bir yazardan öte bir sosyolog gibi yazdığı bu yapıt; dönemin Rusya'sının sosyal, siyasal, ekonomik, yozlaşmış, karanlık yönünü çok iyi bir şekilde aktarmıştır. bir aydınlanma çabası içinde olan yazarın tavrı, kurgusu, dili, kahramanları varoluşsal olarak irdelenen hayatın farklı bir arayışı ve yüzünü gösterir. ben, rus edebiyatını kendi coğrafyamda bulurum. köylüler, toprak, bir nevi ağalık, maraba/işçi/proleter olguları esasında birçok kişi/ülke kendinde bulur bu yapılanmayı.

    kitabın başkahramanı çiçikov'un hırsları etrafında sunulur sosyolojik düzen. açıkçası kitap bana çok sürükleyici ve akıcı gelmişti. gerçi hemen hemen on bir yıl önce okumuştum ama belleğimden silinmeyen bir eserdir. gogol, eseri gözlem ve mütevaziliği ile sunmuştur. yargılamadan, küçük düşürmeden herkesin olabileceği ruh hallerini titizlikle ele almıştır.

    dünya klasiği olan bu eseri okumadan ölmek bize yakışmaz.

     
  4. yegah

    kelime anlamı birinci makam manasına gelir. yeg/yek:bir ve gah ise makam/yer kelimelerine karşılık gelir. öte taraftan yegah müzik literatüründe de kullanılan ve pes re sesine-notasına denk gelen makamdır.

    ihsan oktay anar'ın susukunlar romanının ise ilk bölümüdür. ilk bölüm olması nedeniyle; tarzına, kurguya ve kahramanlara odaklanıyorsunuz ve anlamaya çalışıyorsunuz. karma hayatları anlatan, musuki, davut, asım, veysel, neva vs ve dönemin sosyal düzenini konu alan bölümdür.

     
  5. Kusur benim imzamdır

    ihsan oktay anar'ın suskunlar romanında, neyzen ibrahim dede efendi'nin bizlere bir tokat gibi indirdiği sözü. yaptığı ufak hataları dahi gören insanlara: "kusur, benim imzamdır." diyebilmek insan olmanın ilk şartı olsa gerek.

    evet, yaşadığım sürece bir kusurum ve birçok kusurum olacak. mesele kusurunu görmek, başkasının kusurunu zaaf olarak kullanmamak. herkesin harcı değildir bu imza.