Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Omayraaa

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

239 entry 263 konu hiç puanı yok
04.02.2024 14:56 son işlem tarihi takip etme takip et

Editörden arkadaşlık teklifi almak

arkadaş olmayınca da ceza verebilirler gibi geliyor bana..

Güç her zaman kullanılır ve zehirler.

24.01.2024 14:00
  1. aylak adam

    Aylak adam...

    bu adamlar ki birkaç tane daha var bu adamlardan (yeraltından notlar, tutunamayanlar'da misal) esasında topluma, sisteme, dünyaya çoğu konuda entegre olamamış çok az bir kitleyi temsil eden kahramanlardır kanımca. çok az kelimesini kullanmakta beis görmüyorum. çünkü bu sadece modernlik, burjuvalık, acı çekmekten, bilinçten, bilmekten, okumaktan ayrı ayı bulunup ulaşılacak bir düzey değildir. naçizane saydığım ve daha sayamadığım birçok nedeni içince barındırarak varılan bir arayış biçimidir. sonuç demeyeceğim tam aksine bir başlangıç...

    ve yine yukarıda saydığımız birçok şeyin inkarı, zıddı, reddi ki bunlardan kendini soyutlayıp yabancılaşma da çok kolay bir durum olmasa gerek. Tam da burada kitapla ilgili şu itirafı yapmak zorundayım, kaç defa okudum fakat tam anladım diyemem. Kapitalizme karşı diyoruz fakat kapital olmadan da bay c nasıl bay c olurdu diye düşünmedim de değil. Ama çok farklı bir adam olduğunu hepimiz biliyoruz. Belki de çok fazla tüketmekten (bu her şey olabilir) bu hale gelmiştir.

    Aslında entry girmeyi düşünmediğim bir eserdi. Amerikan film replikleri girer devreye tam da bu anda, 'lanet olası' gibi...

    bu adamın ruh halinden mutlaka hepimizde var. iletişim kopukluğundan doğan kendini dışlanmış hissetme duygusu...

    şimdi asıl mesele az da olsa bu insan tipini yaratan ya da yaratmaya iten ve hatta bu tarz insanlar olmasa da pek fazla, asıl eleştirilecek olan ekonomik, sosyolojik, konjonktürel nedenler; bu nedenlere ne gibi somut önlemler alındığı?

    Pof... kendi yazdıklarımdan ben bile sıkıldım. (Gülücük)

    Peki yine soruyorum, neden bu varoluş sancıları? Yani kendime soruyorum. Sırf değişiklik olsun diye değildir muhtemelen...

    Yusuf atılgan ile gurur duyacağımız bir eser.

    neyse bir kez hatta birkaç kez daha okuduktan sonra tekrar yazarım.

     
  2. Cinsiyet Üzerine

    Sigmund Freud'un belli ki meslek hayatının başında yazdığı kitabı. Bazı konularda günümüzden farklı değişim gösteren konuları var.

    Cinsel dürtü ve libido kavramlarını kullanarak çocukların, ergenliğin cinsel gelişimi hakkında birçok bilgi veriyor. Dönüklüğün ise hem psikolojik hem sosyolojik etkilerine değiniyor. Terimler oldukça fazla doğal olarak. Okumak için bu konuları bu düzeyde öğrenmeye meyillisiyseniz tavsiye ederim.

    Çeviri de biraz sıkıntı var onun dışında çokça şey öğrenilecek bir yapıt.

     
  3. sol ayağım

    christy brown'un otobiyografik eseri... yalnız kişisel gelişim tarzında yazılmış. İmkansız denileni gerek kendi iradesi, hırsı gerekse ailesi ki özellikle annesi tarafından verilen destek ile başarması.

    Felçliyken sol ayağı ile hayata tutanan küçük bir çocuğun dünyaya bakışı, yaşamı ve gel-gitleri. Tamamen sağlığına kavuşmasının psikolojik Evresi. Aslında erken yaşta okutulması gereken kitaplardan biri olabilir diye düşünüyorum.

     
  4. Küçük burjuvalar

    Maksim Gorki'nin burjuva ve işçi sınıfı gerçeğini ele aldığı tiyatro eseri. Bazen izlemesen de okumak da güzel oluyor. Ayrıca bir aile içindeki kuşak çatışmasını da konu ediniyor. Dönemin rengini çok iyi resmediliyor. Sorgulama ve başkaldırı her bir kahramana verilerek kendini çok canlı kılıyor.

    -Aptal adam yaşamı boyunca cam niye bu kadar saydam diye düşünebilir; alçaksa camdan şişe yapar.

    +Hala şişeden söz ediyorsun...

    -Hayır aptallardan söz ediyorum. Aptal nerede kendinin yakmadığı bir ateş görse, kendi kendine sormaya başlar, "Nereye gidecek, ne zaman sönecek?" Alçaksa ateşin başında oturup ısınır...

    +Evet... Isınır...

    -Aslında ikisi de budaladır. Ama biri iyi, cesur bir budala, diğeri ise dar kafalı ve sefil bir budaladır. Yolları ayrı da olsa yönleri birdir. Mezar, sadece mezar dostum!

    +...

    -Sağ kalan aptallar ölen arkadaşlarına bakıp şöyle sorarlar kendilerine, "O nerede şimdi?" Alçaksa kolayca ve gönül rahatlığıyla malına konar, huzur ve bolluk içinde yaşamını sürdürür.

    Burası etkileyiciydi... umarım bir gün perdedeki halini de izlerim.

     
  5. limon ağacı

    Gün olur ki varlığında sadece beliren bir hiçlik ve absürdlük mevcuttur. Dünyanın ve bizim gözümüzün önünde yaşananları bir nevi germişten gelip ve bir tekerrürden ibaret olduğunu tasdik eden o amansız demlerin hissettirdiği boşlukta belki de bir Filistinli ölümsüz olur tarihte tüm Filistinlilerin kaderini taşıyanlara diyerek...

    Kendimi Dünyanın herhangi bir yerinde bugün, dün, yarın ecelsiz ölen tüm insanların bedeninde bulduğum hissi muhtemelen ölünce bitecek. Doğduğum günden beri bir kez dahi zulmü uğrayan bir başkası olmaktan hiç vazgeçmedi ne ruhum ne de beynim...

    Misal ki; ben bir ölüyüm Filistinli, günlerce durmaktan kokan bir Ölü... kokan yüreğim, inancım değil, ruhum, bedenim değil! Kokan, edepsizin gaddarlığı ve mazlumun kimsesizliğidir dünyanın gözü önünde...

    kitap sadece bir romanı karşılamıyor. Filistin meselesini baştan sona kronolojik olarak alıp meselenin siyasi, ekonomik, sosyolojik, tarihi ve psikolojik tarafını ele ele alıyor. Bu durumlar bazında ele alırken gerçek hayattan iki kahraman ile birlikte taçlandırıyor eseri. Eserin açıkçası çeviri ve yazım yanlışları beni pek ırgalamadı. Çünkü bu tarz eserlerde ön planda olan esasında ne üslup ne dil ne kurgudur. Tamamen odaklandığı realiteyi yazınsal hale getirmesidir. Tarafsızlık var mı? Var...

    Nazi'de dalia, Filistin'de Beşir...

    bir kara belanın başka bir kara bela ile takası... sınırlar, toprak içim binlerce insanın öldüğü şu dünya neden saçma olmasın ki...

    Savaş sonrası evlerinden, vatanlarından, tarihinden, çocukluğundan edinenlerin sonsuz umudu. Bu umut çerçevesinde gerek şiddet gerek hukuk yolu ile başvurulan yıllarda, yollarda bırakılan insana dair her şey...

    "Sonra başka bir neslin mutlu çocukluğunu çalacağız ve kutsal olmayan bir neden için bunu kabusa çevireceğiz."

    Bu süreci merak edenler için bir çok şey mevcut. Golan tepelerinin işgali, altı gün savaşları, Balfour deklarasyonu, Enver Sedat, Arafat ve daha binlerce şey...

    iki ailenin karşılaştığı ya da istemeden neden olduğu trajik kesişme. Bu trajik kesişmede bir limon ağacının dahi hasrete bir nebze derman olması.

    Ömrünü bu davaya vermiş gah işkencede gah hücrede gah sürgünde olan Beşir...

    "Biz orduların gücüyle sürüldük. Yaya sürüldük. Toprağı yatak alarak sürüldük. Ve gökyüzü örtümüzdü. Ve hükümetlerin ve uluslararası örgütlerin aralarında sadaka olarak verdikleri kırıntılarla beslendik. Sürüldük ama ruhumuzu, umutlarımızı, çocukluğumuzu Filistin'de bıraktık. Neşemizi ve kederimizi bıraktık.

    ...

    Kimin birleşmek için hakkı var? Filistin'de bıraktığı avucunun kaşıntıları ile Filistinli Beşir'in mi? Dünya bana kendimi birleştirme, vücudumla avucumu birşeyler hakkımı borçlu değil mi? Neden avucumun kalıntıları Filistin'deyken ben kimliksiz ve vatansız yaşamalıyım? "

    Beşir'in sol eli nasıl da derinden etkileyecek insanları...