Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Omayraaa

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

239 entry 263 konu hiç puanı yok
04.02.2024 14:56 son işlem tarihi takip etme takip et

Editörden arkadaşlık teklifi almak

arkadaş olmayınca da ceza verebilirler gibi geliyor bana..

Güç her zaman kullanılır ve zehirler.

24.01.2024 14:00
  1. satranç

    Okunması ve ders çıkarılması gereken eserlerin başında gelir. İnsanın kendi ile olan muharebesi:

    İçimde bir şey haklı çıkmak istemekteydi, ama ne yazık ki kendisiyle tek savaşabileceğim, içimdeki öteki Ben'di. Siyah Ben olarak yaptığım her hamlenin ardından, hararetle Beyaz Ben'in ne yapacağını bekliyordum.

    ...

    yontulmamış varlıklarda olduğu gibi onda da gülünç bir kendini beğenmişlik vardı.

    ...

    Dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.

    İnsan bekliyor, bekliyor, bekliyordu, düşünüyor, düşünüyordu, şakakları ağrımaya başlayana kadar düşünüyordu. Hiçbir şey olmuyordu.

    Stefan Zweig / Satranç

     
  2. satranç

    stefan zweig'in kısa ama derin bir öyküsü. kendisi de özü itibari ile hitler'in politikalarından mağduriyetini farklı bir versiyon ile intihar etmeden önce son yazınsalı olarak tarihe ölümsüz olarak yazmıştır.

    insan beynin olağanüstü hali ve bu halin neticede yine insana-kendisine zarar verdiğinin portresini sunmuştur. gestapo tarafından tutuklanan dr.b'nin bir kitap çaldıktan sonra hücrede hayatı değişir. orada yazan tüm hamleleri ezberler ve materyaller olmadan zihninde oynamaya başlar. bir üst revelini hesap ederek rakip olur benliğine. çok hızlı hamleler yaptığından ötürü bu durum şizofrenik bir edayla geri dönülmez vakaya dönüşür. burada bir insanın kendi ile olan savaşını gördüm. kendi kendini yenmenin muhteşem akışı insanı etkiliyor. yıllar sonra bir gemide o dönemin en iyi satranç oyuncusu ile karşı karşıya gelir. zaman olgusundan ötürü tekrar kriz meydana gelir. bu serüvenini ise oyun başlamadan önce gemide bulunan bir karaktere anlatmıştır.

    farklı bir kurgu. kısa ama izi bir ömür sürecek. bu kısalığın için dönemin sosyolojik, siyasi çalkantılarını ve neden olduğu durumlar hakkında da ufak satırlar bulacaksınız.

     
  3. KÖrlük

    Jose Saramago'nun müthiş bir insan eleştirisini sosyolojik tabanda ele aldığı ve körlük olgusunu bir metafor olarak kullandığı enfes romanı.

    Araba kullanan bir kişinin birdenbire kör olmasıyla bulaşan körlük vakası sonrasında bir kampa toplanan insanların neler yapabileceğine şahit oluyorsunuz. Sadece bir doktorun eşi kör değildir ve onun gözünden okuduklarınız dehşete düşürüyor sizi. Yaşamı idame için türlü rezillikler, tecavüz,aşağılama, hırsızlık, cinayeti dahi göze almanın verdiği bir yolun nelere dönüştüğünün satırları... Hiçbir karakterin ismi yok. Buna rağmen çok iyi ilerliyor eser. Esasında her toplumun her devrin realitesi sunulmuş. Körlük ile kabul edilen düzen, öze entegre edilen kuralların insanları neye çevirdiğini bir vahşi çıplaklık ile veriyor. ''Sonradan kör olmadığımızı düşünmüyorum, biz zaten kördük!'

    Çağımızın hastalığı ya da kaç yüzyılın hastalığı. Görmek istediğini görmeyen insanlığa bir tokat. Uzun uzun cümleler, sizi hayal edemediğiniz bir boşluğun etrafında sürüklüyor.

    Ve altını çizdiğim şu kısmı yazmadan edemeyeceğim: '' öç almak doğru bir amaç uğruna yapılmışsa insanca bir davranış olur, kurbanın kendi celladı üzerinde hiçbir Hakkı yoksa, adalet yok demektir...''

    Akabinde 'görmek' eserini okumamız gereken kitap.

     
  4. Vedat Günyol

    çeviri tanrısı...

    etimoloji üstadı, dev bir entelektüel ve en önemlisi o bir hümanist. edebiyata olsan katkısı tartışılamaz ve neticede birçok eseri okumamızın müsebbibi.

    topluma sırtını dönmeyen bir Spartaküs. silahı ise kalemiydi. ölümsüzlüğe yazdırmıştır adını.

    emeğin, alın terin kutsaldır...

     
  5. her şey seninle başlar

    mümin sekman'ın bir zamanlar çok satan ki neden bu kadar çok sattığını anlamadığım kişisel gelişim kitabı. insan tabi ki var olması ile evrene kattığı anlam büyüktür. doğrudur, her şey yani gösteri seninle başlıyor. kendini tanımakla birlikte çorap söküğü gibi gelen sancılar...

    öncelikle boyumdan büyük bir laf edeceğim: (boyum da uzundur halbuse)

    "kişisel gelişim eserleri bana hep ütopya ve hatta daha ileri bir ütopya gibi gelmiştir." neyi değiştiriyor? biz o kitapları ya da başkasının yaşadıklarından ne kadar ders çıkarabiliriz ki sadece okuyarak. kitabı okuyalı çok uzun zaman oldu. içeriğini çok net hatırlamıyorum. lakin başlarda çok büyük şeyler vaat etmişti. okudukça hayatın iyi düşünmekle ya da her şeyin sen de olduğunu düşünmenin muallağında olduğunuzu hissediyorsunuz. yan ve önemli faktörleri de içine katınca çok da sizi etkilemiyor bu alan. örneklerle güçlendirilmiş ve bazı ünlü kişilerin hayatından parçalar verilmiş.

    hal böyle. naçizane yorumum.