Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
OmayraaaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
gogol'un bir eseri. kitapta kazakların bir savaşı ele alınıyor. bir defa daha tiksindim savaşlardan ve savaşı övenlerden. kuşatma altına aldıkları kentteki insanların açlıktan ölümü...
din, mezhep, ganimet savaşı. oğulların savaşarak yiğitliğinin belli olduğunu telkin eden görüşler.
kitapta aşk uğruna halkından, savaştan ve babasından vazgeçen bir evlat var ve en korkuncu babası tarafından öldürülen bir evlat.
işkencelere rağmen yolundan vazgeçmeyen ostap.
ölmeyi ve öldürmeyi kutsallaştırmamak lazım. asıl meziyet yaşamak ve yaşatmak.
bitirdiğinizde aklınızda binlerce soru ve koca bir boşluk kalır. soruların cevabını bulmak ve boşluğun nedenini aramak bir ömür sürebilir.
evet, ihsan oktay anar'ın postmodern tarzda ele aldığı ve okuyucunun sırtına büyük bir yük koyduğu, simgesel-imgesel bir eser. eserde anlamını bilmediğiniz binlerce kelime var ve buna rağmen sıkılmıyorsunuz. sanırsınız yazar yıllarca denizde savaşmış ve bulunmuş bir mürettebat. o kadar gerçekçi betimlemeler ve denizcilik ile ilgili binlerce kelimeler kullanıyor ki kitabı bitirene değin kendinizi amat'ta hissediyorsunuz. hissetmekle kalmayıp; diyavol, nuh, süleyman, gobelez, ali ve ne kadar kahraman varsa onların yerini alıyorsunuz.
sonunu düşünmeden yapılan hataların neye mal olduğu, dökülen insan kanının kimin işine yaradığını net bir şekilde sunuyor. ( biliyorum ki döktüğün siz değil, yalılarda yaşayan ve şiir yazıp siz hakir gören nazik adamlar içecektir. kostantiniye'nin nazik beyleri kanla beslenir ama siz değil! bu yüzden siz onlardan temizsiniz.)
benliği için cinayet işleyen insanların toplandığı yer, ölümsüzlük sırrını arayan bir insan, daim doğruları söyleyen diyavol (manası şeytan)...
'sen bilmek istiyorsun ben ise unutmak.' bildiklerimiz ağır, gördüklerimiz ağır.
başarılı olmak için suçsuz insanları öldürmekten çekinmeyen kişioğulları, çekilen kara bayrak ile kapatılmayacak kadar büyük suçlar. ilk defa birini öldürdüğünüzde bir babayı, bir eşi, bir arkadaşı, bir oğlu, bir komşuyu, dünyadaki bütün insanları öldürmüş olusunuz. müthiş bir öz eleştiri.
değişim/dönüşüm.
not: müratul memalik'i okuyabiliriz herhalde artık.-gülücük
güzel bir kitap sizi bekliyor. 'alesta!'
kendine, bize, bana, sana ve topluma yabancı olan, albert camus'un yarattığı kahraman.
bir adamı öldürmekten ziyade, annesinin ölümüne ağlamadığı ve tanrı'ya inanmadığı için hukukun yolunu,tarzını değiştirdiği ve bu değerlere göre yargılanan kişi.
o bir öteki değil. ölümün uçurumunda bile duruşundan vazgeçmeyen, hayatı sorgulayan bir yabancı.
aradığı sorulara cevap bulamadığı için yabancılaşmayı seçmiş bir yaşamın kahramanı.
albert camus'un varoluşçuluktan ziyade (çünkü çoğu yazar-insan zaten bir varoluşculuk sancısı çeker ve birbiri ile karıştırılan kavramlar) absürdizm tarzında yazdığı romanı.
yabancı, evet yabancı... hem topluma hem kendine yabancı. bunu sorgulayan ama toplum tarafından da determinist ve tek-çizgisel düşünceye çekilmeye çalışılan bireylerin kendini bulmasına yardım etmekten-edilmekten ziyade dahada yaftalanması. kabul görmeyen, dışlanan bireyler.
belli başlı duygular çerçevesinde değerlendirilen ve buna göre yargılanan insanlar.
saçma dediği şeylere zaman harcamayacak bir varlık olduğunu düşünen meursault...
hücrede papaz ile olan diyaloğu çok beğenmiştim.
burhan sönmez'in sade ve akıcı bir dil ile yazdığı masalsı tarzda bir roman.
birkaç insanın kuşaksal hayatlarını ve birçok nedenden ötürü başka ülkelerde, şehirlerde yaşamak zorunda kaldığı gerçeğinin sunalmasıdır. sürgünler, acılar, kayıplar...
mezarlık ziyaret ve konuşmaları gayet etkileyici. iran kültürüne kısa da olsa değiniyor.
'benim vatanım çocukluğum.'
1. | tesel-ya | |
2. | pozitifbakış | |
3. | med-czr | |
4. | harrani | |
5. | cahil kelimeler | |
6. | CAF CAF. | |
7. | Archiveottoman |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |