Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
OmayraaaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
tezer özlü'nün eseri. o'nu en iyi tanıyabileceğiniz eser de denilebilir. hüzün ve samimiyet kokuyor. hüznü en ince, kibar, nazenin sözlerle süslüyor. açıkçası bu ülkede bir kadın yazar olarak kendini, çağını, tabuları ve zamanını aşmış bir insan.
melankoli ve sancıyı hissedebiliyorsunuz yapıtta. lirik bir otobiyografi. ince ama derin bir kitap.
birçok yazarın izlerini göreceksiniz.
sabahattin ali'nin yaşasaydı 'acaba daha nasıl eserler verirdi?' sorusunu sürekli sorduran şaheseri.
bazen, bazı insanların yanından öylece geçiyoruz ve sadece etten-kemikten olduğunu görüyoruz. hepimizin ilk izlenimi bu. insan olmanın da dayanılmaz hafifliği olsa gerek. işte sabahattin ali; tam da etten, kemikten, sessiz, savunmasız, kendini hayatın rüzgarına kaptırmış oradan oraya sürüklenen bir yaprak misali olan raif bey'i bir eşya gibi görenlerin gözünden/bakışından çıkarıp hayatımızın merkezine koydu. kaç yaşam belki de böyle habersiz sönüp gitmiştir. incecik bir eserde usta ve mükemmel ötesi insan davranışı tahlili sunmuştur. o bizim naif, erken yitirdiğimiz romantik adamımız. yüreği o kadar büyük ki tüm kahramanlarında görebiliyoruz bunu.
dönemin türkiye ve dünyasının sosyal, aile, insan gerçeğini de iyi bir şekilde vermiştir. bir aşkın verdiği kambur ile hüzünlü bir adamın yaşam hikayesi. üzülüyor insan onun o haline. sessizliği ve hayatını hiçe sayan davranışları bir ömür boyu çıkmayacak hayalimden.
...insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
güzel, temiz, öz bir dil ile yazılmış. bir filozof edası ile insan ilişkilerini iyi bir portreye resmeder gibi veriyor. anlamak lazım... sadece anlamak, görmek, bilmek, tanıma çabası lazım.
ortaokuldayken ismini duyduğum bir amin maalouf romanı. yazarı çocukluğumdan beri çok sever ve okurum. tarihi yönü ve ortadoğu coğrafyasını çok iyi bilmesi bunun başlıca sebeplerindendir. arkadaş, bu kitabı okuduğumu sorduğunda tabi ki okumadığımı söylemiştim. hemen içeriğinden bahsetti o da okumamış ama abisinden duymuştu. allah'ın yüzüncü bir adının olduğunu ve bunu bilenin ayrıcalıklı olacağını anlatıyormuş dedi eser. çocukluktan olsa gerek, bu kurguya inanmıştım. kitabı ödünç aldım ve okumaya başladım...
1600'lü yılların tüm kıta serüveni, müthiş bir eser. baldassare'nin eşsiz yolculuğu. bu yolculukta yazarın bilgisine hayran olmamak elde değil. her sayfasında büyük haz duydum. kahramanın kitaplarla/kitapçılıkla olan haşir neşirliği beni daha çok efsunlamıştı ve onu kendime çok yakın hissediyordum. olağanüstü bir kurgu. o dönemin tüm kültürlerini, coğrafi bilgileri ve yönetim şekilleri biliyor, sosyolojik tahlillerini yapıyor gibi bu adam. çok başarılı ve entelektüel. şeytanın rakamı olan üç altı rakamına yaklaşıldığından dolayı, allahın'ın yüzüncü adını bile bu lanetten kurtulacaktır. kahraman bu isimin peşine düşer. peşine düş/erken karşılaştığı tüm gözlemleri detayıyla sunuyor. bu ismi ararken aslında baldassare kendini arıyor. bir nevi bu somut yolculuk kendi içine olan soyut yolculuğu. ve insan yine özüne, kendine döner.
en çok ilgimi çeken kesiti ise kahramanın dünyanın bir ucuna gitse de sahaf olmasından ötürü tanınıyor olmasaydı. tüm kuşağın kitap alım-satımı yapmasından ötürü namları tüm dünyayı sarmış. anadolu, rumeli şimdiki ege'ye de uğruyor.
betimlemelerin ahengi, uyumlu ve çelişkisiz olaylar, detaylı bilgilerle sizi kesinlikle etkileyecek bir roman.
sadık hidayet'in; orijinali buf-i kur olan ve behçet necatigil'in mükemmel çevirisi ile bize kazandırdığı dev romanı. romandan ziyade şiir tadında bir felsefe eseri. varoluş acısı çeken yazarın olağanüstü yapıtı. ölüm, aşk, çaresizlik, karşılıksız sevda, acı, cinayet, ihanet ne ararsanız var o kısacık sayfalarda. fars edebiyatını hatta Hint etkisi ile harmanlayarak çağdaş bir tarzda sunmuştur. eserde çoğu filozofun/edebiyatçının/şairin tadını ve izini bulacaksınız.
''yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıktan yiyen, kemiren yaralar.''
ağır bir eser, iç dünyasını aktarıyor hidayet hatta bilinçaltını. kişiliğinin ötesinde bir eser. tasvirler olağanüstü. ayna ile benliğin yüzleşmesi.
derin, efsunlu, etkileyici, zengin...
Richard milner'in, darwin'in hayatını çok güzel bir tat ile sunduğu eseri. bir araştırma ve biyografi olmasına rağmen roman tadı veriyor. yazar yanılmıyorsam bir bilim merkezi ya da darwin müzesinin müdürüydü.
darwin'in teori ve bilime kattığı verilerine, araştırmalarına, kitaplarına bakmadan önce bu yapıtı okumanızı öneririm. çocukluk döneminden, ailesi ve ailesi olan ilişkisi, akrabalarının hayatı, eğitim hayatı, papaz okulundaki eğitimi, hayatını değiştirecek yolculuğa olan kararı ve bu yolculuk esnasında tüm yaşadıkları, yolculuk sonrası yayınladığı -ele aldığı eserlerin serüveni hakkında kısa kısa bilgiler veriyor.
resimlerle de desteklen kitap çok güzeldi. tavsiye edilir.
1. | tesel-ya | |
2. | pozitifbakış | |
3. | med-czr | |
4. | harrani | |
5. | cahil kelimeler | |
6. | CAF CAF. | |
7. | Archiveottoman |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |