Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
OmayraaaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Hermenötik bir şey olduğunu düşündürtmeden yazacaksam toplumsal cinsiyet meselesini ekonomi-politik üzerinden net ve keskin ifade edecek bir yazın..
Feminizmi hali hazırda erkek düşmanlığı ve dilediğince seks yapmaya indirgeyen fikriyatsızlığa kadının edebiyattaki yerini anlatırken sosyal sözleşmeler içinde sınıf hegemonyasını karşının yüzüne fırlatmış Woolf ablamız.
Tabi ne kadar anlaşılırsa..
Yani kadın da parası olmadığı için üretim ilişkilerinin sonucunda konumlandığı yer itibari ile herhangi bir dönem veya tarihte herhangi bir şeye çabuk atılamamıştır.
Bu kadar..
Politik bir panaroma..
Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim güven daha etkin ve yetkindi benim içi in belki bu romanı çok popülerize edildi..
Keşke okuduktan hemen sonra bir şeyler karalamış olsaydım. Uzun süre geçti üstünden.
60 öncesine değinen bir tarihsel tanıklık anlatısı. Sevmediğim bir aşk hikayesi etrafında döndürmüş olsa da kurguyu ben Türkali'nin çok sıradan herhangi bir şeyi o yavanlıktan çıkarıp edebi bir gösteriye bulaştırmasını çok seviyorum. Bir insanda olması gereken ne varsa bir toplumun yaşamış olduğu ne varsa hepsini detaylı anlatıp oradan çözümleme ile akıla gelecek her türlü bulanıklığa keskin bir cevap veriyor. Karakterler, dönem, sistem her şey kendi hayal dünyanız ile devasa bir açık hava sinemasına dönüşüyor en azından bende öyle.
Güven'deki çoğu karakteri sevip bağ kurdumsa Bir gün tek başına da tam tersi oldu. Hepsine bir mesafe, bir duvar kurdum.
Ev telefonları görüşmeleri, içim sızladı bak.
Düşünüyorum mağaradan çıkıp edebiyat yapacak seviyeye gelen insanoğlunun bir yazınsal ürün ile bu denli gerek duygu gerek dünyayı algılama gerek kafanda binlerce fikrin gelgitini yaşamaya götürecek şey çok büyük bir şey değil midir?
Ki şöyle der bir yerinde; "taşları sürekli dönen bir değirmendir kafa dediğin, arasına bir şey koymazsan, kendi kendini öğütür, bitirir."
Çok çabuk bitmişti.
Feodal kodları karakter iç dünyasına yakından şahit olarak okumak ağır bir ruh haline sevk etmişti beni.
Rasim'le empati yapmak da şaşırtmıştı kendimi. Bak belki Rasim ile bağ kurabilir miyim sorusu oluştu.
Özetle; iyiye kötüye adalete haksızlığa dair her şey. İdealler, narsizm, geçmişe düşkünlük, kimlik bunalımı, depresyon, melankoli..
Belki de güven'in sadece bir bölümü olacak kitap. Eleştirisini yapmak isterim.
Peki;
Bekle bizi İstanbul.
Turnusol gibi film oldu. Adam sırf avel ayıklama için bile çekmişse yine de takdire şayan.
Sevgili ulus Baker'in dediği her şeyi anlamak zorunda değilsiniz lafzına şunu eklemek isterim ki her şeye yorum yapmak beğenmek izlemek zorunda değilsiniz.
Sanat nedir propaganda nedir vs bilmeden de böyle bilmiş havalar. Sanki filmi çeken ekip savaş övücüsü, gidin bomba yapın diyor. Hitler'i çeken adam da git hitler ol diyor gibi düz dünyacı bir mantık çıkar ortaya bu söylemle.
Bu filmi çok önceden beri takip ediyorum. Konu nedir kimi çekmişler biliyorduk.
Aksiyon filmi değil dolayısıyla bunu bilerek gider izlersin.
Ben daha çok diyalog olacağını kestirdiğim ve bunu izlerken de haz alacağımı bildiğim için sabırsızlıkla bekledim. Üç saat bana az bile geldi.. zamanın göreceliği sonuçta. Biyografi, siyaset, politik-bilim..
cillian murphy hayranı olduğum için yine de izlerdim. Oyunculuğu muazzam. Burada insanın sanatta nereye gelebileceğinin en büyük kanıtını sunuyor film.
Tarihe tanıklık hissi verdi.
Teknik olarak da şunu öğrendim hiçbir zaman tam çekilmiş açı ile izlemiyormuşuz filmleri. Teknolojik ilerlemeler etkin değil her sinema salonunda..
Uzun süreden sonra sinemaya gitmeye vesile oldu Nolan, minnettarız.
1. | tesel-ya | |
2. | pozitifbakış | |
3. | med-czr | |
4. | harrani | |
5. | cahil kelimeler | |
6. | CAF CAF. | |
7. | Archiveottoman |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |