Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Omayraaa

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

239 entry 263 konu hiç puanı yok
04.02.2024 14:56 son işlem tarihi takip etme takip et

Editörden arkadaşlık teklifi almak

Gücü asıl bana vermeleri gerekirdi bu durumda ulaş.

Simetri desen var tehdit desen yok..

24.01.2024 14:03
  1. fargo

    Kara mizah, Teoloji, suç, cinayet...

    Oyuncular muhteşem ötesi yönetmenlik de hakeza öyle. Filmlerin kötü karakterleri ilgimi çekmezdi bu ilk oldu tuhaftır. Billy Bob Thornton Olması sebebiyle de normaldir. Malvo...

    Yalnız ilk sezonu çok tadında bırakmıştı. Durağandır ve konsantre olmak güçtür açıkçası. Dizi, birçok şeyi size bırakıyor. Dikkat dağınıklığı olunca kopabiliyorsunuz akışından. Sürükleyici olduğu söylenemez.

    İzlemek gerekir.

     
  2. Sessizliğin anarşisi

    Kitabın girişi şöyle aslında;

    En büyük edebi eseri, Tanrıyı

    Ve en güzel ütopyayı, anarşiyi

    Yaratabilmiş insana...

    Bunca yaratıcılıktan bunca bayağılığa düşebildiği için...

    Birinci entryde imla düzelsin diye girilen enrty. Dolayısıyla edit imla: (son cümlede ifşaya yerine ifşaat ve kesme işareti yüzünden soru işareti oluşmuş ilk alıntı kısmında)

    Yalnız giriş kısmı olmadan çok eksik olurdu başlık.

     
  3. Sessizliğin anarşisi

    Işık Ergüden eseri...

    Çevirinin piri hatta felsefe çevirilerinin mihenk taşı. Bazen sırf o çevirdi diye kitap alıp okuduğum oluyor. Kendisine ait kitabı okumak ise daha da heyecanlı. Yeni bir manifesto, sessizliğin ve sözün manifestosu.

    İnsan, insanı insanlaştırmaktan çıkaran ve ket vuran her şeye şiir gibi, salt hedefi bularak kötü söz kullanmadan kalem ile dokunabilir mi? Bu kitapta ortak paydası olanlar bir nebze anlar birbirini.

    "her büyük servetin arkasında bir suç gizlidir" diyen balzac'tan, "mülkiyet hırsızlıktır" diyen proudhon?a; eşitsizliğin kaynağını, etrafını çevirdiği toprakları kendinin kabul ederek, eline aldığı sopayla burayı koruyan ilk insanda gören rousseau'dan, "banka soymak değil, banka kurmak suçtur" diyen bakunin'e? toplum tarihi, paranın ve sopanın iktidarının iktisadın ve politikanın yegane temeli olarak suçun tarihidir. hiyerarşik bir sistem halinde örgütlenmiş tüm kurum ve kitleler, suçun varlığı etrafında buluşurlar."

    Okudukça arının her çiçekten aldığı tozları geliyor akla. Hangi filozofu seviyorsanız o kokuyor. Üstelik bizden, bu topraktan... çağa uygun, toplum analizi ne ararsanız var.

    "hareketin ve hızın başat hale geldiği bu çağ sonunda, yaratıcılık, duygu ve zeka yoksunu insan, suçu genelleştirdi. hareketin, hızın öncesi ve sonrası arasında yalnızca bir tür kilitlenme hali, zihinsel ve bedensel aptallık, bellek yitimi, uyuşukluk ve sarhoşluk kol geziyor."

    Ve son bir alıntı;

    Söz söz değil artık: gürültü, dedikodu, itiraf, ifşaya; iftira, ispiyon, ironi, parodi...

     
  4. Dekalog

    Diziyi çok uzun süre önce izlemiş olmakla birlikte entrysini birkaç ay önce girecekken sitede olan sorundan ötürü tesadüfen bu ara girdiğim başlık. üstelik idam meselesinde örnek gösterildiğini yeni gördüm ki tam isabet olmuş. Hatta daha iyi bir örnek olamazdı. Çünkü zaten kieslowski o bölümü çekme nedeni idamdır ve bir konuşma yapmış. Merak eden netten bakabilir. Bölüm şiddeti lanetliyor, çünkü öldürmek kimin elinden gelirse gelsin şiddetin en üst biçimidir.

    Beni o bölümde etkileyen ve iğrendiren şey cinayet sahnelerinin çok uzun, detaylı ve soğukkanlılık ile yapıldığı izleniminin uyandırması. Genç çocuk taksiciyi durup dururken iple arkadan boğmaya kalkar. öldüremeyince, sopayla dener şansını. tam öldü diye denize atacakken ölmediğini görünce başını taşla ezer. Genç çocuğun ise yargılanmasından sonra ipe çekilişinde can çekişi dahil gayet ayrıntıyla çekilmiş.

    Katilin cinayet sebebi ise sevgi yoksunluğu. Başta nefret ettiğimiz ana karakter sonrasında acınılan duruma düşüyor.

    Ve kieslowski şöyle diyor dizi hakkında;

    ayrıca ülkem halkının dünyasını, insanların birbirlerine hiç acımadığı, birbirlerinden nefret ettiği, kimsenin birbirine yardım etmediği, sadece engel olduğu korkunç ve renksiz bir dünyayı tanımlamak istedim. insanların birbirlerini geri püskürttükleri bir dünya. yalnız yaşayan insanların dünyası.

    kieslowski büyük adam ve yönetmensin vesselam...

     
  5. Dekalog

    Kelime anlamı yasa, kanun. Musa'ının on emrini on bölümde çeken Kieslowski'ı nin muhteşem ötesi dizisi. Dizi, Polonya televizyonunda yayınlanmış yanılmıyorsam 88-89'da. Her bölümü dolu dolu. Durağan fakat o kadar fazla şey aktarıyor ki beyin kıvrımlarına takla attırıyor olayların modernite ile entegresi. Dolayısıyla insanın toplumsal, bireysel, psikolojik, teolojik her açıdan tekrar tekrar sorgulama, elekten geçirme eylemini şaha kaldırıyor. Aslında temel şeyler üzerinden gidip her şeyi sizin yorumlarınızla bütünleşmesini sağlıyor. Var olan değerleri yerle bir edip inşasını size bırakıyor.

    Modern hayata geçişin eleştirisi, insanların dört duvar arasına tıkılması, çoğu ilişkilerin kopuşu...

    bütün bölümlerin beğenmiş olmakla birlikte birkaç bölümün ayrı yeri oluyor insanda. Birincisi;

    -asla öldüremeyeceksin,

    -yalan yere şahitlik etmeyeceksin.

    (Gerçi düşündüm de tüm bölümleri ayırmadan beğenmişim.)

    Mümkün mü on yasağa uymak ya da yapılması gerekenleri yapmak?

    Farklı perspektiften bakmak için büyük fırsat diye düşünüyorum.