Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Omayraaa

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

246 entry 264 konu hiç puanı yok
12.10.2024 11:52 son işlem tarihi takip etme takip et

tanrım ya beni yaratmayacaktın ya da arapları

Tarih araştırması yapıyorum deyip duysa anakronizmi bir yemek biçemi sanacakların ırk obsesyonuna vardığı durum.

Gülsen gülemen ağlasan ağlaman..

bir haftada buraya varıldıysa bir yılda vakanüvis olunur diye düşünüyorum.

12.10.2024 11:52
  1. kuyucaklı yusuf

    Kuyucaklı Yusuf'u, bugüne kadar okuduğum Türk yazarlarının yarattığı kahramanlardan ayıran bir noktası vardır. Ki bu nokta çok önemlidir, ayrıca birçok kişinin de aklına gelmiştir mutlaka. Bu nokta ise; o zırhın içinde romantik, affedici, namus ve kadın olgusunu çok farklı kılan bir kahraman. Tabii ki bu Sabahattin Ali'nin kişiliğinin bir aynasıdır. Sabahattin Ali'de özünde romantiktir.(akım olarak değil, kişisel bir özellik) alışılmışın dışında eser veren ve bu eserlerde yarattığı kişilerde derin izler bulur, hem kendisi hem biz.

    Genelde yazdığım bu tarz entrylerde kitabın çok da içeriğine değinmek istemiyorum. Nedeni ise okumak isteyenleri etkilememektir. Yalnız şunu söylemek lazım; kitapta kendinizden mutlaka bir şeyler bulacaksınız. Emek, mücadele, feragat, baba-anne-evlat ilişkisi ve çarpıklığı, hırs, ihtiras, para arzusu, çaresizlik, ölüm vs...

    Keşke yaşasaydı da daha çok eser verseydi dediğimiz usta yazardan, güzel bir eserdir.

     
  2. gülün adı

    umberto eco'nun; ismi (romanın ismi) ile pek de alakası olmayan olağanüstü polisiye romanı. Zaten kitabın ön sözünde kitabın ismi ile ilgili teferruatlı bir açıklama yapmıştır. sayfanın çokluğundan dolayı fazlası ile sabır gerektiren bir eser. sadece bir haftalık serüveni anlatan bir roman olması yazarın profesyonelliğine yeterli bir kanıttır.

    orta çağ karanlığını çok net bir şekilde ele almıştır. bir manastırda yaşanan cinayetler, tarikat çatışmaları, papa ve iktidarların savaşı anlatılır. devasa bir kütüphanenin yasak olması ki öğrenme-sorgulamayı önleyen bir yasaktı bu; adso ve william'ın korkusuzca bu çarpıklıkların üzerine gitmesi romanın ana temasını süslemiştir.

    yoğun betimlemelerle o dönemi, din adamlarını, imparatoru net bir şekilde sunmuştur.

    meğer kitabı anlatan adso'ydu. -gülücük

     
  3. herakleitos

    akış ve karşıtların birliği doktrininin bilgesi. hayran olmamak elde değil.

    -her şey akar çünkü hayatta hiçbir şey sabit değildir.

    -aynı ırmaklara girenlerin üzerinden farklı sular akar.

    -aynı ırmaklara gireriz veya girmeyiz. hem varız hem yokuz.

    -iki kez giremezsin aynı ırmağa.

    kendisi milattan önce efes'doğmuş ilk çağ filozof be bilginlerindendir. öncelikle şunu söylemek lazım; heraklitos, evrenin ana maddesinin ateş olduğunu söylüyordu. (o'na göre arkhe ateşti) her şey ateşten var olmuş ve her şey ateşle son bulacaktı düşüncesi onun ana felsefesiydi. insanlık için çok önemli bir buluş ve madde olduğundan ötürü, ayrıca ateşin dokunduğu şeyleri değiştirdiğini ya da yok ettiğini düşünürsek o'nun değişim üzerine yoğunlaşması bu yüzdendi kanımca. ateşin sürekli hareket halinde olması da onun düşüncelerinin özünü oluşturuyordu.

    karşıtların uyumu-savaşı bana biraz da diyalektiği (çelişkiyi, diyalektik ve materyalist diyalektikten veriler) akla getirdi. yani şeylerin zıttı olmadan bir olgu-olayı değerlendirmek çok büyük eksik olur.

    o'na göre her şey bir akış halindeydi. yani 'hareket...'

    'değişmeyen tek şey değişimin kendisi.' çok doğru. hücrelerin yenilendiğini düşünürsek, suyun akması vs, bu kadar basit örnekler bile bunu destekler. (kendi çağına göre ki kendinden sonra gelen birçok kişiyi etkilemiştir. misal: hegel, nietzsche)

    kendisinin tanrı fikri yani kabul gördüğü yaratıcı semavi dinlerle mukayese edilemeyecek düzeydedir.

    o'na göre var olmanın amacı ve görevi; bilgiyi aramaktı.

     
  4. Aristo

    platon'un öğrencisi, büyük iskender'in hocası. kendisi makedonya'lı filozof, bilim adamı, siyasetçidir. farsça, türkçe ve arapçaya yapılan çevirilerde genelde aristo diye geçer. bu çevirileri yapan kişi ise ibn rüşd'dür. insan 'politik bir hayvandır' demişti. apolitik olanları kızdıran bir cümle olsa gerek. kendisi doğa bilimcisiydi. gözlem ve duyulara güvenmiştir. bilgilerin duyu ve deneyimden geldiğini iddia ediyordu.

    platon'dan farklı bir felsefesi vardır. o ne tam bir idealist ne de tam bir materyalisttir. metafiziksel olgular da kendi alanında vardır. esasında o gördükleri ile ilgileniyordu. ama gökyüzüne yıldızlara bakınca da bunları hareket eden bir gücün olduğuna inanıyordu.

    tarihte ilk sınıflandırmayı tapan filozof ve bilim adamıdır. sistematiğin babası sayılır bu anlamda.

    devinim ve hareketi şimdiki idealizmden çok farklı yorumlamıştır. kendinden önceki filozoflardan etkilenmiş ve kendinden sonrakileri de etkilemiştir.

    şeylerin başka şeylerin zorunluluğu olduğunu savunuyordu.

    büyük insan neticede...

     
  5. odisseas

    homeros'un odysseia destanı'nın kahramanı. penelope'nin kocası telemakhos'un babası. troya savaş'ında sağ kurtulan ancak on yıl içinde evine varan ithaka kralı. zeki, çevik, güçlü, sadık bir adam. (yunan mitolojisine göre)

    eve dönme sürecinde yaşadıkları gerçekten bir destan olmayı hak ediyor. devlerle, denizle ve daha birçok şeyle baş edip evine ulaşmaya çalışıyor. arada athene'de yardım etmiştir kendisine.

    sürekli kılık değiştirerek ilerlediği yolda, hizmetlisinin kendisine sadık kaldığını ve ihanet etmediğini görünce çok sevinir. keza oğlu ve karısı da öyle.

    birçok badireden sonra bir de evine gelip karısına ve mirasına göz diken görücülerle savaşır.

    okunmasını tavsiye ederim.