1 2 3 4 5 6 7 8

hakikat,görünmeyenle görünenin birleştiği noktada bulunuyor

paylaş araştır şikayetçiyim

 

  1. Yılmaz Erdoğan'ın internethaber'de okuduğum röportajında geçen cümlesi.

    "Bugüne kadar gerçekle çok vakit harcadım ve artık hakikatin konforunu yaşıyorum." diyor.

    huzuru bu hayat dersinde bulmuşmuş.

    ilginç geldi bana, düşünüyorum birkaç dakikadır.

    bazen edebiyatçıların veya düşünürlerin sırf zengin dursun, alengirli göstersin diye kurduğu saçma cümleler olur. onun gibi bişey mi bu da acaba? yahut hakikaten böyle bir nokta var da ben mi kaçırıyorum.?

     
  2. hakikat ortadadır ama görmeye göz gerek anlamına gelen söz.

    alenen orada ama görmek herkesin harcı değil işte. zaten hakikat'e ulaşmak bu kadar kolay olsa dünya böyle mi olurdu?

    diye sorar ve tebrikleri almak için kulise geçerim. tebessüm.

    rica ederim.

     
  3. evet zihin egzersizlerine devam edelim bakalım...;

    şimdi efenim... gerçek, sözlük anlamıyla; el ile tutulup göz ile görülebilecek şekilde tam anlamıyla var olan, varlığı hiçbir biçimde yadsınamayan bir durum, olgu, nitelik veya nesne olarak var olan demek.

    hakikat ise nesnel gerçeğin düşüncedeki yansısını ifade eder.

    yani gerçek nesnel gerçekliği, hakikat ise bu nesnel gerçekliğin zihnimizdeki öznel yansısını ifade ediyor.

    Aslında her ne kadar hakikat nesnel değerlere bağlı olsa da görecelidir. Misal dışarıdan bakınca herkese "çınar ağacı" olarak görülen nesnenin, kişinin ona yüklediği anlama göre hakikati değişebilir.

    Bu durumda kafamda oluşan aydınlanmanın etkisiyle Yılmaz Erdoğan derin konuşmuş yine diyebilirim. Adam, artık genel değerlere göre değil kendi kıymetlendirdiklerime göre yaşıyorum demiş kısaca. Yaşam derslerinden, tecrübelerinden, düşüncelerinden oluşturduğu hayat algısını hakikat kılmış. görünmeyenle görünenin birleştiği nokta diyerek gerçeğin zihne yansıdığı noktayı işaretlemiş. ben bunu anladım, naçizane...

     
  4. Hakikate ulaşmak için ve bunu anlama, arama, çözme merakı, inancı, kararlılığı yaşamın içindeki gerçekliğin ,Temeli ile birlikte geliştirip bu güne gelmesini sağladı. İnsanların sosyolojik ve dünyayı algılama aşamasından sonra belki de bu cümle arkheye olan cevapların yöntemini belirledi. Daha da genelleyecek olursak felsefe ve felsefeden yola çıkarak bilim ilerledi. İlk ayrışma hakikatin ya görünen kısmında ya da görünmeyen kısmında olduğu düşüncesi oluştu, sonradan ise geliştirilme yoluna gidildi. Bir adım sonrasında ise hakikatin görünen ve görünmeyenin arasında olduğu düşüncesi oluşturuldu. Hatta farklı bir düşünce ise bir filozofun rüyanızda işte efendim şurada olduğunuzu görüyorsunuz ve bir nesneden bahsediyor. Uyanınca o nesneyi başucunuzda görürseniz ne olurdu? Tam toparlayamadım şimdi mazur görün. Bunun gibi bir şeydi.

    Bir de tam olarak ne rasyonalizmi ne de tam olarak denemeleri savunanlar var.

    Duyulur dünya ve görülür dünya ayrımında durduğunuz taraf, hakikati anlamlandırmada yol olacaktır. Bilincin nesnelerin yansıması olduğunu söyleyenler varken bir taraftanda esasında her şeyin yansıma olduğunu söyleyenler oldu.

    Tasavvufta ise bu tam bir mistik havaya bürünüyor. Teolojiden ise hiç bahsetmek istemiyorum.

    Gördüğümüz şeylerin esasında tam olarak anlaşılmadığı ve sadece derinden algılandığı görüşünden hareketle bir de gördüklerimizin bir bakış olduğu ki hakikat olmadığını söyleyenler vardır.

    Tüm bunları yazıp harmanlamak, hakikatı iyice çıkılmaz bir hale bulandırdı gibi.

    Velhasıl Veysel'in biz sözünü yazalım: "ölümlü dünyada hakikat gördüm."

    Tanım: Yılmaz'a takılmamak gereken durumdur. Bu sözün tonlarca sayfa ile hatta zıttı ile ve hatta yan görüşleri ile yazan/söyleyen çok büyük insanlar vardır.

     
  5. şu son entryden sonra ne yazsam korkarım yazarlığım hakikatsiz kalacak..! (gülücük)

    teoloji, sosyoloji,felsefe, edebiyat binlerce yıldır karar verememiş, bir sürü anlaşılmaz kelimelerin ardına saklamış, sen gel burada yılmaz'ın aklının ipiyle konuyu anlamaya çalış. cık cık cık!.. benimkisi sözlük saflığı olmalı...

    şimdi ben ne yapıcaadım? hah, Yılmaz'a boşverip, birkaç merkep yükü kitap okuyacağım.

    okuduklarımın ağırlığından beynimin pekmezi akıp sözlerim anlaşılmaz hale gelince, suyuna yumurtayı kırıp terbiyesini yapacağım.

    ne demişler; hakikat insana aittir, yanılgı ise zamana.

    zaman... evet ihtiyacım olan şey sanırım o...

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.

 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri veya çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
Tamam