Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Bugün başıma gelenleri anlatacağım başlıktır.
Saat 3.40 gibi yürüyerek eve dönmeye çalışıyoruz ( Merak etmeyin etraf tenha ve sosyal mesafe sorunu yok ) saat 4 olmadan kızın evde olması gerekiyor. Tam altgeçide yönelmiştim ki otobanın orta refüjünden birinin baktığını farkettim. Transit yol, tırlar otomobiller vızır vızır işliyor. Küçük bir köpek, ayakta duruyor ama yürümesi imkansız. çağırsam da gelemiyor hiç mecali yok. Biraz inceledim galiba bir otomobil çarpıp refüje savurmuş ve belli ki günlerdir orada. Karşı kaldırımda arkadaşı olan sarı küçük bir köpek onu seyrediyor. Başından ayrılamıyor belli ama birşey de yapamıyor. Korkudan çağıramıyorum . Ya ezilirse , ya trafik kazasına sebep olursam ?
hadi gel de eve git şimdi. Sinirlerim bozuldu mu ? Kıza dedim sen eve git yasağın başlamak üzere. Belediyeyi aradım. Beni hayvan rehabilitasyon merkezine yönlendirdiler. orayı aradım. Talebiniz kayda alındı diye bir mesaj geldi. Beşe kadar hayvancağızla gözgöze o ayazda bekledim. Bırakamıyorum bana bakıyor yalvarır gibi . Eşimi aradım o da tekrar aramış her neyse 6.30 gibi merkezin aracı geldi. Nasıl dua ediyorum, o kadar riskli birşey yapıyoruz ki. Genç bir çocuk, otomobil çarpar diye ödüm patlıyor. Önce aracını güvenli bir yere çektirdik. Sonra refüje geçti hayvan korkuyla kaçmaya çalıştı ama kırık kalçası engel oluyor. Çocuk geri döndü ve uyutmadan alamam dedi. Trafiği durduramıyoruz zaten öyle bir yetkimiz de yok. Köpek korkup yola atlar diye aklım çıkıyor. Neyse arabaya gitti ilaçlı şırıngasını ve üfleme borusunu alıp geldi. Biz oyalarken arkadan dolandı bir 10 metre kadar köpek önde o arkada ilerlediler sonunda köpeği çevirdi ve iğneyi üfledi. Ben kenardan deli gibi koşuyorum bir yandan dua ediyorum. köpek bir süre sonra sakince oturdu ve gencin gözlerine bakmaya başladı. Genç, telefonuyla o sırada kayıt aldı belki de sitelerine ekleyecekler kim bilir. Çocuk köpeğin başını okşarken köpek başını yere koydu ve ilacın etkisiyle uyudu. Allahım, çocuk önce boruyla karşıya geçip onu bize teslim etti. Sonra tekrar karşıya geçti köpeği otobanın kenarına taşıyıp banketten atladı ve trafiğin seyrelmesini bekledi. Sonra köpeği yanımıza taşıdı yere yatırdık. Ayakları buz gibi suyun içinde kalmış, kuzu gibi yatıyor hayvancağız. Ben başında beklerken arabayı vs. ayarladı. arkaya yerleştirdik. Elimdeki mama torbasını teslim edecektim merkezimizde çok var zaten mahalledeki hayvanları besleyin dedi ( Mamayı yakındaki bir dükkandan eşime aldırmıştım ) İnşallah belinde kırık yoktur dedi. Hayvanın kaditi çıkmış resmen. Allahtan maskem var ağladığım belli olmuyor. Çok dua ettik çocuğa ama. Telefonları aldık vedalaştık. En kısa zamanda sanayi tipi bir iki kova yoğurt alıp ziyaret etmek istiyorum rehabilitasyon merkezini .
Yakınlarda bir barınak varsa, ömrünüzde bir kez bile olsun ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Bir değişiklik yapın. Yoğurt çok gerekli oradaki hayvanlar için. kuru mamaları var ama yoğurt pek bulamıyorlar. Kemikleri zayıflıyor.
İyilik yapmak da nasip işi, denk geldiğim için şükürler olsun, inşallah ölene kadar darda kalan hayvanlara hep denk geliriz.
Bugün sokağa çıkma yasağı olduğu için hiçbir şey yapamadığım gündür. sabahtan akşama kadar pandemiye yardımcı olduk. işte dışarıya çıkmayarak. inşallah sağduyulu vatandaşlarda böyle yapmışlardır. Çünkü kimse kimseyi umursamıyor maalesef. Dünya yıkılsa yine kimsenin umurunda değil. Dışarı çıkma ceza yersin dediğin zaman aaammmn ne cezası bana bir şey olmaz. ceza kesildiği zaman da polislere saldırmak veya tabiri caiz ise aba altında sopa göstermek, sen benim kim olduğumu biliyor musun diye tehditkar konuşmak. ve tabi ki cezayı ödemek.
bu arada başlık sahibine buradan teşekkür ediyorum hayvana sahip çıktığı için.
Bugün olmadı, dün oldu aslında ama olsun anlatayım. Banka kartımı giderken düşürüp dönerken yerde buldum. Suyun içinde uzun süre, yaklaşık 3 saat beklemiş. Aslında başta benim olduğunu anlamadım, kimin bu acaba diye yerden aldım baktım benimmiş. Allah'tan üzerinden araba falan geçmemiş. belki de geçmiştir, ne bileyim! Benim şansım talihim de bu şekilde ilerliyor. Bir keresinde kenara bıraktığım bilgisayarın üzerinden pikap geçmişti, yine de yıllarca çalıştı. Markasını merak edene söylerim.
Demek ki insanlar yaşadığım yerde salgın kurallarına dikkat ediyor. öyle olmasa 5000 kere kart bulunmuş, alınmış, temaslı temassız kullanılmış, başıma ağrılar girmişti. Akşam markete uğradık. kartı kullandım baktım çalışıyor.
İngilizce öğretmeni bizim kıza ödev vermiş. Yaşlanmanın olumlu yönlerini İngilizce olarak anlatacaklarmış.
Yanımıza geldi :" Bana yaşlanmanın olumlu yönlerini sayabilir misiniz? " dedi.
Sonra da " Ölmek dışında" diye ekledi. Yemin ediyorum bu kız zihnimi okuyor.
Friends izleye izleye kafayı yedi sanırım.
günün olayını anlattığım başlık.
5 litrelik su petleriyle tepelerinden kesip mama kabı yapıyorum. Gece olunca ekmekle karıştırdığım yemekleri evlerden uzak konteyner yanına bırakıyorum. Boşalanları da etrafta bırakmayıp hemen çöpe atıyorum. Çevrede pislik kalmaması lazım.
Bir süre önce kapların yerinden yok olduğunu gördüm. "Mahallede mama bırakmamı istemeyen biri var herhalde" diye düşündüm. "Ne yapacak, çöpün içine atmıştır" diye bütün çöpleri yokladım. Sağa baktım sola baktım yok. Sonunda bugün vaziyeti anladım. Balkondayım baktım bizim pamuk kutuyu ağzıyla almış, üşenmemiş taşımış. gölgelik çayır çimen bir yer bulmuş kutuyu da ön ayaklarının arasına almış. Arada bir yiyor arada da keyif yapıyor. Bir de beni gördü balkonda keyifli keyifli bana bakıyor. Hayatımda bu kadar zeki bir köpek görmedim.
bugün şimdilik hiçbir şey olmadı .
Aklıma gelen bir şeyi yazmak istedim sadece.
bilindiği gibi türkiye'de dev akvaryumlarımız var. Giriş ücretleri tuzlu da olsa ziyaret etmekten geri durmuyoruz. Biri Antalya'da , birkaçı İstanbul'da, bir tane de Ankara'da...
mutlaka balıkların üremesi ile ilgili bazı kontrollü çalışmalar yapılıyordur. Aslını astarını bilemem ama mesela bir sokak hayvanı ya da evcil hayvan gibi kısırlaştırma yapıldığını sanmıyorum.
Nadiren bir iki haberde ameliyat edilen hatta anestezi verilen balıklar duymuştum; onlar da yurt dışındaydı, o ayrı.
Eee bu akvaryumlar yıllardır var ve çoğalan balıklar bir süre sonra oraya sığmaz oluyordur. Hepsini tavalayacak halleri yok ya! Yenilebilenleri var, zehirli olanları var.
"Acaba" diyorum öldürmek yerine çaktırmadan bizim denizlere doğru salıveriyor olabilirler mi ? sonuçta günah hayvanlara, en azından kaderlerine emanet ediliyorlardır. Uyum sağlayabilenler bizim sularda yaşamaya devam edip çoğalıyordur.
Şeyden aklıma geldi. Sularımızda rastlanan değişik değişik balıkların sayısı artmaya başladı ve nasıl bir bağlantı kurdularsa bundan yük gemilerini sorumlu tutuyorlar ki bana pek mantıklı gelmiyor. Geminin titreşimini duysa bile hayvan kaçar. Nasıl gemiyle taşınacak? midye mi ki gövdeye yapışacak?
Evdeki kargaşa nedeniyle her zaman tetikte uyuyan bizim kedinin durumunu anlatayım dediğim başlık.
kedimiz radyatöre uzanıp bir ayağını aşağı sarkıtacak kadar keyfine düşkün ama tek gözü açık uyuyor. Artık sürekli mıncıklanmaktan nasıl bir psikolojiye girmişse görüş alanındaki herkesi tarıyor.
yalanım yok bizim kedi gündemi takip ediyor, müzik dinliyor, film izliyor. Canlı derslerde de dersin hocasına göre ekranın önünde poz veriyor. Niyeyse en çok edebiyat dersinde ortalarda.
Bugün olmadı ama bugün anlatıyorum.
Adam balıkları tutmuş, sulu kovaya doldurmuş, önümden gidiyordu. bir tanesi hop diye atladı yere. Adam fark etmedi. Ben de balığı yakaladığım gibi denize uçurdum. Elimden kayması an meselesiydi ama kefeni yırttı balık, doğru denizi boyladı. suda kayıp gitti.
Adam suya bir şey düştüğünü görünce şaşkın ve sinirli bana baktı. " Yaşayacak görecek günü varmış " dedim. Kahkaha atmak için uzaklaşmasını bekledim.
mahallemizde büyükçe bir yem ve mama deposu var. Marketlere , petshoplara, kliniklere vs. sevkiyat oradan yapılıyor.
Adamlar doldurma boşaltma yaparken bazen patlayan dökülen paketler oluyor. bazen de çuvallardan paketleme yaparken bir kısmını yerlere döküyorlar.
Daha sonra muhabbet kuşu yemlerini ya da kedi-köpek mamalarını süpürüp yeşil alanlara bırakıyorlar.
Buraya kadarı normal.
Buradan sonrası çok şenlikli.
Mahalle ötücü kuş cenneti gibi bir yer oldu.
Martılar, kargalar, güvercinler, küçük çalı kuşları, kırlangıçlar...
Az ileride balıkçıllar,
Ne ararsan var.
Filmlerdeki gibi kuş sesleriyle uyanıyoruz.
Kuş gözlemcisi gibi olduk.
Göç edenleri, yerleşenleri, su kuşlarını, tohumla beslenenlerini hepsini ayırt ediyoruz.
bir tane yırtıcı büyük kuş bile gördüm. Tam seçemedim ama kahverengi tüyleri vardı. Kartala benziyordu ama belki de yelkovan kuşudur . Mahalleye girmiyor şimdilik. Yüksekten uçup kayalıklara konuyor.
Mesela bir yere ekmek atıyorum. kuşlar yesinler diye küçük küçük parçalıyorum.
Aralarında bir tane keşifçi var. Düzenli olarak keşif uçuşu yapıyor. Diyelim ki yiyecek atanı gördü.
Hemen uçup öbürlerine haber veriyor.
Gark gurk anlaşıyorlar biz anlamasak da.
Sonra hepsi birden bölgeye geliyor.
Çok yaklaşmadan önce yüksek bir yere konup izliyorlar.
Daha sonra ortamı kolaçan edip ( Tabi kedi köpek saldırı riski var )
Yiyeceğe üşüşüyorlar.
Zaten normalde güvercinlerimizin, yüksek yerlerde toplu olarak oturup, dedikoducu teyzeler gibi bütün mahallede olan biteni kuş bakışı gözetleme gibi bir huyları var.
şimdilik tek sorunumuz mahalle yakınındaki düğün salonu. Havai fişek atılmasa çok iyi olurdu. Özellikle yazın her seferinde gafil avlanıp havaya fırlıyoruz. Kuşlar da gürültüden etkileniyor doğal olarak.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |