Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Bugün olanlar

paylaş araştır

 

  1. en sonunda dayanamadım dedim ki:

    Senin hakkından Oğuzhan Uğur gelir.

    İkinizi bir odaya kapatmak lazım.

    Artık o anlatır sen dinlersin, sen anlatırsın o dinler.

    Bu yaz nasıl geçecek bilmiyorum.

    basit bir edit yapalım dedik sinir krizi geçiriyorum.

    işin arasında " sen kafasını sallayan adamı biliyor musun ?"

    "Ahaha telifsiz müzikmiş 2016'dan kalmış bunu nereden buldun ?"

    " Sen şaşıran zenciyi biliyor musun?"

    odaklanamıyorum.

    mesela normalde videoları x2 dinlerim oğuzhan'ın videoları yavaşlatmam gerekiyor.

    kuşak farkı bu herhalde takılsınlar kendi aralarında.

     
  2. korktuğum başıma gelmedi.

    gitara görür görmez aşık oldu.

    neler çıkmış neler.

    bizim zamanımızda akort işi sıkıntılıydı.

    yok diyapazon kullan,

    olmadı telefon sinyalinden la sesi al.

    bildiğin sinir harbi.

    şimdi uygulamayı indiriyorsun.

    telefon, telin sesini dinliyor akordu doğru yapıp yapmadığını sana söylüyor.

    kaç yaşıma birden girdim.

    ey öğrenci ahalisi,

    bunca kolaylığa uygulamaya ve videoya rağmen herhangi bir derste zorlanıyorsan.

    Allah sana akıl fikir versin.

    silip silip çözdüğümüz test kitapları, teksir kağıtları da bir bir geçti gözümün önünden.

    ara sıra gitarını kapıp nay lo lay, nay lo lay yaparım artık...

    Not: laf aramızda gitar çalanlara kızlar bakıyor teşviki de işe yaramış olabilir.

     
  3. tuhafiyede bir kadın sahte yuvarlak sarı liraları elinde evirip çeviriyor.

    koca koca altın benzeri şeyler, öteden beri büyülü bir cazibesi var ki insan sahtesine bile dokunmaktan kendini alamıyor.

    yakınında bir yerde durup iplikleri inceleyen arkadaşına dedi ki:

    - Alalım mı kız bunlardan, düğünde takarız.

    - Ne diyorsun ? dedi. Ahiret var. öyle şey olur mu ?

    - Satıcı söze karıştı:

    - Ne ahireti bacım, sen neden bahsediyorsun ? Cayır cayır alıyorlar. düğünlerde takan takana. Hatta belli bölgelere satışı yasaklanmış diye biliyorum.

    tabi ben de hemen atladım:

    - Yakın akrabalar alıyordur, dostlar alışverişte görsün hesabı, taktık mı taktık, danışıklı dövüş anlayacağın...

    en son neye karar verdiler bilmiyorum. sıcak beynime vurduğu için fazla durmadım.

     
  4. vito bebito deyip duruyor.

    ne demek istiyor acaba ?

    şimdilik ağzından hiç türkçe kelime çıkmadı.

    kapı zili çalınca coşuyor.

    balkonu sevdi.

    yine de arkadaşını yanına almak isterdim bu hali çok can sıkıcı.

    neyse yaz sonunda umarım vakur duruşunu bozmadan sağ salim papağanı teslim ederiz.

     
  5. Belki de arkadaşının adı vito'ydu.

    şimdi düşündüm de daha çok canım sıkıldı.

    onu gidip bulmam lazım.

    yine değişik değişik maceralara doğru yelken açıyor olabilirim.

     
  6. müziği açtım tekrar dinliyorum içeriden bir ses geldi:

    - Yine kibritçi kızı mı izliyorsun ?

    anında jeton düştü.

    tabi ya

    onun müziğiydi.

    bu hafızaya şapka çıkarılır.

    böylece nocturne adresi de belli oldu.

    --------

    akşam sinirlendim saydırıyorum:

    yok öyle üç kuruşa beş köfte.

    -Şu deyimlerinize bir güncelleme yapsanız artık, dedi.

    nedir ya, üç kuruş müç kuruş.

    kuruş mu kaldı ?

     
  7. herkese hayırlı bayramlar öncelikle.

    kurbana 5 ortak girmişler.

    7 ortak olarak çıkmışlar.

    İki kişinin nereden ilave edildiği meçhul.

    ödeme 5 kişiye göre dağıtım 7 kişiye göre yapılmış. :)

    küçük bir matematik krizi yaşandı.

    Nasrettin hocanın et buysa kedi nerede, kedi buysa et nerede hesabı gibi.

    bilmiyorum işin içinden nasıl çıkacaklar.

     
  8. bayramın birinci günü kalabalık olduğu için kurbanı bu sabah sekizde kestirdik. kimseler yoktu kesim yapılan köyün bahçesinde. kasap yarım saatte kesimi hâlletti. biz ise ince işçiliği saat 22 gibi bitirebildik. taşınmanın tam orta zamanına sakin bir kurban kesimi de sığdırdık. bu sene bayramda nerede olacağımın belli olmaması nedeniyle kurban kesmekten son ana kadar ümidimiz yoktu, nasip oldu son anda.

    ilçedeki komşularımıza bayram ziyareti gerçekleştirdik, hepsi istisnasız mahalleye geri dönmemizi tavsiye etti.

    yorgunlukta seviyeyi iyice yükselttim, eğer ölçülebilmiş olsaydı ömrümün bedenen en yorgun seviyesi olduğunu görebilirdim. akşam pirinç pilavı da yiyince kalbim epey sıkıştı, soğuk ter döktüm. pirinç pilavını oldum olası sevmem, o da beni sevmez zaten. salgın döneminde üç dört defa olduğum kovid aşılarından biri de biyontek olunca kalp konusunda çok evhamlıyım.

     
  9. çaydanlığı aldınız mı ?

    evet

    piknik tüpü ?

    tamam

    çay bardakları ?

    eveeeett

    sepet ?

    aldık

    yüzlerce metre yukarı tırmanılır.

    Mağaranın yanındaki çamın altı standart gizli yerimiz.

    Dere deli gibi akıyor; rüzgarı kuşu havadan kapar.

    Bu sene kar yağmadı, bu eriyen karların eseri değil son zamanlarda yağan şiddetli yağmurlar yüzünden.

    ince ince yağan yağmurun altında yükler bırakılır.

    Çay ?

    ne çayı ?

    sen almadın mı ?

    yooo

    siz alacaktınız ya !

    biz almadık be manyak mısın, her şeyi aldık dedin ya !

    birkaç saniye herkes sessizce birbirine bakar.

    küfür mü etseler, kahkaha mı atsalar, yoksa kendilerini usul usul yağan yağmura mı bıraksalar ?

    bir gönüllü en yakın yerden çay almak için yola çıkar.

    Bense depreşen fobilerim yüzünden ateş yakmaya koyulurum.

    kozalaklar, kuru dallar, kağıt havlular işe yaramaz ve ateşi yakamadığım gibi tüm kibrit de biter.

    yanık peçetelerle piknik tüpü yakılmaya çalışılır ama becerilemez.

    Allahtan birimizin gömlek cebinden yeni bir ateş kaynağı çıkar.

    Bütün bunları anlattığımızda gülerek dedi ki:

    Siz de Bear Grylls gibi çam iğnelerini demleseydiniz.

    Her derde deva.

    vitamin, antiseptik.

    döndü bana dedi ki:

    Aaaa ikinizin de aynı şeyi düşünmesi ne garip.

    Evet çay yoksa demleyecek bir şey buluruz demiştim, olmazsa çam iğnelerini demleriz :)

     
  10. genç adam hiç üşenmedi koşa koşa gitti konvoyu durdurdu.

    düğün konvoyunun en önünde üstü açık bir araba var.

    oradan biri kamera ile çekim yapıyor.

    gelin arabasını bulmak kolay

    arabanın adı gelin arabası, damat arabası değil ama zarfla para dağıtma görevi damatta.

    camı açıp eline bir zarf tutuşturdular.

    beyaz zarfı alıp gülerek karşı tarafa geçti.

    kenarda bekliyorduk, yem almak için durmuştuk.

    üşenmedim camı açıp gülerek: "ne çıktı ?" diye bağırdım.

    zarfı açtı, parayı çıkardı: 10 lira diye gülerek dudak büktü.

    zarfı da saklasa iyi olacak, lazım olur.

    ayıp ettin be enişte, bütün konvoy lüks arabalarla doluydu.

    tasarrufu kendine, bonkörlüğü çevrene yapma günündesin halbuki :) gelin hanım sana da başarılar dileriz...

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.