Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
araştırmalara başlayabilmem için önce hususi garajı olan bir eve kavuşmamız lazım dedi.
biliyorsun, dedi.
en önemli çalışmaların başlangıç noktası hep evlerin garajları olmuştur dedi.
he, dedim.
o zaman sen beklemeye devam et.
bir yandan da düşündüm:
hakikaten kültürümüzde gizli kapaklı bir haltlar karıştırılabilecek pek fazla mekan yok.
bu nedenle gençler en fazla sanal alemde özgür hissediyor.
işin içinde olanlar zaten daha tafsilatlı biliyor da.
bilmeyenler için biraz ipucu olsun.
hani diyoruz ya.
nasıl oluyor da ,
bilmem ne üniversitesinin sükseli bilmem ne bölümünde okuyorum diyen gençlerin arka planlarındaki boşluk bu seviyede hissediliyor ?
bu boşluğun, bilgisizliğin, donanımsızlığın sebebi nedir ?
dedi ki:
bu gencimizin narin bedenini, körpe dimağını yormayalım,
siz parayı bastırın,
lise müfredatıyla muhatap olmasın,
o gereksiz bilgilerle kafasını yormasın,
biz doğrudan sınava hazırlayalım.
müfredatta onu ilgilendirmeyen pek çok ders görecek,
kendi alanı dışında pek çok dersle cebelleşecek,
bir de üzerine kendi sınavına hazırlanacak,
sıralamada geride kalacak,
atı alan üsküdar'ı geçecek.
Yaaa işte böyle
eğitimin de bug'ını bulmuşlar.
yeter ki paradan haber verin.
tevhid-i tedrisatın amacı: eğitimde milli birliğin sağlanması, eğitim ve öğretimin bir çatı altında toplanması, eğitimde fırsat eşitliği ...
pek bir şey olmadı.. dün akşam gittim birbirine giren saç ve sakalı yer yüzünde güneşe gösterdim..
dizimi kremledim bandajımı taktım üstümü giydfim uzun zaman sonra parfümü sıktım.. iki üç gündür okuduğum kitabı aldım.. çıktım yola iş yapmadım.. yapasım yine gelmedi nedense odaklanma sorununu atlatamadım oda düzelecek az kaldı inanıyorum inanmak istiyorum buna çünkü..
bütün hesaplar karman çorman aklım onlardan farksız değil..
tatil planı yaptım.. araba için usta randevusu aldım.. muayene içinde randevu aldım cumartesine..
burhanla oturup klasik hisse muhabbeti yaptık.. halka arz ismail ile yemekte yine hisse konuştuk.. sonrası klasik gözler aradı işte o bu şu yortumları sonra standart..
sol yüzük parmağıma fena halde diken batmıştı.
pek üzerinde durmadım.
içeride kalmamıştır diye düşündüm.
bir hafta gibi bir sürede parmağımın tepesine iyice yerleşmiş hatta kendine güzel şeffaf bir kapsül de oluşturmuş.
baktım biraz hassasiyet var, " bu parmağımı ne zaman yaktım ki ?" diye düşünmeye başladım.
sonradan diken aklıma geldi.
iğneyi steril hale getirip deştim parmağı
içeriden bana emzik içindeki o renkli şeyler gibi, su maymunu gibi bakıp nanik yapıyor gibi geliyordu.
içeride biliyorum, bastırınca hissediyorum ama çıkmamak için elinden geleni yapıyor.
akşama kadar çıkmamakta direndi.
akşam biraz daha şiddetli bastırınca koca diken sonunda ucunu gösterdi.
simsiyah kocaman bir diken.
çekip çıkardım, sonunda içim rahatladı.
elmalar çok küçüktü yenecek gibi değildi.
ayıklayıp sirke olsun diye kavanoza bastım.
bir çimdik tuz, bir çimdik şeker, birkaç nohut, su
dolapta sakladığım sirke anası vardı.
onu ve elma sirkesini de ekledim.
karanlık bir yer buldum.
henüz sinekler teşrif etmedi.
aslında üzümlerin olgunlaşmasını beklemek lazım.
üzüm sirkesi için.
öyle usta Tofen gibi ikide bir su da eklememek lazım.
keskin güzel bir sirke en iyisi.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |