Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
bir arkadaşı varmış.
poğaçasını çantasında unutmuşmuş.
poğaça aylarca hatta yıllarca okul çantasıyla eve gidip gelmişmiş.
bir süre sonra küflenen hatta yok olan poğaça daha sonra ise tamamen toprağa dönüşmüşmüş.
arkadaşı onu bulduğunda fosile benziyormuş ve etrafa toprak kokusu yayılıyormuş.
hatta önce bu şeyin ne olduğunu hatırlayamamışmış.
biz bellek ararken okul çantasından çıkan nesneleri tek tek inceliyorum ve bir yandan da bu hikayeyi dinliyorum.
kek ambalajları, şişe kapakları, fişler, kullanılmış kağıt mendiller, buruşmuş post-it ler, bozuk paralar, boş parfüm şişeleri...
dedim ki: en sonunda daha önce dünyada türü belirlenememiş bir canlı elimi sokacak diye korkuyorum.
okul çantalarının derinliklerinde bilim insanları araştırma yapmalı. oralarda değişik canlı türleri yaşıyor olabilir.
deneme sınavlarında isim kodlamanın nasıl bir baş belası olduğundan bahsediyor.
uzun isimli olanların çok uğraştığını anlatıyor.
sonra durdu: " En kısa Türkçe isim ne olabilir ?" diye düşünmeye başladı.
"Can İp" diye bir isim buldu.
daha kısası da olabilir dedim.
Daha kısa ne olabilir ki ? dedi.
"Su İp" olabilir dedim.
gülmeye başladık.
yaşamak denen şeyin aslında varolma sebebimiz olduğunu anlayarak, artık varolmak istemediğimi anladığım gün.
yaşamanın gayesi nedir diye soruyorum kendime.. cevap yok.
benim artık yaşamamın ne sebebi var ki diyip beynimi kurcaladığım gün..
kıyametin kopmasını o kadar çok istiyorum ki, yaşama sevincim çünkü elimden alındı..
hayattan zerre tat almıyorsak yaşamanın ne anlamı var di mi azizim ? diye kendime sorduğum soru ve yakarım bi sigara..
göbek maruldan kocaman yeşil bir tırtıl çıktı.
tezgahın üzerinde santim santim ölçer gibi gezmeye başladı.
birkaç marul yaprağıyla birlikte onu balkondaki saksıya yerleştirdim.
son durumunu bilmiyorum.
bu sene tırtılların kelebeğe dönüşme senesi diyorlar.
biraz sancılı ama güzel sonuç veren bir süreç.
evrenin mekanizmasını çözenler ona adapte olacak.
çözemeyenler çözene kadar aynı dersleri tekrarlayacakmış.
saat 22:00'a kadar gayet normal bir gün devam ediyordu bizim evde.
sonra ne mi oldu? anlatayım adım adım:
bilgisayar faremin pedi 1996 yılına ait xxx bankası ajandasıdır. içinde üniversitede aldığım bazı derslerin notları yazılıdır. açıp okuyorken son sayfaya geldim. ajandanın bu sayfasında ''devamlı takvim'' adında bir tablo var. bu takvim internette de mevcut, bakabilirsiniz. kardeşimle birlikte bazı tarihleri kontrol ediyorduk. doğum tarihlerimizin hangi güne denk geldiği filan. aslında bunu bilgisayardan rahatlıkla da yapabiliyoruz fakat bu tablo ilginç olunca tabloyu kullandık. sonra günümüz tarihine bakalım dedik ve şok olduk! tablo hatalı! birkaç kontrol daha yaptık ayrı ayrı iki kişi ve tablonun hatalı olduğunda hemfikir olduk. buraya kadarla kalmam mümkün değildi. hemen bankanın internet sitesinden bu tuhaf durumu yetkililerle paylaşma gereği duydum. boş veremezdim çünkü hâlâ ajanda basıyorlarsa günümüzde ve ajandaya bu hatalı tabloyu ekliyorlarsa durumu düzeltmek icap ederdi. gerekli bildirimi bankaya yapmanın mutluluğunu yaşıyorum. ayrıca olay ve olayı internetten bildirme esnasında ''nelerle uğraştığımızın'' komikliği ile kardeşimle gülme krizlerine girdik. muhtemelen kimse ciddiye almayacaktır banka çalışanlarından ama ben duyarlı bir vatandaş olmanın haklı gururunu yaşayacağım hayatım boyunca. (tablonun internetteki versiyonu doğru gibi.)
odanın duvarında hızla hareket eden çok değişik bir böcek görünce önce ninelerimden beri gelen aynı tepkiyi gösterdim:
- Bu buraya nereden geldi ?
Sonra plastik kutu ve kağıt metoduyla onu evden çıkarıp balkondaki saksıya bıraktım.
Sonra türüne baktım:
Kibarca centipede diyeyim.
diş yapısı sokmaya müsait değilmiş ama teorik olarak sokmasa iyiymiş.
inşallah sülalesi civarda değildir.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |