Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
krep kumaşı çarşaf gibi üzerine sardı
aa aynı özgürlük heykeli gibi oldum di mi dedi.
yüzüne baktım.
evet desene diye üsteledi.
he dedim he aynı özgürlük heykelisin.
-----
çarşı pazar gözlemlerimi bildiriyorum.
annelere ağırlıklı olarak alınan hediyeler giyim kuşam üzerine.
bu konuda da üst giyim parçaları daha çok tercih ediliyor gibi geldi bana.
------
kuru fasulyeye kafayı taktım.
bunu daha değişik pişiren yok mu acaba ?
sordum senin şu ingilizler fasulyeyi nasıl pişiriyor dedim.
onlar fırında pişiriyor dedi.
attı mı kafadan bilmem.
allah allah fırında makarnayı anladım da fasulyeyi nasıl pişiriyorlar ?
bu işi çözmem lazım.
ben konuşurken yüzde sekseni filtreliyormuş.
kalan yüzde yirmisi yetiyormuş.
çok önemli şeyleri kaçırıyorsun demek isterdim ama
beynini korumaya aldığı belli.
aslında hak vermiyor değilim.
çünkü ağırlıklı olarak ben de aynısını yapıyorum.
demek ki mutasyon modifikasyon ve buna benzer bilgiler ışığında diyebiliriz ki
günün birinde konuşma denen illet tarihe karışacak.
artık nasıl anlaşırız bilmem.
zaten dünyanın en gürültücü canlısı biziz.
mutfağın tavanındaki kurtçukları gösterdi.
bunlar pat diye masanın ortasına yemeğe düşecekler dedi.
ben de yine o kadim soruyu sordum:
nereden geldi bunlar buraya ?
sonra ceviz sepeti aklıma geldi.
açtım baktım evet yanılmamışım.
uzun bir yol kat etmiş ve mutfağın tavanına yapışmışlardı.
neyse dedim ki ellemeyin onlar benim kurtçuklarım.
kelebek olmalarını bekliyorum.
haklı çıktım.
kelebek olmadılar ama güve oldular.
daha küçükler
biraz daha büyüsünler camdan uçururum giderler.
hep onu dinliyorsun beni hiç dinlemiyorsun, dedi.
o anlatıyor o yüzden onu dinliyorum, sen de anlat seni de dinleyeyim.
sen hiç anlatmıyorsun ki.
anlatmak istediğin bir şey yok demek ki.
şaka be şaka
bir şey anlatmanız gerekmiyor.
ben zaten bakıyorum.
anlatsanız da bakıyorum.
anlatmasanız da bakıyorum.
sizin anlatmanıza kalsaydı,
ohooooo
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |