Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Bugün olanlar

paylaş araştır

 

  1. bak kaç yıldır bu vücudun içindeyim,

    kaç yıldır bu eli, gözü falan kullanıyorum diye atarlı atarlı bir giriş yaptı.

    aval aval bakıyorum bakalım konuşma nereye doğru gidecek.

    şehir merkezlerinde bulunan parklar çok eğlenceli yerler.

    can sıkıntısı olmadan, kimse "kalk buradan şuraya geç." demeden zaman geçirilebilecek, kimseyi rahatsız etmeden kitap okuyup müzik dinlenebilecek, sohbet edebilecek, düşünülebilecek ya da sadece etraf seyredilebilecek yerler.

    genellikle bu avantajı sonuna kadar kullanan kitle emekli amcalar oluyor. bir de torununu parka getiren teyzeler.

    şehir parkları iyice büyütülmeli, oturma alanları çeşitlendirilmeli, temizliklerine ve ağaçlandırılmalarına özen gösterilmeli, vandal hareketlere karşı kameralarla korumaya alınmalı.

    çok basit ve masraflı olmayan bu yöntemler şehri bir anda medeni şehir statüsüne yükseltir. vallahi bak doğru söylüyorum. parklarıyla meşhur olan şehirler bir anda statü kazanıyorlar.

    gözlerine ilişmeyeceğini bildiğim halde buradan belediye başkanlarına sesleniyorum: dünyanın en güzel şehrini yönetmek istiyorsanız dünyanın en güzel parkını şehrin ulaşılabilir bir yerine kondurun. insanlar çok şey beklemiyor. biraz kuş sesi, biraz su sesi, bir ağaç gölgesi, hadi olsun olsun bir de oturulabilecek yükseklik.

     
  2. sabah işte benden daha eski bir iş arkadaşımla, iş yerimizden zamanla giden eski arkadaşlarımızı andık ve hüzünlendik. ek olarak iş yerine ilk geldiğim zamanlardaki beni, etrafa neşe, huzur saçan kişiyi özlediklerini söyledi, diğerleriyle aynı görüştelermiş. bana ne olduğunu sordu, bilmiyorum dedim.

    akşam iş çıkışında ise işe yenilerde başlayan henüz bugün tanışma fırsatı bulduğum iş arkadaşıyla konuştuk on dakika. hikayesini anlattı, ben de bugün duygusallık üstlerde, ağlamama ramak kaldı.

    her insanın bir hikayesi var, bazıları gerçekten çekmişler de çekmişler felekten. eski ben olsam onu teselli ederdim de bu işlere girmiyorum artık.

    uzun zamandır muhabbet etmiyordum kimseyle, bugün iyi mi oldu kötü mü oldu bilemedim.

     
  3. çamaşır makinesi hata kodu verdi.

    tarihe geçecek bir başarıya ve zeka parıltısına imza atarak öncelikle makineye iki paket lavabo aç boca edip bir gece beklettik.

    herhangi bir ilerleme kaydedemedik ama olsun.

    en azından teşhise bir adım daha yaklaştık.

    alt tahliye kapağını kurcaladık ve sorunun tamburla gider borusu arasında olduğunu anladık.

    operasyonumuz genişleyen siyah hazneden kocaman bir çorap çıkması ile tamamlandı.

    ana fikri: makineler bozulunca hemen servis çağırmaya gerek yok.

    ikinci ana fikir: üşenmeyip yıkama filesi kullanın.

    üçüncüsü: hata kodları ve youtube videoları yol gösterici olabiliyor bulaşık makinesini de aynı yolla tamir ettik. Basit bir su sızıntısı sorunu vardı hallettik.

     
  4. "hadi gel bilek güreşi yapalım." dedi.

    "tamam " dedim.

    yenmesine izin vermedim.

    bu aralar bana bulaşmasınlar.

    pek havamda sayılmam.

     
  5. yine rüyamda onu gördüm.

    Günün geri kalanının pek önemi kalmadı artık.

     
  6. Eltimin torunu memleketimdeki üniversiteyi kazandı. Şehir dışında yaşayan aile oğullarını görmek için her hafta sonu biz de! acilen yardımcı bayan aramam lazım evi temiz tutmak içün...

     
  7. Dün, bugündür sabahları, bu saatlerde, yaşadığım bölgenin semâlarını leylek sürüleri mesken tutumuş durumda, uçup, uçup, karşıdaki en yüksek binanın çatısına diziliyorlar. Yıllar öncesinin filmi, melekler şehri, orda da insan melekler, evlerin çatılarında, köprünün üstlerinde böyle dizim dizim dizildiği sahne vardı, işte o sahneyi çağrıştıran bir görüntü. Bu kuşların Daha önce "leyleği havada görmek başlığı" nda #3834 entrysinde bahsettiğim leylek sürüsü olduğuna eminim. O zaman geliş dönemiydi, şimdi de gidiş zamanı anlaşılan. Sürüyü toplama ve yeni diyarlara uçma zamanı gelmiş. Eşime bu leylekler, kesin o zaman gördüğümüz leylekler dediğimde, "kuyruğuna kurdela mı bağladın ki, nerden biliyorsun" cevabını verse de biliyorum işte, bunlar o zaman gördüğümüz kuşlar. İki gündür kahvaltı soframızın ana konusu oldu bu leylek sürüsü, en az 200 belki daha fazlalar. Seneye de bizim buraları ziyaret ederler umarım, tabi zâiyatsız. Yolları açık olsun, güle güle gidip, bol bol gezip, tekrar geri gelsinler.

     
  8. pek bir şey olmadı.

    sadece markete gittim ve istemsizce bir sırıtma geldi bana.

    ben de biri gibi sıkkın olunca istem dışı gülerek konuşuyorum.

    Yanlış anlaşılmamak için çabucak çıktım.

    Bir kavanoz konserve 35 TL.

    Alacağımdan değil de, bakalım akıbeti ne olacak meraktan bakıyorum.

     
  9. dün olanları -kendime daha yeni geldiğim için- ancak şimdi anlatabileceğim.

    16 ağustosta izinde olduğum dönemde memleketimdeki hastanede, her yerde doktoru olmayan bir branşta muayene olmuştum. üç adet kan numunesi alıp laboratuvara gönderdiler. bu numunelerin ikisinin sonucunu e nabızda kendim görebildim. bunlar içinde kötü bir değer yoktu. üçüncü numune sonucu ise 7 eylülde çıktı. bu da e nabıza düştü ama rapor ektedir yazıyordu, ek filan yoktu. çalıştığım gurbetteki yerden 600 km ötedeki hastaneyi arayıp sonucu sordum doğal olarak. hastaneye gelip ancak öyle sonucu alabileceğimi söylediler. çok uzakta olduğumu, ulaşım sıkıntısı olduğunu anlattığım halde bana yardımcı olunmadı. sonucun sadece yüzüme söylenecek olduğunu değişik mevkilerden defalarca işitince içimi korku kapladı. bu yüzden uzak da olsa bir iki gün uzun yolu göze alıp gittim hastaneye. randevum 11deydi. belki 9da doktor müsait olursa beni alır da hemen geri dönüş yoluna çıkarım diye hastaneye erken gittim. ama doktor beni 11de aldı içeri. bu iki saatte ecel terleri döktüm. çünkü kötü bir sonuçla karşılaşacağımı düşünüyordum.

    neyse 11de ismim yazdı, doktor odasına girdim.(bu arada doktorfobik bir insanım.) doktorun bana söylediği şey: ''değerler normal bir sıkıntı yok.'' bu duruma aslında içten içten bayram ettim ama bu bilgiyi telefonda da alabilecekken 1200 km yol kat etmek beni çok üzdü ve yıprattı. yasal olarak her şey normal olabilir, hastane ya da doktor yanlış yapmıştır demiyorum ancak bazı işleyişlerde vatandaşa karşı yardımcı olunabilmesini isterdim. diğer sonuçlara e nabızdan bakabiliyorken bu sonuca bakamamak da tuhaf geldi bana.

     
  10. yolda yürüyordum.

    bir kadının kucağında bir yaşından biraz büyük bir erkek çocuk gördüm.

    Bir elini yukarıya doğru kaldırmış bağıra bağıra şarkı söylüyordu.

    Kadın yanındaki kadınla konuşarak yürüyordu.

    Hah dedim, geleceğin sanatçısı doğmuş, kendi bestesini yorumlamaya bile başlamış.

    xxxxxx

    Bir gelinlikçi vitrininin önünden geçiyorum.

    Gelinlerden biri Hitman ya da Osmanlı leventleri gibi duruyor.

    Atlayıp kılıcını savuracak düşmana.

    satıcıya söylemek lazım bunu buradan kaldırsan daha güzel olur diye.

    xxxxxx

    açayım biraz internete bakayım dedim.

    -Peki size sorsam, sizin antidepresanınız nedir ?

    -Hanımefendi ben deliyim.

    bu diyalog tiktokta da patlamış gitmiş.

    galiba kollektif bilincimizi deklere etmiş.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.