Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
vakti zamanında fiyatı uygun diye üç harfli marketlerin birinden kurbağa yeşili bir yağmurluk almışlar.
ama nasıl bir yeşil.
öyle böyle bir yeşil değil, yeşil ekran yeşili gibi.
ben de düşündüm.
bu şeyle ne yapılabilir ki ?
mesela üzerine giyersin, şapkasını da sıkıca örtersin.
evde yeşil ekranlı deneme çekimleri yaparsın.
konuşan kelleler, uçuşan yüzler, ne bileyim korku filmi kıvamında yaratıklar falan oluşturulabilir.
evdeki sinirlilik istatistikleri diye bir çalışma yapılabilir ama yapmadım tabi ki.
az çok dağılımı zaten tahmin edebiliyorum.
bıraktığım şeyi yerinde bulamıyorum sinirlileri.
sallayıp attığım şey nerede bulamıyorum sinirlileri.
kullandığım şeyin üzerine niye bir şeyler koyuyorsunuz sinirlileri.
tv kumandası nerede sinirlileri.
alın bu kediyi buradan sinirlileri.
herkes kendi odasını toplasın sinirlileri.
tuvalet kağıdı bitince neden yerine koymuyorsunuz sinirlileri.
bardağını tabağını niye mutfağa götürmüyorsun sinirlileri.
aslında meseleler mesele edilmezse ortada mesele de kalmayacak gibi.
herhangi bir bilimsel dayanağı olmayan atıp tutma içerikli yazı.
insanlar çeşitli kategorilere ayrılır.
deliler : kendinden çok emin olan zır deli tipler. Belli şeylere odaklanabilir ve tatmin edici düzeyde şov yapabilirler. Bunlar dünyalarını unutan tehlikeli manyaklardır. sınır sınır, kenar kenar gezerler. Sürekli bana bakın, bana bakın demeyi de unutmazlar.
deli numarası yapanlar: çok belli oluyor ama olsun idare ederiz. Oğlum sizin derdiniz ne. Sinir bozuyorsunuz. Başka bir fonksiyonunuz yok.
deli olmadıklarını düşünenler: kademe kademe bilinç düzeylerimiz.
kendilerini deli zannedenler : defalarca tekrar ettiniz ondan oldu. tüüü kalıbınıza. Yazık ettiniz güzel ruhlara.
küçük hediyeyi özenle paketlerken aklıma çocukluğum geldi.
her çocuk gibi en sevdiğim yerler yazları tepesinde pervane dönen pastanelerdi.
( klima fobim var, klimalara karşıyım ve gördüğümde hemen uzaklaşırım oradan )
marketlerde fazla seçenek de olmadığından çocuklar dondurma, akide şekeri ve benzer ürünlerin merkezi olan
pastanelere ve onlardan yayılan vanilya kokusuna bayılırdı.
Ha bir de çay bahçeleri var tabi.
neyse,
baklava ya da kuru pasta kutusunu güzelce sardıktan sonra dolaba çiviyle asılı rafyadan bir parça kesip kutunun üzerine yapıştıran sonra ise büyük bir ustalıkla bir makas ya da bıçak yardımıyla onu lüle lüle kıvıran satıcıyı gözümü kırpmadan seyrederdim.
en sevdiğim rafya rengi ise kırmızı.
olmazsa pembe de olur.
şimdi o günlerden hatırladığım kadarıyla paketimizi hazırlamaya çalışıyorum.
çünkü acelem vardı ve görevli kız ürünü acele acele kırılacak eşya paketleme köpüğü ile sarıp sepetledi beni.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |