Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Bugün olanlar

paylaş araştır

 

  1. sofrada:

    Hani, dedi bu iki kulaklı gelmedi bu akşam, ne oldu ?

    öbürü hemen atladı.

    Tabağındakinin ne olduğunu zannediyorsun.

    yine aksiyonu bol bir akşam.

     
  2. sabah ezanı okunuyor ama ses çok cılız ve uzaktan geliyor.

    saate bakmadım,

    aradan on onbeş dakika geçti geçmedi bu sefer gerçekten okundu.

    O arada ben acaba bizimkiler arada unutuyor mu diye kendi kendime söyleniyordum.

    çok acayip, peki o zaman benim duyduğum neydi ?

    Herhalde bazı havalarda uzaktaki sesleri de net duyabiliyoruz ya da mahallenin imamı uyuyakaldı sonradan

    okudu ne bileyim aklıma başka bir şey gelmedi.

     
  3. çantada haldır haldır para arıyor.

    vesikalık resimlerimi buldu.

    bunları niye buraya koydun ? dedi gülerek.

    dedim ki:

    hepsi bir arada dursun, artık kim isterse oraya kakalamayı düşünüyorum.

    tek tek çıkardı eskiden yeniye doğru yan yana dizdi.

    - eee dedi bu gömlekler niye hep aynı ?

    dedim ki:

    - Bu, fotoğraf çektirme gömleği, bilmiyor musun ?

    - Hangisi daha iyi çıkmış ? dedim.

    - tabi ki en eskisi dedi.

    - çok da iyi değilmişim, ben de diyorum niye kimse beni beğenmiyor. :)

    - e yaaaaaniii dedi.

    aradan bir tanesini çekti çıkardı.

    - Bu dedi tam imposter dedi gülerek.

    kendisi de tam dayaklık.

    sonra tek tek resimlere baktım. o resimleri çektirirken yaşadıklarım, ruh halim falan hepsi aklıma geldi. kimse anlamaz bile ama insan anında her şeyi bakınca hatırlıyor.

     
  4. gitmiş arkasında geçersizdir yazan sahte oyuncak euroları getirmiş şovunu sergiliyor.

    Yolda 300 euro buldum diye heyecanlı heyecanlı koşarak geldi.

    nerede buldun ? dedim.

    Okulun bahçesinde dedi.

    yemedim tabi.

    ilan vermen lazım, dedim. baktım sahte.

    bu sefer anlatmaya başladı :

    ne yapıyorlar biliyor musun ? dedi.

    bilmiyorum, dedim.

    gerçek paraları ortadan ikiye bölüyorlar sonra sahte yarıları yapıştırıp parayı iki katına çıkarıyorlar.

    sonra sana gerçek yarılarını gösteriyorlar.

    bu çocuk bu kalpazanlık bilgilerini nereden buluyor bilmiyorum ama polislerin de bu acayip ortamlarda gezinmesi lazım bence.

     
  5. Yoklamak için;

    yeni gelen kızla tanıştın mı ? dedim.

    ona takıldığımı anladı hin ne olacak.

    sinirlendirmek için,

    " Yok onun daha zamanı var." dedi.

    Bana bak dedim, seni çok fena yaparım, kemiklerini kırar karnına doldururum.

    Artık repliklerimi de ezberlemiş, ben daha söylemeden Urfalı Şener Şen gibi taklidimi yapıyor.

     
  6. benim telefonum akıllı değil.

    benden akıllı bir cihaza pek güvenmem açıkçası.

    pinti değilim daha eksantrik/egzotik şeylere para harcıyorum.

    neyse bu geldi yanıma:

    telefonundan bir uygulamayı gösteriyor,

    ezan vakti pro plus mıymış neymiş, paralıymış.

    durdu durdu dedi ki:

    Bu ne yapıyor camiye mi ışınlıyor, senin yerine oruç mu tutuyor ?

    dedim ben anlamam öyle şeylerden,

    ama yetkililere duyuralım 500 TL ezan vakti uygulaması çok şık durmamış.

    ----

    öbürü başka alemlerde.

    bana dedi ki " telefonu kurmayı unuttum tuşa uzun bas set up half past seven de."

    adamın biri pilot edasıyla bana cevap verdi.

    vaaaayy dedim, siri yerine ingilizce konuşan adam haaa,

    ne sanıyorsun dedi, İngiliz aksanına düşüyorum ben.

    Bu yapay zeka işi pek sarmadi bağa...

    insanlarda duygusal dalgalanma yaşatmayı sahte olarak başarabiliyorlar.

    kübra dizisinin eleştirisi bile gerdi beni.

    çok üzgünüm artık yollarımız ayrılıyor ilginç platform.

     
  7. hava kesesi şişmişti,

    kendini köşelere saklıyordu.

    filtre ile cam arasına gizleniyordu.

    birşeyler yaptım olmadı.

    kağıt havluyu kefen gibi kullandım.

    balkondaki saksıya yerleştirdim.

    ölü bedenlere saygı duymak lazım.

    inanç sistemimize göre savaşta dahi olunsa ölü bedenlere saygı duyulur.

    yaratıcıya saygının gereği yaratılan bedenlere saygı duyulur.

    barbar kabile değiliz.

    binlerce yıllık geleneğin devamıyız.

    neyse,

    tabi başımın etini yemeye başladılar.

    ben de testosteron'un dediğine gelip akvaryum macerasını sonlandırdım.

     
  8. aloe veranın kolunu bacağını kırmaya devam ediyor.

    o kırdıkça ben kesiyorum, ben kestikçe o başka dalını kırıyor , çiçek kırıldıkça göbeğinden yeni sürgünler çıkarmaya çalışıyor.

    bir de şöyle bir huyu var: Ben ortalarda yokken ilgilenmiyor ben çiçekleri sevmeye başlayınca kulakları geriye yatıyor, gözleri kısılıyor, tüyleri kabarıyor, buna bir haller oluyor

    bu böyle olmayacak.

    dolabın üzerini gözüme kestirdim.

     
  9. hırdavatçıya gittik, dolap askıları için ölçüye uygun askı borusu, aparatı falan arıyoruz.

    bir tane gösterdi.

    aramızda tartışıyoruz.

    bu taşır mı, taşımaz mı, uyar mı, uymaz mı.

    adam birden sinirlendi

    vaaz verir gibi:

    Ne yapacaksınız o kadar elbiseyi ? dedi.

    durdum,

    sanane yahu sesi midemden boğazıma doğru yükseldi

    sonra başka bir ses : Adam sizi alışveriş bağımlısı zannediyor, dedi.

    sustum, bir şey demedim. :)

    Dayı dolap senin bildiğin gibi değil, küçük bir dolap, o yüzden elbiseler de ağır geliyor haliyle diyemedim.

    Hadi size iygünleeeeerrrr deyip çıktım.

     
  10. sabahları yatak toplamak aptalca bir şeymiş.

    dünyanın en gereksiz işiymiş.

    zaten bozacağın şeyi niye toparlamaya çalışıyormuşsun.

    ayrıca bir yerden bir bilgi buldu getirdi:

    yatakları toplayınca içinde bakteri virüs oluyormuş havalanınca daha sağlıklıymış.

    Ben yüzde bir milyon ikna olmak üzereyim.

    hatta diyorum

    hepsini kaldırıp atsam da

    birer keçe mi atsam yere , odalarına

    " daha sağlıklı ve organik ürün, terletmez, kir ve mikrop tutmaz, yazın serin kışın sıcak olur" deyip.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.