Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
kabareBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
genellikle çocuklara sorulan -biraz da sıkıcı olan- bir soru.
- oğlum büyüyünce ne olacaksın ? sorusuna verilen yanıt çoğunlukla:
- doktor veya öğretmen olacağım teyze. şeklinde olsa da çocuk, çevresinde tanıdığı yakınları, sevdiği komşusu, özellikle öykündüğü kişilerin mesleğine özen duyar. ve bu tercihler zaman içerisinde değiştikçe değişir.
dipnot. minik bir gözlemimi paylaşmadan edemeyeceğim. kocası uzun yol şoförü olan bitişik komşumuza ne zaman oturmaya gitsek, minik utangaç oğlu, elinde ya bir tencere kapağı veyahut yuvarlak herhangi bir nesne ile çevremizde, 'drınnn drınnnn...dütt düüütt.' diye sesler çıkarıp döner durur. merak edip annesine sorduğumuzda öğrendik ki , çocuk -hayali- arabasını sürmekte imiş. oğlanın babasına öykündüğü söyledi. ona sorsanız şimdi, büyüyünce kesinlikle şoför olacağını söyler. :)
tatil.
iç sesim diyor ki ;
"izin evet. fakat öyle 3-5 günlük olanlardan değil. zira onu denedik, cıkks olmuyor.
şöyle en azından 15 günlük veya bir aylık olanlardan olmalı. olmalı ki, izin yaptığınıza değsin.
ancak çalışmayı seven biri olarak korkarım orada da kendime iş icat eder tatili, tatil olmaktan çıkarırım.
ya zaten izin işi şuan için olmayacak dua gibi...yok yok, biz en iyisi hayallerimizi, beklentilerimizi yüksek tutmadan mütevazi bir şekilde, mesai sonrası semaver tesellisiyle -şimdilik- idare edelim. sonrası için allah kerim..."
bu mısra ile başlayan şiirin, nazım hikmet'in dillere destan aşkı son eşi vera için yazdığı son şiiri olduğu rivayet edilmektedir.
nazım'ın son günü anlatılırken, alıntıladığım kadarıyla;
"3 haziran 1963 pazartesi sabahı.
nazım her zaman olduğu gibi yedi buçuğa doğru yatağından kalktı, posta kutusuna bakmak için kapıya gitti. birdenbire dizleri çözülüp yere yığıldı. hasta kalbi susmuştu. vera merak edip kapıya gidince mektuplarla gazetelerin arasında yerde yatan nazım'ı gördü. bilinçsizdi, mavi gözleri yarı açıktı. ilk yardıma doktorla ekibi geldiğinde nazım hikmet çoktan ölmüştü." diye kayıtlara geçmiş olsa gerek.
alıntıdan devamla;
vera ise o sabahı, ona şöyle anlatır :
"o sabah henüz seni götürmeden kimliğini istediler benden. hayatımda ilk defa ceketinin cebine elimi soktum. cüzdanından kimliğini çıkardım. açtım ve içine koyulmuş eski fotoğraflarımı gördüm. 1957 yılında birbirimize fotoğraflarımızı vermiştik.
fotoğraflarımdan birinin arkasında şöyle yazıyordu :
,
"kalsana dedi bana
gülsene dedi bana
ölsene dedi bana
geldim
kaldım
güldüm
öldüm."
bugün dünya çevre günü. kutlu olsun. :)
"1972 yılında isveç?in başkenti stokholm'da yapılan birleşmiş milletler çevre konferansı'nda alınan bir kararla, 5 haziran günü 'dünya çevre günü' olarak kabul edilmiş."
bir rivayete göre ay içinde bu geç kalış süreleri, kimi kurumlarda ilgili birim amirince ve dakikası dakikasına toplanıp, işe geç gelen personelin yıllık izinlerinden düşülebiliyormuş. işin doğrusu, adil olanı da budur, dediğim konu. bu ceza niteliğindeki kural uygulanabilirse, belki personelin bu kusurunda da azalma etkisi yaratabileceğini ümit etmekteyim. olabilir mi, neden olmasın. :)
1. | metin_alkan | |
2. | burgulukalpler |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |