Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

kabare

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,406 entry 145 konu hiç puanı yok
24.11.2023 11:12 son işlem tarihi takip etme takip et

Aynı nikte senelerce sabit kalan insan

ulsgkc, tanıma uyan kişi olarak, yolcu listesinde ilk sırada olmak isterim .

diğerleri sıraya geç/s/in lütfen... :)

15.11.2023 11:57
  1. mücver

    hafta sonu deneyimleyip yaptığım yemektir.

    teflon tavada ve yağda kızartarak yaptım. her ne kadar havlu kağıt kullanarak fazla yağını almış olsam da, haliyle yağlı oldu. lezzeti ise gayet yerindeydi. nette bakınırken, mücverin tarifinin aslında kişiden kişiye değiştiğini çok farklı malzemeler kullanıldığına şahit oldum. üstelik pişirme teknikleri de farklıydı.

    bir daha yaparsam; yağlı pişirme kağıdı kullanıp tepsiyle ve de fırında pişireceğim. az yağlı olunca daha lezzetli ve sağlıklı olacağı kanaatindeyim.

     
  2. helke

    öyle basit bir kova değil; türkülere, aşklara konu olduğuna göre elbet vardır bir kerameti diyerek türküyü dinlemeye geçelim.

    sivas-yıldızeli türküsü,

    ali sultan'dan alınmış.

    helkeler golunda suya gidiyor

    elleri kınalı bir güzel gelin

    senin derdin beni deli ediyor

    gözleri sürmeli bir güzel gelin

    basma fistan giymiş önü düğmeli

    konuşması sallanması cilveli

    inanırım her halinden bilmeli

    senin yaprakların har güzel gelin

    bu bir peri midir bu kimin nesi

    gülhanda şakıyan bülbülün sesi

    ortaya kurulmuş bir han sofrası

    göğsünde tabaklar var suna gelin

    ortaya kurulmuş bir han sofrası

    göğsünde tabaklar var suna gelin.

    nasıl sözler bunlar böyle, finali biraz sıkıntılı sanki.

    "göğsünde tabaklar var" nasıl yani, bu nasıl bir tanım ? anlaşılır gibi değil. ilginç, çok ilginç sözler. ali sultan'a sormak isterdim.

    ama neyse artık. türkü bu, fazla kurcalamamak lazım, öyle veya böyle her haliyle dinlenir. :)

     
  3. köyde daha dinç uyanmak

    güne dinç uyanma duygusunu, yıllar evvel erzurum'da yaşamıştım.

    bir gün öncesi çileli ve upuzun bir yoldan varmıştık erzurum'a. gece yarısıydı.

    yollar zaten kötüydü. üstelik yolculuğumuzu geçirdiğimiz arabamız da kırık dökük olunca varın o yolculuğu bir düşünün. yarım otobüsten indiğimizde, herkeste bir inilti, şiddetli eklem ağrıları vs. otele vardık. akşam yemeği, ardından çay faslı. derken o yorgunlukla herkes odasına çekildi. ertesi günün sabahı uyanıp lobiye inen hemen herkeste bir şaşkınlık hali, aynı cümleleri kurar gibiydik.

    "- hayatımda güne hiç bu kadar dinç uyanmamıştım. annemden yeni doğmuşçasına...öyle derin, rahat ve de güzel, bu uyku bütün yorgunluğumu aldı.

    bilenler bilir; erzurum'da güne uyanmak bir başka güzeldir. :)

     
  4. mücver

    yaza yakışan yemek çeşidi.

    ve tam zamanı. :)

     
  5. şu an çalan şarkı

    yeni yaz/ mabel matiz

    açılıyor önümde kapılar yine

    bağırıyor canım ağır ağır

    ateşi düştü göğsüme yeni bi yazın

    yüreğimin gazelleri sağır

    acıyo gençliğim

    tutuşuyor kanım

    halimi kime yanayım?

    bi yanım azılı kör

    göremiyor önü

    koru diyor beni, beri yanım

    sular akar ya köprü biliyor

    baharıma bi yol bulacağım

    acımadan sorar soruları kader

    ama benim de var alacağım

    geçemem toy hevesimden

    küle yüzümü dönesim yok

    yana yana yürüdüm bu çölü

    daha fazla bilesim yok

    ne karanfil ne kurbağa

    adını unutur insan burda

    sevmenin sahrasında

    beni de yazdılar yolcu

    ne karanfil ne kurbağa

    adını unutur insan burda

    sevmenin sahrasında

    beni de yaz dedim yolcu..