Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
kabareBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
kayahan - bir aşk hikayesi
bu güller senin için
bu gönül bizim için
hiç üzülme ağlama
sen gülümse daima
bizimkisi bir aşk hikayesi
siyah beyaz film gibi biraz
hüzünlü sonbahar kapısından
çıkmak gibi aydınlığa biraz.
şarkının arasında rahmetli kayahan'ın o güzel ve buğulu sesiyle okuduğu bir şiir var ki tek kelimeyle, harika!
ne güzeldi değil mi yaşadıklarımız
ne güzeldi
artık ne sen ne de ben
bulamayız o günleri
bazen düşünüyorum da
bende de yanlış bir şeyler vardı galiba diyorum
ikimizde kıymetini bilemedik bir şeylerin
hatırlar mısın akşam olur
mumlarımızı yakardık
sen kokunu sürerdin
oda sen kokardı
olmadık şeylere güler
durup dururken ağlardık
güzel havalarda sokaklara çıkardık
bir de kar yağınca kar topu oynardık seninle
sen iskambil kağıtlarından fal bakardın
isteğin çıkmadığında
kağıtları bir daha karardın
çok kızardın sigara içtiğime
ve içkime karışırdın
uzun uzun zararlarını anlatırdın bana
arasıra rejim yapardın
tartı bir doğru tartsa
bir yanlış tartardı
yani onunla da anlaşamazdın
komşunun çocukları vardı
bizim kızla oynardı
çocuk bahcesine giderdiniz
ben televizyonda maça bakardım
arasıra arkadaşlar gelir
sohbet ederdik
şurdan burdan konuşurduk işte
benim askerlik hatıralarım
senin doğum hikayelerin bitmezdi
ilk tanıştığımız günü hatırlar gülerdik
sen bana üstümde ne vardı diye sorardın
bende her seferinde hatırlamazdım
şimdi hatırlıyorum
kırmızı bir kazak, siyah bir etek
siyah çoraplar, Kırmızı pabuçların
ve bir perşembe günü saat 2'yi 4 geçiyordu
ikimizde önümüze bakmamıştık çarpıştık önce
sen pardon, dedin sonra ben
yere düşen kitaplarını topladım
gözgöze geldik ve başladık
film gibi yani
son mektubunu dün aldım
teşekkür ederim
ben sana yazmıştım grip salgını var demiştim
bak yine gribe yakalanmışsın
neyse geçmiş olsun
buralarda da hava soğuk ama hasta falan değilim
bu gözlüklerle başım dertte
hayat işte yuvarlanıp gidiyoruz
hepinizi çok özledim...
mutluluk ve ubuntu felsefesine göre; "ben" yerine "biz" kavramının esas alındığı ve güney afrika'da; tanzanya, zimbabve ve uganda'da kullanılan bir kavram bu. şimdilerde bu kavramı kısa yoldan anlatan şöyle bir paylaşım dolaşıyor internette.
"afrika'da çalışan antropolog bir kabilenin çocuklarına oyun oynamayı önerir. çocukları meydana toplar. ileride görünen ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır. çocuklara " haydi, şimdi başlayın, birinci olan meyveleri alacak. " der.
o an bütün çocuklar el ele tutuşur, koşarlar ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.
antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu cevabı verirler;
-biz, "ubuntu" yaptık. yarışsaydık yarışı kazanan bir kişi olacaktı. nasıl olur da diğerleri mutsuzken yarışı kazanan bir kişi ödül meyveyi yiyebilir? oysa biz ubuntu yaparak hepimiz yedik."
ubuntu'nun anlamını açıklarlar: ben, 'biz' olduğumuz zaman 'ben'im."
"biz" olmak felsefesi çok güzel.
jöleyi doğru düzgün kullanmasını bilmek gerek.
kimilerinde saç; ıslak, kirli dolayısıyla çirkin bir hale dönüşüyor.
bu ikili niteleme sıfatı da olabilir. komik bir çağrışım yaptı sanki, vaktiyle olmuş mudur? kimbilir, olmuş da olabilir.
1. | metin_alkan | |
2. | burgulukalpler |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |