Türkiye'nin memur portalı

"kamu düzenini tehdit ettikleri gerekçesiyle işlem başlatılan 20 suriyeliden 19'u, ülkelerine gönderildi." 7 ocak'ta adana'nın seyhan ilçesi 19 mayıs mahallesinde gecenin bir vakti ellerinde sopa ve döner bıçaklarıyla, savaşa gider gibi yürüyen ve kendilerini " 515 haşimi " olarak adlandıran bir grup suriyeli, sokaklarda tehditkar bir şekilde yürümüşlerdi. suriyede arap milliyetçiliğini savunan 5 aşirete mensup bu insanların ülkemizdeki amaçları nedir bilinmez ancak bu durum haliyle adanalıların huzurunu ve sokaklarına olan güvenini bozdu. haklarında emniyet güçlerine şikayette bulunulan bu sorumsuz, tehditkar, tehlikeli suriyeliler, bu davranışları sonucu tutuklanmışlardı.

ve biri hariç 19'u yargılandıktan sonra da ülkelerine gönderildiler.

darısı diğer tüm suriyelilerin başına olsun.

2004-2010 ve 2014 yıllarında afife jale tiyatro ödülleri dalında, yılın en başarılı müzikal/komedi kadın oyuncusu seçilmiş; güzel sesli, her zaman şık ve saygın sanatçımız zerrin tekindor. ve çenesine yakın yanağının altındaki beni ile ayrıcalıklı, mütevazi kişiliği ile seçkin; tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu ve ressamımızdır. aşk-ı memnu dizisindeki "matmazel" rolüyle geniş izleyici kitlesinin gönlünde yer almıştır.

koronanın ve bir çok hastalığın ilacı diyebileceğim bir nimettir hamsi. şüphesiz tüm balıkların, deniz ürünlerinin sayılamayacak kadar faydası vardır. ama en ulaşılabilir, en ucuz ve en küçük balık diye bilinen hamsi bile bu kadar pahalı iken diğer balıklara erişimi sağlayın da göreyim. belki de dünyanın en pahalı balığını biz tüketmekteyiz diye düşünmüyor değilim.

hamsiyi bu kadar zamlandırmayın, fakire bu kadar eziyet etmeyin beyler, dedirten başlık.

fiyatı bu kadar yüksek olmamamlı hamsinin ve herkes, özellikle çocuklar bu nimete ulaşabilmeli, yiyebilmeli.

biz bir de üç yanı denizlerle çevrili bir deniz ülkesiyiz öyle değil mi ? o halde neden halkımız deniz ürünleriyle barışık değil veya bu ürünlere erişimi bu kadar zor ve pahalı ? sorulmaması gereken soruları sorduran başlık.

tamam, susuyorum.

sonuna kadar izlediğim ve amir khan'ı takdir ettiğim filmlerinden en iyisi diyebilirim. konusu bize, kültürümüze pek de uzak değil. mahavir singh phogat güreş hayranı olan eski bir güreşçi olup, film biyografik spor-dram filmi diye kayıtlara geçmiş. gerçek bir yaşamdan kesit olan filmin finalindeki hakedilmiş başarı karşısında ağlamamak ne mümkün. amir khan filmde; bir babanın kızında, kendi içinde kalan ukdesini ve kurduğu başarı hayallerini gerçekleştirmesinin yanı sıra bu başarısından kaynaklı bir de hint milliyetçiliğini öne çıkarıyor. zira, kahramanımız " geeta phogat; 2010 yılında ingiliz milletler topluluğu oyunlarında güreşte hindistan'ın ilk altın madalyasını kazanan serbest stil dalında ve aynı zamanda olimpiyat yaz oyunlarına da hak kazanan ilk hintli kadın güreşçidir."

omicron varyantının belirtilerinden biri de kuru öksürük. yaşam kalitemizi bozan ve son iki yılımızı zehir eden covid-19'un da belirtilerinden biriydi; öksürük. asrın vebası diyebileceğimiz bu lanet virüse yakalanan hasta yakınlarımızdan çoğunu bu öksürük, yüksek ateşle başlayan süreçte gelişen zatürre dolayısıyla yitirdik.

sonuç itibariyle, öksürük deyip geçmemek gerektiğini çok iyi öğrendik.