Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
kabareBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
epey oluyor, sanırım beş yıl kadar önceydi. kazara kolumu yakmıştım. birçok ilaç kullanmış, fayda görmemiştim. ziyaretime gelen iş arkadaşıma acımı anlatım. kolumu da görünce dayanamamış hemen ertesi gün hiç üşenmeden annesinin yaptığı sarı kantaron yağını -sağolsun- alıp getirmişti. kullandım, bayağı iyi geldiğini anımsıyorum.
ali.mühendis'in hatırlamaya çalıştığı 'sarı kantaron' rolü ise bir TRT dizisi olan masumlar apartmanında geçer. dizide sarı kantaron; başrollerden, evin oğlu olan han'ın eşine, yani evin gelinine, gelini çekemeyen görümcesi safiye tarafından takılan lakaptır.
altını seven ve evine güveni olmadığından, koluna takarak gezdiren ve kendini birçok açıdan riske atan kadındır.
kolundakiler çakma, imitasyon da olabilir , belki gerçek altın bile değildir.
bir diğer ihtimal o kadın ( ayrıntı yazılmadığına göre ) gelin olabilir. altınlar düğüne gelen zengin konuklar, eş dost, hısım akraba tarafından takılmış da olabilir.
başka bir ihtimal ise kadının eşi kuyumcu olması. olmaz ya faraza tanıtım amaçlı o bilezikleri takmış, takıştırmıştır. :)
kimyada "zırnık" arsenik elementine karşılık geliyor.
zırnığın ikinci anlamı ise herhangi bir şeyin en önemsiz, işe yaramaz en küçük parçası.
zırnık koklatmamak, bir menfaatten faydalanmak isteyene hiçbir şey verilmeyeceğini anlatır deyimdir. 'hiçbir şey' kelimesiyle anlatılmak istenen ise zırnığa karşılık gelmekte ve o menfaate konu şey, her ne ise onun kokusundan bile faydalandırılmayacağını anlatır.
bir de zırnık otu var, konumuzla alakasız sanırım. - gülücük -
1. | metin_alkan | |
2. | burgulukalpler |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |