Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

sofestai

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,366 entry 149 konu hiç puanı yok
13.04.2018 09:48 son işlem tarihi takip etme takip et

hassasiyetsizleşmek

duyarsızlaşmak.

manipülasyonun son aşamasıdır.

bıkkınlık veren aldanmaların duyguları köreltmesi, düşünceleri yalama etmesidir.

12.04.2018 15:56
  1. lionel messi

    hayır ben maradona'nın veliaht ilan ettiği bu futbol yıldızının oyunu ve maçları hakkında yazmak için girmiyorum bu entryi.

    zaten yorum yapacak kadar da bilgim var diyemem zira yıllar var ki baştan sona bir maç izlemişliğim yok.

    sadece messi'nin adını sol bölümde görünce, fabrika işçisi bir baba ile temizlikçi bir anne'nin emeklerinin vücut bulmuş haline, onun ilham veren yaşamöyküsüne değinmek istedim.

    öyle bir emek ki, hormon bozukluğu nedeniyle büyüme ve gelişme geriliği teşhisi konan fakir bir çocuktan dünya yıldızı çıkarabiliyor.

    yetenek, azim, çalışma önemli... ancak zamanında yönlendirme ve doğru adımlar atma; küçük dünyalarında kaybolacak nice cevherlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.

    kim bilir bizim nice messi'miz veya adayımız, fark edilmeden, elinden tutulma imkanı bulamadan kayboluyor..!

    tanım: İspanyol doktorların eliyle boyunu 169 kadar uzatabilmiş, çocukluğunda büyüme geriliği yaşayan Barselona'nın 1987 doğumlu Arjantinli oyuncusu.

     
  2. kar tatillerinin başlaması

    valiliğin facebook sayfasını beğenme nedeni... olası kar tatilleri hakkında ilk elden ve hızlı bilgi almak isteyenler için...

     
  3. hiç arayıp sormuyorsun

    sinir olduğum cümleler içerisinde abartısız ilk onun içinde yer alabilecek ifade.

    bunu sık kullanan takribi 15 yıla yakın dostluğumuz olan bir arkadaşım var. görüşmemizin üzerinden biraz zaman geçecek olsa, her defasında bana karşı konuşmanın başında bu cümleyi kurarak, savunma pozisyonuna düşürür beni. sonra ben mazeret sıralamaya başlarım.

    ancak bir süre sonra diğer arkadaşlarına karşı da aynı taktiği kullandığını öğrenince, saf kafama dank etti ve;

    "yahu bu benim anam mı, babam mı, aile büyüğüm mü? neden her defasında benim arayıp sorma zorunluluğum olsun ki" demeye başladı impulslarım.

    peki ona bir şey dedim mi? tabiki hayır... iyi kızdır n'apim, tek kusuru bu olsun...

     
  4. anne

    ikinci bölüm itibariyle izleyip beğendiğim dizi. salı akşamlarını gülümse yeter dizisine rezerve etmiştim, beni kazandılar bir izleyici olarak.

    daha önceleri yayınlanan "aliye" ve "öyle bir geçer zaman ki" dizilerinden de anlaşılacağı üzere içinde yaşamın kendisinden izler barındıran, bol acılı, ağlama garantili dizileri izlemeyi seviyoruz. dram sever bir milletiz vesselam.

    sosyal medyayı biraz karıştırınca dizinin japon "mother" dizisinden uyarlama olduğunu öğrendim. Japon senaristinin çocuk istismarı ve şiddeti üzerine ciddi araştırmalar neticesi senaryosunu kaleme aldığı söyleniyor.

    adı üzerinde bu bir kadın dizisi. o nedenle kadın karakterler, erkeklere nazaran çok daha güçlü işlenmiş. cansu Dere ve vahide perçim'in oyunculuklarını çok beğendim. vahide perçim her rolüyle benden geçer not almıştır ancak Cansu'ya bayılmam dün akşam itibariyle gerçekleşti. genelde soğuk, aristokrat ve suni bulurdum onu. Ancak akşamki bölümde hem küçük kahramanımız Beren Akyıldız ile olan sahnelerinde hem de vahide perçim'le olan konuşmalarındaki sahiciliği, anlık duygulara göre mimiklerindeki başarılı değişimler beni çok etkiledi. ilk bölümde küçük beren, ikinci bölümde cansu beni aldı götürdü diyebilirim.

    Kadın dizisi dedim ama erkek karakterlerin içinde de Melek'in annesi Şule'nin sevgilisini canlandıran Berkay Ateş'ten bahsetmesem olmayacak. bence kötüyü canlandırmada çok başarılı ki diziye ilgiyi sağlayan faktörlerden biri de onun insanlarda oluşturduğu öfke duygusu. izledikçe ağzının ortasına ayakkabının topuğuyla vuracaksın lavuğun hissi veriyor.

    evet dizi yazılmış bir senaryonun ötesinde bir yerlerde, bize çok da uzakta olmayan yerlerde yaşanan dramları anlatan hayatın bir kesiti... acı barındıran, adaletsiz dünyada haketmediği yaşama maruz kalan masumların anlatıldığı bir kesit...

     
  5. ütü yapmaktan zevk alan kişi

    o ben değilim, değilim, değilim... henüz aklımı peynir ekmekle yemedim, yemedim... (gülücük)

    arkadaşlarım arasında bu yaşıma kadar rastlamadığım insan türü.