Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

sofestai

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,366 entry 149 konu hiç puanı yok
13.04.2018 09:48 son işlem tarihi takip etme takip et

sabah sözlüğe gelen yazarların ilk iş olarak yaptıkları

okumak.

13.04.2018 09:43
  1. yabancı

    Albert Camus'un beni sinir eden ve böyle insan olur mu yea diye okuduğuma pişman ettiren, klasikler arasında hatrı sayılır bir yeri olan romanı.

    Toplumuna ve değer yargılarına yabancı, umursamaz Meursault'un saçmalıklar dizgesinde adım adım sonunu hazırlaması...

    Mutlu sona ve olağanüstü kahramanlıklara ayarlı hayal gücümüze ters açıyla attığı gollerle bizi hayal kırıklığı kuyusunda merdivensiz bırakması...

    Roman, "Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum" diye başlıyor.

    Toplumun sinir uçlarında umursamaz ve edilgen tavırlarla dolaşması, kendi hayatını derinden etkileyecek durumlarda dışardan seyreden bir insanın rahatlığında hareket etmesi okuyanı da çileden çıkarıyor.

    Kitap kısa olmasına rağmen, annesinin ölümüyle ilgili söylediği; " Annemi elbette çok severdim; ama bu bir şey ifade etmezdi ki. Sağlıklı bütün insanlar, sevdiklerinin ölümünü az çok arzu etmiştir." sözleri gibi rahatsız edici ve düşündürücü birçok ifade yer alıyor.

    varoluşçuluk akımının temsilcilerinden biri olarak gösterilen yazarın, bu eseri de savunduğu görüşe uygun bir örnek oluşturuyor. ikinci dünya savaşından sonra gelişen bu akım, savaşın kararttığı duygu ve düşünceler dünyasının yansımasıdır belki de. kısaca, varoluş özden önce gelir, insan kendisini nasıl yaparsa öyle olur vs. ifade edilen felsefi bir akım varoluşçuluk.

    Romanın bizlere Meursault'un zihninden yansıttığı yaşam; tek düze, manasız ve saçma...

    kahramanın, Mutluluk ve yaşama sevinci veren şeyler ile acıyı ve ölümü kabullenmesi nerdeyse aynı ifadesizlikte.

    Sonuç olarak bana Sıkıntı veren, bunaltan bir romandı. Ancak kitabın yayınlandığı yılların dünyasının atmosferini düşününce yazara ve talihsiz Meursault'a da hak veriyorum.

     
  2. kan kartalı

    efsanelere göre Vikinglerin uyguladığı bir idam şekli. kaçıncı sezonunda olduğunu hatırlamıyorum ama vikings dizisinde de bir örneği geçmişti. korkunç psikopat bir eylem. işlem uygulanırken kurban canlı oluyor ve inanışlarına göre eğer kurban idam edilirken bağırmazsa valhalla denilen cennetlerine gidebilecektir. bağırırsa gittiği yerde sonsuz ızdırap sahibi olunuyormuş.

    bir de türklere barbar derler ya, bunları öğrendikçe insanın içinden medeniyet tek dişi kalmış canavar diyesi geliyor.

     
  3. kahvaltı hazır diye uyandırılıp ekmeğe gönderilmek

    asıl dram, kahvaltı hazır diye uyandırılıp şakaa yaptım hadi kahvaltıyı hazırla da yiyelim diyerek mağdur edilen insanın başına gelendir.

    konuda bahsi geçen davranış ise benim kuşağım tüm çocukların günlük rutiniydi. bazen arkadaşlarla anılardan bahsederken fark ediyoruz ki hepimiz benzer süreçlerden geçmişiz. ekmek al diye gönderilip uykunun etkisiyle unutarak bakkaldan çay, şeker, peynir vs. alarak dönmüşüz. sonra yeniden gönderilmişiz. sabah ayazlarını çeke çeke uykularımızı açmışız.

     
  4. Kanalı değiştir deyince kumandayı uzatan insan

    kumandayı saklandıktan sonra, aaa kumanda kaybolmuş anne, kanalı değiştiremiyoruz diyen şarlatan tavşanların örnek alması gereken medeni bir insandır.

     
  5. bisiklette ani fren yapıp teker izine bakmak

    eğer uçurum kenarında yapılan bir hareketse, teker izine muhtemelen hastane çıkışı bakılabilecek eylem. bir tanıdığım vardı da... neyse anlatıp rencide etmeyeyim şimdi. (gülücük)