Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
sofestaiBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
değerli yazarların paylaşımları ile gülümsememe neden oldukları başlık...
yukarıda yazdığım entride "intihar derin bir vicdan gerektirir" sözünü tartışalım yazarak bu söze katılmadığımı belirtmiştim.
şimdi neden katılmadığımı anlatmak isterim. muhtemelen siz de bana katılmayacaksınız ama mühim değil, amaç anlatmak.(gülücük)
fikirlerime dayanak oluşturan hususlar tamamen kişisel gözlerim ve tecrübelerim.
omeyranın verdiği örneklerdeki zatların hepicini tanımıyorum. ayrıca hitleri ben de düşüncelerime mesnet bir şahsiyet olarak değerlendirmem.
ancak intiharı derin bir vicdani muhasebe, yüksek bir karakter duruşu olarak da görmediğimi ifade etmeliyim.
şimdi efenim; bence intihar marazi bir burjuva alışkanlığıdır. evet evet hemen aaaa demeyin, bence öyle... sıcak şaraplarını yudumlarken hayatın bohemliği üzerine kafa yoran varsılların ümitsizlik girdaplarına çare gördükleri bir oyuncak...
alt tabakanın, hayatın zorlukları ve yaşamı devam ettirebilmeleri için doğal direnç kazandıkları trajedilerden bigane insanlardır bunlar. hemen omeyraa şimdi örnek verdiği insanların yaşadığı buhranlardan bahsetmek isteyecektir, hakkıdır. ancak efenim bağışıklık sistemi hayatın başlarında henüz çocukken gelişir ve birer prenses-prens yaşamının içerisinde bu bağışıklık sisteminin gelişmesi çok güçtür.
bu kafası çalışan ancak burjuvazinin her türlü imkanından faydalanan insanların en küçük zorlukla karşılaştıklarında bir kaçış fırsatı olarak gördükleri ölümü tercih etmeleri bana kalırsa bir kolaycılık, tembellik.
madem zweig hitler dünyasından, onun totoliter uygulamalarından şikayetçiydi o zaman kalıp mücadele etseydi, diye düşünüyorum. üstelik dünyanın bir ucuna kaçıp kendi totosunu da kurtarmışken, intihar kalıp mücadele edenlerin savaşı kadar soylu durmuyor gözümde.
bir aydından fedakarlık beklerim ben, öncülük etmesini her manada. kuru kuruya eleştiri değil, uygulama noktasında da örnek olabilseler keşke.
bu manada taşı delen çiçeğe, karı aşan kardelene, vücudunun en işlek yeri beyniyle yaşama tutunup insanlığa fayda sunan Hawking'e saygı duyuyorum.
ayrıca bir kek mütehassısı olarak kek karışımına un ilavesi sırasında kabartma tozu eklendiğini söyleyebilirim.
bir de paris ve sorbon dışında bişey anlamadığım o okula gitmiş olsaydım, bir burjuva olarak yukarıda yazdıklarımı muhtemelen yazmamış olurdum. (gülücük)
not: daha uzun yazmıştım ama paylaşım esnasında entrimin intiharına şahit olarak kısa bir buhran yaşadım, affola..
ülke zenginleşirken halk fakirleşir mi? atayizler bu durumu da açıklasın.. (gülücük)
tanım: bence biz zenginleşmiyoruz, dünya fakirleşiyor şeklinde mantık yürütebileceğim açıklama. özellikle şu son dolar yükselişinden sonra alım gücümün azaldığını hissediyorum ben, duyularım mı bozuldu bilmem ki...
ekşi de geçmiş zamanlarda benzer tartışmalarını okuduğum eleştirilen ebeveyn tipi.. sanırım bekarlar evlilerin sosyal medya paylaşımlarına kıl oluyorlar.
ama haksız bir eleştiri olarak görüyorum kendi adıma, nedenini açıklayacağım efenim;
bir anne babanın hayatındaki en önemli kişi, varlığı evladı. üstelik zamanını onunla geçirmesi nedeniyle her mutlu karede çocuğunun da yer alması yadırganmamalı.
ayrıca bazı insanların; arabalarıyla, sahip oldukları pahalı saatleriyle hava atmak için yaptıkları paylaşımlar, gittikleri tatillere, sürekli değişen sevgili koleksiyonlarına, yurtdışı görev gezisinde yaşadıkları ve gördüklerini içeren paylaşımlar, yenilenlerin içilenlerin paylaşımları, menopoz teyzelerin özlü sözlü laf sokmalı paylaşımları, siyasi görüş istikametinde paylaşılan capsler, iğnelemeler, hakaretler yanında çok masum kalan paylaşımlar bunlar.
bir de herkesin facebook'u e-5 otobanı gibi değil kardeşim. eş, dost, akrabalar var orada. çoğu da farklı şehirlerde yaşayan insanlar... torununun, yeğeninin, kuzeninin büyüdüğünü görüp mutlu hallerine şahitlik etmek isteyebiliyorlar gayet insani olarak.
nazara inanır ve korkarım ben de. ancak abartıya kaçmadan çocukların da sosyal medyadan paylaşılmasına karşı değilim. tabi onların kişilik haklarına, sınırlarına saygı göstererek.
ben söylerdim de, benim gibi Yeşilaycılardan da uygulanabilir pek parlak fikir çıkmaz bu konuda.
küçükken bir dönem çok takmıştım bu işe. duman avcısı bir sofis olarak babama beyin yakan önerilerimle gittiğimi hatırlıyorum.
mesela birinde;
baba bence sigara kağıdının arasına tütünle beraber tezek saralım. tiksinirsin içemezsin sonra demiştim.
adam önce olmayan göbeğini tuta tuta kahkahalar atmış, sonra da bana veciz baba sözünü savurmuştu;
-kızım canına yandığımın dünyasında zaten yeterince boka püsüre batmışız bırak dumanımız eksik kalsın.
demişti.
zaten orijinal fikirlerin katili hep bu ebeveynler oluyor, doğmadan öldürüyoruz yerli ayştaynları. bak yine efkarlandım , sigara olsa da bi tenecik tellendirseydim diyecek bir hobim de yok üstelik, tük bana...
(gülücük)
1. | Venn | |
2. | med-czr | |
3. | İnsallahmemurum |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |