Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Herturluyazar

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

775 entry 478 konu hiç puanı yok
08.03.2016 22:35 son işlem tarihi takip etme takip et

büyüyünce nikah memuru olacağım diyen çocuk

ağır psikolojik sorunları olan çocuktur. milleti evlendirme isteğinin altında çok başka şeyler yatıyor olabilir. mesela en zararsız düşünce babası da nikah memurudur, baba mesleği yapmak istiyordur.

yada milleti evlendirerek hayatlarını söndürme çabasında falandır. çevresinden, ailesinden, akrabalarından evliliği görmüş, ulan ne yaparım da yaramazlık yaparım milletin başına bela açarım demiş ve bu mesleği bulmuştur.

ama kendisine belediye başkanlığına oynamasını öneririm. zira öyle bir kadro yok. başkan oradaki görevlilerden kimi yetkilendirirse o kıyıyor nikahı.

aa bu arada muhtemelen de yan mahalledeki yada arka sıradaki kıza aşık olmuştur evlenme hayali kuruyordur. allah anasına babasına sabır versin bu çocuğun. velet.

20.02.2016 12:12
  1. ifa yeri

    3 yer mevcuttur ifa için. para borçları götürülecek borçlardır. ödeme zamanında alacaklının yerleşim yerinin (ikametgahının) bulunduğu yerde ifa olunur. banka hesabına para yatırmak ise ancak alacaklının kabulüyle mümkündür.

    ferdiyle muayyen parça borçları, sözleşme kurulduğunda parçanın bulunduğu yerde ifa edilir.

    bunun dışında kalan diğer borçlar yani neviyle muayyen cins borçları, doğdukları anda borçlunun mukim olduğu ikametgahında ifa edilir.

    bunlar emredici kanun hükmü olmamakla beraber aksi kararlaştırılabilir.

     
  2. akciğer kanseri

    tedavisi olmayan korkutucu hastalık. ismini bile burada gördüğümde ürpertti. kanserin hoşu olmaz ama kanser çeşitleri arasında en korkutucularından birisi. diğeri ise kan kanseri. prostat, göğüs vs kanserleri adı üstünde yine kanser ama gelişen tıpla tedavi edilebilirliği mevcut. akciğerin ise nakli vs mümkün değil. sigara içenlerde olabildiği gibi içmeyenlerde de görülen bir hastalıktır bu. sadece içenlerde görülebilmesi daha büyük olasılıktır. akşam akşam içimi karartan keşke görmeseydim dediğim kanser. allah tüm hepsinin yardımcısı olsun.

     
  3. müspet zarar

    Müspet zarar, borçlunun sözleşmeden kaynaklanan borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle alacaklının uğradığı zarardır. borçlu borcunu gereği gibi ifa etseydi meydana gelecek durumla etmediğinden dolayı meydana gelen durum arasındaki fark müspet zarardır. genelde burada kusur sorumluluğu aranır. kusursuz durumlarda müspet zarara hükmetmek hakkaniyete aykırı olabilir. mesela gemi gününde gelseydi alacağı malları yüksek dolar kurundan satacaktı ama gelmediğinden dolayı dolar düştü ve 1 hafta sonra satıştan daha az kazanan kişinin uğradığı zarar müspet zarardır. geminin kusuru varsa insanlaşmış demektir. geminin kusuru olur mu, gemiyi gönderen firma işte. müspet zarar menfi zararı da içine alan daha geniş bir kavramdır. menfi zarar meblağsından daha büyüktür.

     
  4. menfi zarar

    sözleşmede yetkisiz temsil, hata-hile-tehdit gibi iradeyi bozan durumlarda, haksız fiillerde ortaya çıkan tazminatın belirlenmesinde kullanılan bir zarar türü. geniş anlamda yapılan zararları belirtir. olması amacıyla değil, olmasından dolayı yapılan şeylerdir. mesela mal gelecek diye depo kiralamak olması amacıyladır. mal geldi diye depo kiralamak ve bozulmamasını sağlamaksa olmasından dolayıdır. taksi ücreti, noter masrafı vs gibi şeyler menfi zarara girer. dar kapsamlıdır.

     
  5. dağınık odanın aslında düzenli olduğu gerçeği

    annelere bir türlü anlatılamayan gerçeklik. her şey bana göre yerli yerinde. elini attığında buluyorsun. nüfus cüzdanının bile bir yeri var. ama bir kere odaya girmeye dursunlar, onlara düzenli gelen oda artık benim odam değil gibi. hiçbir şeyi bulamıyorum. odamdaki her nesne için "anne bu nerede" , "anne bunu nereye koydun" , "anne odamı niye dağıttın" , "anne niyeeeee" gibi sorular sormam gerekiyor. dağınık gözüken yerler aslında düzenlidir. iş yeri masası da buna dahil. ama en azından müdürler falan gelip masayı düzeltmeye kalkmıyorlar. bir tane hizmetli vardı annem gibi, gelip koyduğum şeyleri çekmeceye falan yerleştiriyordu, ben gittikten sonra yada sabah gelmeden önce. kırılmasın diye bir şey de denmiyor. mesela diyelim yerde sol tarafta 2 küme, sağ tarafta 3 küme ayrı ayrı kitaplar yerde duruyor. hangi kümede hangi kitapların olduğu bellidir. dağınık gibi duran 50 sayfalık notları kart destesi gibi yelpaze şeklinde açtıysam vardır bir şey. onlar toplanırsa benim 1 saatim eski haline getirmekle geçer. sonuç? 1 saat sonra artık her şey yerli yerinde.