Türkiye'nin memur portalı

sözlüklerde "okumadım kardeş durumumuz yoktu" başlığına bakınız verilerek gönderme yapılan entrylerde bazı kişilerde oluşabilecek durumdur. zaten bir konuda bilgi isteyen birisi son kelimesine kadar gerekli gereksiz ayırmadan okuyacağından konuya ilgi duymayan kişileri sıkan durumdur. o yüzden yine sözlüklerde genelde uzun entrynin sonuna "özet:" şeklinde bir kısım konarak 2 cümleyle anlatılanlar açıklanmaya çalışılır ki herkes neden bahsettiğini anlayabilsin. bazen yazarların can sıkıntısının çenesi değil de ellerine vurmasıyla gerçekleşir. hiç okumadan verilebilecek diğer bakınız yönlendirmesi ise "adam uzun yazmış beyler, bence haklı" benzeri başlıklardır.. tabi ki memurlar.net sözlükte bu başlıklar çok gırgır olacağından açılmamış olabilir.

gardırop üzerindeki eşyalar, odanın tüm kasvetini kendisine toplayan, tarih kokan eşyalardan ibarettir. yada kullanılan değerli ama bozulabilecek bir eşyanın kutusu...

madem kullanılmıyor ve oraya kaldırılıyor, neden çöpe atmıyoruz sorusunu da sordururken düşündürür. la fontaine gibi. ama bazen ne kullanılabilir nede atılabilir eşyalar arasında olduğundan orada yıllarca tozlanırlar.

bir adet üni'de kullandığım sattığım arabamdan kalan, bagaj ilk yardım çantası, bir adet kar zinciri, düdüklü tencere kutusu, evin içine kurduğum çadır, laptop, modem kutuları içerilerinde hdmi, usb ve bilimum miktarda gereksiz kabloyla beraber, evraklar, çocukluk oyuncaklarından bir kısmı ve toz..

yalnız kalamamaktan bunalmış insandır. mesela bir örneği olarak askere gidenler gösterilebilir. yalnız kalacak çok fırsatınız olmaz. haftasonu izinlerinde otel kiralama şansınız varsa anca haftasonları, yoksa izinden izne. yada uzun soluklu bir ilişki yaşayıp yalnız kalmış kişidir bu. yalnızlık daha cazip gelir. ama bunlar hep kısa sürelidir. o süre herkes için değişse de eninde sonunda yalnız kalmaktan sıkılacağı günler gelecektir.

bir gümüş bağ ile bedene olan ruhun çıkıp dolaşması olayı. fazla tecrübelerle bağın uzunluğu uzatılabilir. ilk zamanlarda korku nedeniyle bağ kısadır. bağın kopması gibi bir durumun olmadığı genel düşüncedir. ve aniden bedene çekilerek uyanma söz konusu olur çok uzağa gitmeye çalışınca. herkes bir kaç denemede yapamaz. ben lise yıllarında denedim arkadaşla beraber. bildiğin deli gibi halıya uzandık. ama ikimizde ayrılıp birbirimizi gördüğümüzde dehşet şekilde korkarak uyandık. aynı şeyi anlattık birbirimize. yarım saat içinde gerçekleşti. -gülücük- bilmiyorum artık böyle şeyler anlatmak çocuk masalı gibi geliyor ama bir şekilde ufak bir deneyim. belki de hayaldi. söylenenlere göre ayrıldığınız boyutta bir süre kaldığınızda tüm renklerin ve seslerin daha canlı olacağından artık gerçek dünyaya döndüğünüzde zevk almayacağınız efsanesi dönerdi. başka yaratıkların da o boyutta olduğu, seslerini duyabileceğiniz vs. vs. din hocamıza biz böyle bir şey yaşadık arkadaşla, mümkün müdür açıklaması nedir dediğimizde herkese nasip olmaz, doğru olması yüksek ihtimal demişti. bunu söylerken gülmüyordu. (ama şimdi ben yazarken gülüyorum) toplanın bakın ne anlatacağım havasında oldu ama yine de bir bilgidir. bağ var arada. uygulama yöntemi de ayakları başta, başıysa ayakta düşünerek bedenden ayrıldığını beynine inandırıyorsun. bir ip var önünde.. onu tutarak kendini çekiyorsun gibi zorladığında olabilen bir seyahattir. çift kişilik biletim var gelmek isteyen olursa ikisini de alsın arkadaşıyla gitsin ben gelmiyorum. -gülücük-

bir hikayeye konu olmuş olan insandır. yunan mitine ait ve ben bu hikayeyi gerçek olmasa da çok seviyorum.

insanoğlu zamanında 4 kolu 4 bacağı olan muhteşem bir varlıkmış. çok güçlü, her yere tırmanabiliyor vs. kendi kendine yetiyor kısacası. bunu kıskanan birisi (o kısım ezelden beri kopuk bende) gidiyor ve zeus'a gaz veriyor. insanoğlu şöyle kibirli, böyle düşünüyor, sana ihtiyacı yokmuş vs derken zeus'u kızdırıyor. zeus bu durum karşısında bir yıldırımla insanoğlunu ikiye ayırıyor. ve bir parçası bir yere diğer parçası başka bir yere savruluyor. işte derler ki insanoğlu o günden beri diğer parçasını arayarak geçirir ömrünü. belki o parça çok uzaklara savruldu belki de çok yakınında. bunu bilemezsin. eğer öyle bir parça varsa, olma ihtimali için bile ömür heba edilebilir. bulabilirseniz ne ala. bulamazsanız arkada bedbaht bir yaşam. bunu taa ki kendinizle yaşlılığınızda baş başa kalıp düşünme fırsatı bulana kadar anlamazsınız bile. ama o gün öyle bir gündür ki tüm geçen hayatınızın acısını 1 günde sindirmeye çalışırsınız. umarım o ruh ikizini bulamamış insanın soyu tükenir, öyle biri kalmaz dünyada.