Türkiye'nin memur portalı

Yaşanılan yer binalardan da oluşsa, sabaha karşı ilk ışıklarla duyabileceğiniz ve hayata geçirebileceğiniz eylem. her türlü ötüyorlar. Kışın da olsa, buz gibi hava da olsa ötüyorlar. balkonu açsam içeri girebilir miyim der gibi bakıyorlar. Allah'tan yaz geldi de bir süre üşümeyecekler. genellikle sabah 6-7 arası yapılabilen eylemdir bu. sonrasında susuyorlar.

vergileme yöntemleri , bütçeleme teknikleri ve transfer ödemeleriyle çözülmeye çalışılan adaletsizlik. öyle kolay değil bunu çözebilmek. serbest ekonominin hakim olduğu ve devletin müdahaleci olmaması gereken bir piyasa da bu adaletsizliği dengeye kavuşturabilmek çok zordur. zengin daha zengin, fakir daha fakir olacaktır. transfer ödemeleri bir üretim olmadan harcanan para olduğundan çok verimli değildir. o yüzden çok ödenek ayrılmak istenmez. verginin tabana yayılarak eşit oranlarda alınması bir miktar çözecektir. matrahların dik olması önemlidir. yani uzunluk farkı arasındaki geçişlerin çok keskin olması gerekir. bu sefer de çok para kazananların adaletsizlikten yakınması ortaya çıkacak ve vergi kaçırmaya başlayacaklardır. tahsilatlar zorlaşacağından da denge tekrardan bozulacaktır. dünya var olduğu sürece devam edecek bir adaletsizliktir bu. ancak yumuşatılabilir sanırım.

bir adet kalemle yapılması çok kolay olan kandırıkçılık yöntemi. kırıkları çok olan karnelere uygulandığını da çok kere gördüm. tabi yıl sonu karnelerinde bir sürü 4'e sahip ama sınıfta kalanların nasıl bir açıklama yaptığını bilmiyorum. sonuçta 4 aldıysa açıklamasını da bulmuştur. çamaşır suyuyla silme yöntemini de duymuştum. ancak bunlar sadece aileyi kandırır, okuldaki asıl verileri değiştirmek adına bir işe yaramaz. anca meb sistemini hacklemeyi başarır, okul arşivine girip yazılı kağıtları da değiştirerek birler, dört yapılıyorsa, o zaman o kişi dördü çoktan hak etmiştir. takdir verilerek dörtlerin beş yapılması gerekir.

çok bilimsel veriler kullananlar tarafından, ön yargılı insan, güvensiz insan vs diye ön yargıyla itham edilen insanın eylemidir. halbuki bir alışkanlık da olabilir. tuzu doldurmaktan bahsetmiyorum sadece tuz atmak. ne zaman bana önce tuzuna bak dedilerse de damak tadımı bildiğimden ve standartın bana tuzsuz geleceğinden tadına baksam da atacağım tuz miktarı değişmeyeceğinden çoğu zaman yaptığım eylem. ne zaman ki yemeğin yada çorbanın tuzu fazla kaçmıştır bunu da ilk tabakta fark etmişimdir diğer tabaklara zaten tuz atmam. bunu utanmasalar depresif ruh haline bile bağlarlar. belki de tuz atanlar şizofrendir. kim bilir.

bir seferlik bile olsa da denenmemesi ve sinirlerin bozulmaması gereken kampanyamsıdır. özellikle spam mesajlarda antalya ve alanya için boldur bu kampanyaların mesaj hali. girilip şikayetvar.com okunduğunda neyin nolduğu çok güzel anlaşılır. tuzağa düşülmemelidir. şehirden 40-50km uzaklıktaki otel bozması yerlerde, çalışanların sizi iplemediği, yemek diye çayırdaki otu koydukları tabağınıza, et yiyemediğiniz, şehir merkezine de yemeye uzaklığından dolayı gidemediğiniz, çarşafların değiştirilmediği, değiştirin dendiğinde 2 haftada bir değiştiriyoruz diye cevaplar alınan havuzlarının çalışmadığı , çakıllı pis sahilinden denize girmek zorunda kalacağınız, klimasının ve televizyonlarının bozuk olmasıyla da can sıkıntısından patlayacağınız saçma tatillerdir. hepsi şikayetvar.com'da yaşananlarca anlatılmış. dikkat edilmesi gerekir.