Türkiye'nin memur portalı

tiki yada ciks hangisi bilemem ama birinden biri olarak tabir edilecek demode bayandır. mini kullanan insan kaldı mı diye sordurur. bir zamanların güzelim arabası aerodinamiği olmadığından çok tutmamıştır. hala kullanan satın alan var tabiki ama bir bmw z3 kullanan bayan olamayacaktır kendisi. acilen satıp bunu alsın, sonra bana aldım diye de haber versin ki tebrik edebilelim kendisini.

şaban'ın (kemal sunal, zaten başka şaban mı var) bir filminde aşık olup sevdiği ve devamlı "gülom" diye hitap ettiği kadın. yapma kız gülo, huylanıom ahhha, replikleriyle hatırlanan film. gülo sanırım gülay'ın köy dilindeki kısaltmasıdır. yoksa gülo'yu başka isme bağlayamadım ben. yoksa başlı başına gülo diye isim olacağını sanmıyorum. ? sanırım geçen film kibar feyzo'ydu. ayrıca istanbul milletvekillerinden birisinin adıdır.

pek kibar olmayacak, karşıdakini kırabilecek, hatta kuvvetle muhtemel kıracak davranış. ancak bazı durumlar olur ki karşıdakinin kokusundan daha kötü bir koku olamaz. yüzünüze yüzünüze konuştukça maske takmak istersiniz. yapılabilecek şey kafayı çevirmek olsa da kesin çözüm değildir. biraz sonrasında kafasını yine burnunuza sokarak anlatmaya devam edecektir. muhabbet kısa tutulabiliyorsa en güzeli budur. ama uzun süre yanında kalınacaksa kırmadan söylenebilir. ya sen yemek yemedin mi? bak açlıktan ağzın kokuyor , ha ha ha.. şaka gibi. hadi sana sakız alalım vs. oruçsa zaten hiçbir şey denemez. deniyorsa, diyenin densizliğidir. çok yakınınız olan kişilerin iyiliği için uyarı amaçlı denebilir. çünkü yakınınıza kokması bir şey ifade etmezken, yakınınız başkalarına da kokmaması için uyarıyor olacaktır sizi. iyiliğiniz için. insanın kendisinin fark etmesi en güzelidir. düzenli diş fırçalamayla ortadan kalkacak sorundur bu.

büyüdüğüm lojmanda 1 ağacıyla tanışmış olduğum, kendi kendine yetişebilen bir ağaç türü. acacia. bu ağacın yaprakları yenebiliyordu. küçükken çıkarak tepesine bir avuç alır ve yerdik. askerlere sorduğumuzda yenir mi diye evet yenir der onlar da yerdi. beyaz içinde sarı renkleri vardı. baharlarda bunun beyaz yaprakları yada meyvesi artık nasıl nitelendiriliyorsa, ağacın çevresini bembeyaz hale getirirdi. tek bir ağaç, bir dolu hatıra. ayrıca bir taksi durağıdır.

etkisi uzun vadede ortaya çıkacak, o yüzden insanların bir şey hissetmeden acımadan yaptığı soykırım. bir ağacın yetişmesi malumunuz çok uzun yıllar sürer. bizler öldükten sonra da yaşamaya devam ederler. havayı temizlemeleri, toprakla ilgili yaptığı işlemler, canlılara yuva olma, görüntü her şeyiyle faydalıdırlar. hatta öldüğünde yada yenisi yetiştiğinde bize yakacak ve kağıt olarak geri dönerler. çoğu zaman da meyve... insanlar olabildiğince az ağaç kesmesi gerekirken bazen ağaçların olduğu alanların kullanımı ve satışı için yani para için bu göz ardı edilir. bana göre 10 ağaç kesmek katliamdır. bizim torunlarımıza ve dünyaya yapacağımız en büyük kötülüklerden birisidir. şayet kesiliyorsa dengi olarak ağaç dikilmesi ve korunması şarttır. bir yerden gidiyorsa bir şekilde, telafisi şart. telafi edilmiyorsa durum daha da vahim demektir. tabi ki bu vehametin sonuçlarını bizler göremeyeceğiz.